Blog Listem

25 Mart 2009 Çarşamba

Karşılıksız Çek, Anayasa ve İnsan Hakları Sözleşmesi

www.tips-fb.com


Bu konuda yazılabilecek en güzel yazıyı Prof. Dr. Hayri Domaniç yazmış, söylenebilecek en güzel sözü söylemiştir. Hoca Çek yasasını anayasaya aykırı bulmayan Anayasa Mahkemesi için “AĞIR ŞEKİLDE HATALIDIR” demektedir.

Anayasa mahkemesinin bu ağır hatasını anlatıp kurandan örnek vererek şöyle demektedir:

KUR’AN-I KERİM’in AHZAP Suresinin 72. Ayeti diyor ki;
İnsan ZALUMEN CEHULA yani İNSAN ÇOK ZALİM ve ÇOK CAHİLDİR.

Anayasanın 38 .maddesi sözleşmelerden doğan borçların yerine getirilmemesi nedeni ile kimsenin hürriyetinden yoksun bırakılamayacağını emretmektedir. Anayasa mahkemesi ise çeki bir sözleşme olarak kabul etmemiş ve ekonomik suça ekonomik ceza diye aslında hukuk literatüründe bulunmayan bir kavram uydurarak çek yasasının anayasaya aykırı olduğu davasını ret etmiştir. Domaniç Hoca bu konuda şöyle demektedir:

“EKONOMİK SUÇA EKONOMİK CEZA” gerekçesi ile hapis cezasını tespit eden, 4814 sayılı kanunla bu doğrultudaki Anayasa Mahkemesi kararı hatalı olup, DÜNYA MEVZUATINA AYKIRI VE ACEMİLİK ÜRÜNÜDÜR..

1) Yeni Çek Kanunu’nun gerekçesinde yer alan “ekonomik suça ekonomik ceza” hem komik derecede yanlış, hem de çeke dayalı ekonomik suç tekrarlandığı takdirde, karşılıksız çek düzenleyenlere 1 – 5 yıl hapis cezası kuralı ile çelişkilidir. Zira “ekonomik suç” kavramı, hırsızlık, dolandırıcılık, evrakta sahtekarlık gibi haksız yararlar sağlayan suçları da kapsar ve tüm Dünya kanunlarında hapisle cezalandırılmıştır. Hile ve dolandırıcılık gibi bir suç unsuru bulunmadıkça, çeklerin ödenmemesi “ekonomik suç” değil, “ekonomik direncedir” yaptırımı da faiz ve tazminattır. Para ve hapis cezası Dünya tarihinde ve halen yoktur. Anayasa Mahkemesi kararlarına da yansıyan “ekonomik suça ekonomik ceza” hiçbir yasal dayanak gösterilmeden yakıştırılmış bir acemilik ürünüdür, böyle bir prensip Dünyada yoktur. “Ekonomik suç” ile mal, hizmet ve para borçlarını “ödemede temerrüt dirence” karıştırılmıştır. Parasal direncelerin yaptırımı parasaldır, faiz ve tazminattır. Hapis ve hatta para cezası yoktur. Ekonomik direnceye alacaklı yararına parasal yaptırım uygulanacakken “ekonomik ceza” Devlete ödenmekte olup, alacağı direnceye uğrayan alacaklıya bir faydası yoktur. Çek bedeli borcunu ödemeyen borçlunun para cezasını Devlete ödemesi de söz konusu değildir. Çek Kanununun Yeni 16. maddesi’ne göre 80 milyar lirayı aşmamak üzere karşılıksız kalan çek bedeli kadar para cezası da, çekin temsilciler tarafından imzalanması halinde iki üç katına çıkabilmektedir. Zira 16. madde hem temsil edene hem temsil edilen kişiye ayrı ayrı çek bedeli kadar para cezası uygulamaktadır. Temsil edilen özel kişi 80 milyar, temsilcide 80 milyar lira ceza ödeyecektir. Vakıf ve Dernek gibi özel tüzel kişiler adına çek imzalanması hallerinde de tüzel kişi ayrı, temsilci veya temsilcilerden her biri ayrı ayrı çek bedeli kadar para cezası ödemek zorundadır. Çeklere uygulanacak poliçe hükümlerine yollama yapan TK.730’un yollama yaptığı TK.599 ve 600 gereğince, çek borçlusu çeki ibraz eden lehtara karşı her tür defileri ileri sürebildiği ve bu defi imkanı nama yazılı çeklerde iyi niyet sahibi üçüncü şahıslara karşı da geçerli olduğu halde, 16. madde karşılıksız çekte hapis ve para cezası için bu defileri de göz ardı etmiştir.

ÇEK BİR SENETTİR

Hoca, çekin senet niteliğinde olduğunu şöyle anlatmaktadır:
2) Çeklerin birer havale ve sözleşme senedi olduğunu düzenleyen başlıca yasalar:
a) Çekler dahil Kıymetli Evrakı tarif eden TK. 557:
Kıymetli evrak ÖYLE SENETLERDİR Kİ, bunlarda mündemiç olan hak senetten ayrı olarak dermeyan edilemediği gibi başkalarına da devredilemez.
Şeklinde olup, çekin SENET olduğunu açıklamaktadır.
b) Çekin şekil şartlarını düzenleyen TK. 692’nin 2. bendine göre çek;
“Kayıtsız ve şartsız muayyen bir bedelin ödenmesi için HAVALE”dir.
c) Borçlar Kanunu 457’ye göre de;”HAVALE BİR AKİTTİR” sözleşmedir.
d) TK. 694 hükmü de çeklerin HAVALE SENEDİ olduğunu tekrarlamıştır.
e) Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 9.7.1958 tarihli ve K. 28 sayılı kararına göre de:
Çek mahiyeti itibariyle BORÇ İKRARINI HAVİ bir vesika değil, HAVALE BENZERİ bir ödeme vasıtasıdır.
f) Hususî ve resmî evrakta sahtekarlık suçlarını cezalandıran Türk Ceza Kanunu’nun 349. maddesi’nin 2. bendi de, TK. 557 gereğince çekleri de kapsayan “Emre veya hamile yazılı olarak tanzim edilen KAMBİYO SENETLERİ”ni daha ağır cezalara tabi tutmuş ve ÇEKLERİ de SENET VE SÖZLEŞME saymıştır.
g) “KAMBİYO SENETLERİ (ÇEK, POLİÇE VE EMRE MUHARRER SENET) HAKKINDAKİ HUSUSİ TAKİP USULLERİ”ni düzenleyen İİK. 167-176 hükümleri de çekleri senet ve sözleşme saymış ve özel bir icra takip usulüne tabi tutmuştur.
h) 57 maddeden oluşan 1931 tarihli Milletler Yeknesak Çek Kanunu (Loi Uniforme Concernant le Cheque) de 1 ve 3. maddelerinde çekin bir banka üzerine yazılan özel bir havale sözleşmesi olduğunu açıklamıştır.
HAYRİ DOMANİÇ de, 1990 YAYIMI KIYMETLİ EVRAK HUKUKU adlı kitabının 529. sayfasında:
“Çek, münhasıran bir bankaya hitaben yazılabilen, kanuni şekil şartlarına tabi, kıymetli evrakta madut ve sadece nakde taalluk edebilen hususî bir HAVALE SENEDİDİR.”
Şeklinde bir tarif yapmış, çekin bir senet ve sözleşme olduğunu belirtmiştir. Hocamız Ord. Prof. Dr. Halil ARSLANLI’da 1960 yayımı Ticari Senetler adlı eserinde ÇEKİN BİR HAVALE SÖZLEŞMESİ ÜRÜNÜ olduğu beyan etmiştir.
Prof. Dr. Reha POROY ile Prof. Dr. Hamdi YASAMAN’ ın müşterek eseri KIYMETLİ EVRAK HUKUKU adlı kitap da çekler bir havale ve senet olarak tarif edilmiştir.
Ziraat Bankasının, 1988 yayımı “Tevdiat ve Banka Hizmetleri Mevzuatı” adlı kitapçığının 1 ve 2. sayfalarında da çek, bir havale ve senet olarak tarif edilmiştir.
Özetle, 26.2.2003 tarihli ve 4814 sayılı Yeni Çek Kanunu’na kadar çekin sözleşme niteliğinde bir havale ve senet olmadığını savunan yasal, yargısal ve doktrinal bir görüş yoktur.

ÇEK YASASI ORTAÇAĞ KALINTISI BİR ZİHNİYETİN ESERİ OLDUĞU GİBİ, BAŞBAKANLIĞA SUNULAN YENİ ÇEK YASA TASARISIDA 3167 SAYILI YASAYI ARATMAYACAK UCUBE BİR TASARI..

Çek hamillerin koruma adı altında borçlarını ödemekten acze düşenlere feodal şiddet uygulanmaktadır. Çekini öde yoksa yakarım ha !.. yanarsın Ha !.. Peki bir sorum var:

NEDEN BONOYU ÖDEMEYENLERE CEZA YOK? NEDEN KİRAYI ÖDEMEYENLERE, KREDİ KARTINI ÖDEMEYENLERE V.S V.S CEZA YOK ? VARMI BUNU AÇIKLAYACAK BİR?

Vadeli yazılan çeklerin bonodan, kira sözleşmesinden ne farkı var? Çek yazıldığı, keşidecinin elinden çıktığı anda bankada karşılığı olmalı. Çek buna denir. Bir para yerine geçen bir ödeme aracıdır. Benim bankada param var. Git al diyorsun. Adam sana güveniyor bankaya gidiyor. EYVAH PARA YOK, DOLANDIRILDIM! Burada keşidecinin dolandırma kastı vardır. Peki ya bir ödeme vasıtası olarak kullanılan vadeli çekte böyle bir kasıt var mıdır? Üç beş ay sonraya,bazen daha da uzun, çek yazan insanlar acaba dolandırma kastı ile mi bu çekleri keşide etmektedirler. Ne gezer? Zaten mevcut çek yasası böyle bir kastı aramamaktadır. Genellikle insanlar çek vadelerinde karşılaştıkları sıkıntılar nedeni ile çeklerini ödeyememektedirler. İşlerinin iyi gitmemesi, ekonomik kriz v.s gibi nedenlerle.Çeklerini ödeyemeyen bu insanlardan bir bölümü yargılama sürecin de parayı bulup ödemekte, bazen de hapiste iken yakınlarının gayreti ile ödeyip özgürlüklerine kavuşmaktadırlar. Peki hiç bu parayı bulamayanlar, işte onlar yandılar.. BÖYLE BİR KAST OLUR MU? BÖLE ÇAĞDAĞ BİR YASA OLUR MU?
Adamın hiçbir kastı yok. Batmış gitmiş, bir de yıllarca hapiste yatacak..Kimi koruyorsunuz ? ÇEK HAMİLLERİNİ.. Peki diğer çeşit alacaklıların ne günahı var? Bu durumda borcunu ödemeyen herkes hapse girsin. Mademki kast ve hile aramaksızın çekini ödemeyen hapse giriyor, o zaman eşitliği sağlayın bütün borçlular hapse girsin.. ADAM GİBİ ORTAÇAĞ BÖYLE OLUR..

KARŞILIKSIZ ÇEKE HAPİS CEZASI MALİ OLİGARŞİNİN ESERİDİR.

Dikkat! Bankaların % 55 i yabancıların elinde. Sigortacılık öyle, perakendecilik öyle.. Ve yabancılar kendi ülkelerinde olmayan olanaklardan bizim ülkemizde yararlanmaktadırlar. TAM SÖMÜRGE BUNA DENİR.


Kaynak:
hukukro.wordpress.com

Devamını Okuyun

22 Mart 2009 Pazar

İşverenler de isyan ediyor!

www.tips-fb.com


Bir okurumdan mektup aldım. Kendisi bir işveren. Orta ve küçük ölçekli bir işveren. Mağdur...

Alacaklarını alamıyor, ödemesi gerekenleri ödemiyor. Onun durumunda “borçlu” ama siyasetçilerimizin iddia ettiğinin aksine “namusuyla” borçlu, binlerce insanımız var...

Zor durumda. Haykırıyor. Haklı olduğu yüzlerce nokta var.

Bakalım ne diyor sevgili okurum;

“...Sn.Bulut, yüksek tahsilli, kriz kurbanı müflis bir tüccarım. Lütfen haberlerde işsizler kadar bir nebzede işverenlerin durumuna değinilsin, sanki bizim durumumuz işçilerden iyi mi? Neticede vasıflı bir ücretli ekonomi biraz toparlanınca tekrar işini bulur ve normal yaşamına döner. Biz tüccarlar ne yapacağız, nasıl tekrar ayağa kalkacağız düşünen var mı? Yılların birikimi bütün varlığımız, kredibilitemiz, aile düzenimiz herşeyimiz gitti. Siz bankacılık sektörünü bilen insansınız soruyorum size, bu ülkede ticari siciliniz bozulursa bunu düzeltmeniz kaç yıl sürer?

Yani bir tüccar, yukarıda saydığım telafisi hemen hemen imkansız çok büyük bedeller ödemektedir. Bunlar yetmezmiş gibi birde aleyhimize açılmış karşılıksız çek davalarından hapis cezalarıyla karşı karşıyayız. Geçen gün Bursa’da 34 yaşında gencecik bir tüccar, karşılıksız çekine hapis cezası çıkmasından dolayı kendini astı, intiharlara bakın hepsi tüccar, çünkü onlarda kayıplar korkunç boyutlarda, İşçilerden çok farklı... Bu nasıl bir adalet ki; krizden dolayı batmış vatandaşlarını bir de borcundan dolayı içeri tıkıyor...

Sayın Bulut, mevcut çek yasasındaki cezai yaptırımların 31.12.12008 tarihine kadar yeni Türk Ceza Kanunu ile uyumlu hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren artık uygulanamaz olduğu ve yeni yasa çıkıncaya kadar bu davalara ve devam eden mahkumiyetlere beraat kararı verilmesi gerektiği üst düzey bir çok hukukçumuz tarafından söylenmektedir. Bunların başında Meclis Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya ve özelliklede İ.Ü.Hukuk Fakültesi Dekanı Adem Sözüer gelmektedir...

Bazı Hakimlerimiz bu davalara “İNFAZIN DURDURULMASI” veya “BERAAT” yönünde kararlar verirken, bazı hakimlerimiz “tersi yönde karar vermektedirler”! Acaba diyorum, bunu düşündüğüm için bile utanıyorum ama diyorum; “AVUKAT VE BANKA LOBİLERİNİN” baskısıyla mı “HAPİS” cezaları devam etmektedir! Çünkü yeni düzenleme ile avukatların ekmeği kesilecek ve bankaların batık kredilerle lgili yaptırımları azalacak! Örneğin, bir adliyede 3.ve 11.Asliye Ceza mahkemeleri çek davaları ile ilgili “BERAAT” kararı verirken, aynı binadaki diğer mahkemeler “HAPİS” cezası vermektedir. Bir başka olay da başka bir ilde başka bir Adliyede yaşanmaktadır, Asliye Ceza Mahkemelerinin daha önce vermiş olduğu hapis cezalarına mahkum avukatlarının yaptığı “Tahliye” itirazları reddedilmekte olup, aynı bina içindeki üst mahkeme olan 1. Ağır Ceza Mahkemesi bu defa itirazların kendilerine yapılması durumunda bu Asliye Ceza Mahkemelerinin kararlarının hatalı olduğu gerekçesiyle bu cezalara “TAHLİYE” kararı vermektedir. Bu emsal kararlar 4 tane olup, sonuncusunu ek’te gönderiyorum...

Sayın Bulut soruyorum; insan özgürlüğünün kısıtlanması ile ilgili böyle bir çifte standart başka hangi ülkede vardır? Hangi ülkede Bankacılık lobileri bu kadar güçlüdür!!

Sevgili dostlar, Adem Sözüer bu işi en iyi bilen isimlerden biri ve yaptığı açıklamalar sonrası gazetelere yansıyan haberi de aynen aktarıyorum; “...Hukukçu Prof. Dr. Adem Sözüer, yaptığı açıklamada yürürlükte olan TCK’nın cezaların niteliği ve ceza sorumluluğuna ilişkin kurallarla, 3167 sayılı Çek Kanunu’nda yer alan kuralların birbirine uymadığını söyledi. TCK’ya atıfta bulunarak ceza verilmesini düzenleyen kanunların, TCK’nın ilgili maddelerine uyumlu hale getirilmesi için 31 Aralık 2008 tarihine kadar süre bulunduğunu söyleyen Sözüer, ‘Çek Kanunu’nda ilgili değişiklik yapılmadı. 31 Aralık 2008’den itibaren TCK’nın genel kuralları Çek Kanunu’nun cezalarına ilişkin kuralları ortadan kaldırmış oluyor dedi...”

Sonuç: Maalesef bu ülkede “Bankacılık” lobileri çok güçlü ve ne tür bir düzenleme yapılırsa yapılsın; Türkiye’de sistem hep vatandaşın aleyhine işliyor!

Son söz: “Ben güçsüzün, fakirin, ezilmişin yanındayım” diyen Sayın Başbakan Erdoğan’a sesleniyorum; gelin “Mortgage” yasasını düzelterek başlayın ve vatandaşın aleyhine “güçlünün” leyhine olan bütün düzenlemeleri değiştirin! Samimiyseniz bunu yapın! Her gün bankalara “posta” koyup, bütün düzenlemeleri “vatandaşı ezmelerine” yönelik şekilde yürürlükte turarsanız, samimiyetinizden şüphe ederim!

Devamını Okuyun

17 Mart 2009 Salı

Milletvekilleri Elektronik Posta Adresleri Listesi

www.tips-fb.com

Türkiye Büyük Millet Meclisi
Milletvekilleri



Elektronik Posta Adresleri Listesi



Kürşat ATILGAN ADANA MHP kursat.atilgan@tbmm.gov.tr

Ömer ÇELİK ADANA AK Parti omer.celik@tbmm.gov.tr

Nevingaye ERBATUR ADANA CHP gaye.erbatur@tbmm.gov.tr

Dengir Mir Mehmet FIRAT ADANA AK Parti dengirmir@tbmm.gov.tr

Fatoş GÜRKAN ADANA AK Parti fatos.gurkan@tbmm.gov.tr

Hulusi GÜVEL ADANA CHP hulusi.guvel@tbmm.gov.tr

Vahit KİRİŞCİ ADANA AK Parti vahit.kirisci@tbmm.gov.tr

Ali KÜÇÜKAYDIN ADANA AK Parti ali.kucukaydin@tbmm.gov.tr

Tacidar SEYHAN ADANA CHP tacidar.seyhan@tbmm.gov.tr

Yılmaz TANKUT ADANA MHP yilmaz.tankut@tbmm.gov.tr

Necdet ÜNÜVAR ADANA AK Parti necdet.unuvar@tbmm.gov.tr

Muharrem VARLI ADANA MHP muharrem.varli@tbmm.gov.tr

Mustafa VURAL ADANA DSP mustafa.vural@tbmm.gov.tr

Ahmet AYDIN ADIYAMAN AK Parti ahmetaydin@tbmm.gov.tr

Mehmet ERDOĞAN ADIYAMAN AK Parti mehmeterdogan02@tbmm.gov.tr

Şevket GÜRSOY ADIYAMAN AK Parti sevket.gursoy@tbmm.gov.tr

Fehmi Hüsrev KUTLU ADIYAMAN AK Parti husrevkutlu@tbmm.gov.tr

Sait AÇBA AFYONKARAHİSAR AK Parti sait.acba@tbmm.gov.tr

Abdülkadir AKCAN AFYONKARAHİSAR MHP abdulkadir.akcan@tbmm.gov.tr

Zekeriya ASLAN AFYONKARAHİSAR AK Parti zekeriya.aslan@tbmm.gov.tr

Halil AYDOĞAN AFYONKARAHİSAR AK Parti halil.aydogan@tbmm.gov.tr

Veysel EROĞLU AFYONKARAHİSAR AK Parti veyseleroglu@tbmm.gov.tr

Ahmet KOCA AFYONKARAHİSAR AK Parti ahmet.koca@tbmm.gov.tr

Halil ÜNLÜTEPE AFYONKARAHİSAR CHP halil.unlutepe@tbmm.gov.tr

Mehmet Hanifi ALIR AĞRI AK Parti mehmet.hanifi.alir@tbmm.gov.tr

Abdulkerim AYDEMİR AĞRI AK Parti kaydemir@tbmm.gov.tr

Cemal KAYA AĞRI AK Parti cemal.kaya@tbmm.gov.tr

Ruhi AÇIKGÖZ AKSARAY AK Parti ruhi.acikgoz@tbmm.gov.tr

Osman ERTUĞRUL AKSARAY MHP osman.ertugrul@tbmm.gov.tr

Zekeriya AKINCI ANKARA CHP zekeriya.akinci@tbmm.gov.tr

Yılmaz ATEŞ ANKARA CHP yilmaz.ates@tbmm.gov.tr

Nesrin BAYTOK ANKARA CHP nesrin.baytok@tbmm.gov.tr

Tekin BİNGÖL ANKARA CHP tekin.bingol@tbmm.gov.tr

Zeynep DAĞI ANKARA AK Parti dagi@tbmm.gov.tr

Bülent GEDİKLİ ANKARA AK Parti bulentgedikli@tbmm.gov.tr

Mehmet Emrehan HALICI ANKARA DSP emrehan.halici@tbmm.gov.tr

Haluk İPEK ANKARA AK Parti haluk.ipek@tbmm.gov.tr

Salih KAPUSUZ ANKARA AK Parti salih.kapusuz@tbmm.gov.tr

Faruk KOCA ANKARA AK Parti faruk.koca@tbmm.gov.tr

Hakkı Suha OKAY ANKARA CHP hakki.suha.okay@tbmm.gov.tr

Mehmet Zekai ÖZCAN ANKARA AK Parti zekai.ozcan@tbmm.gov.tr

Nazmi Haluk ÖZDALGA ANKARA AK Parti haluk.ozdalga@tbmm.gov.tr

Mustafa Cihan PAÇACI ANKARA MHP cpacaci@tbmm.gov.tr

Mücahit PEHLİVAN ANKARA DSP mpehlivan@tbmm.gov.tr

Yıldırım Tuğrul TÜRKEŞ ANKARA MHP ytugrulturkes@tbmm.gov.tr

Mustafa Said YAZICIOĞLU ANKARA AK Parti mustafa.said.yazicioglu@tbmm.gov.tr

Sadık BADAK ANTALYA AK Parti badak@tbmm.gov.tr

Mevlüt ÇAVUŞOĞLU ANTALYA AK Parti cavusoglu@tbmm.gov.tr

Hüsnü ÇÖLLÜ ANTALYA CHP husnucollu@tbmm.gov.tr

Atila EMEK ANTALYA CHP atila.emek@tbmm.gov.tr

Mehmet GÜNAL ANTALYA MHP mehmet.gunal@tbmm.gov.tr

Yusuf Ziya İRBEÇ ANTALYA AK Parti irbec@tbmm.gov.tr

Osman KAPTAN ANTALYA CHP osman.kaptan@tbmm.gov.tr

Tayfur SÜNER ANTALYA CHP tayfur.suner@tbmm.gov.tr

Tunca TOSKAY ANTALYA MHP tunca.toskay@tbmm.gov.tr

Saffet KAYA ARDAHAN AK Parti saffet.kaya@tbmm.gov.tr

Ensar ÖĞÜT ARDAHAN CHP ensar.ogut@tbmm.gov.tr

Mehmet Fatih ATAY AYDIN CHP fatihatay@tbmm.gov.tr

Özlem ÇERÇİOĞLU AYDIN CHP ozlem.cercioglu@tbmm.gov.tr

Atilla KOÇ AYDIN AK Parti atilla.koc@tbmm.gov.tr

Ali UZUNIRMAK AYDIN MHP aliuzunirmak@tbmm.gov.tr

Ayşe AKBAŞ BALIKESİR AK Parti ayseakbas@tbmm.gov.tr

Ergün AYDOĞAN BALIKESİR CHP ergun.aydogan@tbmm.gov.tr

Hüseyin PAZARCI BALIKESİR DSP hpazarci@tbmm.gov.tr

Ali Osman SALİ BALIKESİR AK Parti ali.osman.sali@tbmm.gov.tr

Ahmet Edip UĞUR BALIKESİR AK Parti edip.ugur@tbmm.gov.tr

Yılmaz TUNÇ BARTIN AK Parti yilmaz.tunc@tbmm.gov.tr

Muhammet Rıza YALÇINKAYA BARTIN CHP muhammet.riza.yalcinkaya@tbmm.gov.tr

Mehmet Emin EKMEN BATMAN AK Parti eminekmen@tbmm.gov.tr

Ahmet İNAL BATMAN AK Parti ahmetinal@tbmm.gov.tr

Fetani BATTAL BAYBURT AK Parti fetani.battal@tbmm.gov.tr

Fahrettin POYRAZ BİLECİK AK Parti fahrettin.poyraz@tbmm.gov.tr

Yaşar TÜZÜN BİLECİK CHP yasar.tuzun@tbmm.gov.tr

Kazim ATAOĞLU BİNGÖL AK Parti kazim.ataoglu@tbmm.gov.tr

Yusuf COŞKUN BİNGÖL AK Parti yusuf.coskun@tbmm.gov.tr

Cevdet YILMAZ BİNGÖL AK Parti cevdet.yilmaz@tbmm.gov.tr

Vahit KİLER BİTLİS AK Parti vahit.kiler@tbmm.gov.tr
Cemal TAŞAR BİTLİS AK Parti ctasar@tbmm.gov.tr

Yüksel COŞKUNYÜREK BOLU AK Parti y.coskunyurek@tbmm.gov.tr

Fatih METİN BOLU AK Parti fatih.metin@tbmm.gov.tr

Mehmet ALP BURDUR AK Parti mehmet.alp@tbmm.gov.tr

Bayram ÖZÇELİK BURDUR AK Parti bayram.ozcelik@tbmm.gov.tr

Ramazan Kerim ÖZKAN BURDUR CHP r.kerim.ozkan@tbmm.gov.tr

Canan CANDEMİR ÇELİK BURSA AK Parti canan.candemir.celik@tbmm.gov.tr

Faruk ÇELİK BURSA AK Parti faruk.celik@tbmm.gov.tr

Kemal DEMİREL BURSA CHP kemal.demirel@tbmm.gov.tr

Hamza Hamit HOMRİŞ BURSA MHP hamit.homris@tbmm.gov.tr

Sedat KIZILCIKLI BURSA AK Parti sedat.kizilcikli@tbmm.gov.tr

Ali KOYUNCU BURSA AK Parti alikoyuncu@tbmm.gov.tr

Ali KUL BURSA AK Parti ali.kul@tbmm.gov.tr

Mehmet OCAKDEN BURSA AK Parti mehmet.ocakden@tbmm.gov.tr

Onur Başaran ÖYMEN BURSA CHP onur.oymen@tbmm.gov.tr

Necati ÖZENSOY BURSA MHP necati.ozensoy@tbmm.gov.tr

Abdullah ÖZER BURSA CHP abdullah.ozer@tbmm.gov.tr

Mehmet Emin TUTAN BURSA AK Parti metutan@tbmm.gov.tr

Mustafa Kemal CENGİZ ÇANAKKALE MHP m.kemalcengiz@tbmm.gov.tr

Ahmet KÜÇÜK ÇANAKKALE CHP ahmet.kucuk@tbmm.gov.tr

Nurettin AKMAN ÇANKIRI AK Parti nurettinakman@akparti.org.tr

Ahmet BUKAN ÇANKIRI MHP ahmet.bukan@tbmm.gov.tr

Suat KINIKLIOĞLU ÇANKIRI AK Parti kiniklioglu@tbmm.gov.tr

Ahmet AYDOĞMUŞ ÇORUM AK Parti ahmet.aydogmus@tbmm.gov.tr

Cahit BAĞCI ÇORUM AK Parti cahit.bagci@tbmm.gov.tr

Ağah KAFKAS ÇORUM AK Parti agah.kafkas@tbmm.gov.tr

Murat YILDIRIM ÇORUM AK Parti murat.yildirim@tbmm.gov.tr

Emin Haluk AYHAN DENİZLİ MHP emin.haluk.ayhan@tbmm.gov.tr

Mithat EKİCİ DENİZLİ AK Parti mithat.ekici@tbmm.gov.tr

Mehmet Salih ERDOĞAN DENİZLİ AK Parti salih.erdogan@tbmm.gov.tr

Ali Rıza ERTEMÜR DENİZLİ CHP ali.riza.ertemur@tbmm.gov.tr

Selma Aliye KAVAF DENİZLİ AK Parti selmakavaf@tbmm.gov.tr

M. İhsan ARSLAN DİYARBAKIR AK Parti ihsanarslan@tbmm.gov.tr

Akın BİRDAL DİYARBAKIR DTP akin.birdal@tbmm.gov.tr

Selahattin DEMİRTAŞ DİYARBAKIR DTP selahattin.demirtas@tbmm.gov.tr

Mehmet Mehdi EKER DİYARBAKIR AK Parti mehdieker@tbmm.gov.tr

Gültan KIŞANAK DİYARBAKIR DTP gultan.kisanak@tbmm.gov.tr

Abdurrahman KURT DİYARBAKIR AK Parti abdurrahmankurt@tbmm.gov.tr

Ali İhsan MERDANOĞLU DİYARBAKIR AK Parti ali.ihsan.merdanoglu@tbmm.gov.tr

Celal ERBAY DÜZCE AK Parti celal.erbay@tbmm.gov.tr

Metin KAŞIKOĞLU DÜZCE AK Parti metin.kasikoglu@tbmm.gov.tr

Necdet BUDAK EDİRNE AK Parti nbudak@tbmm.gov.tr

Rasim ÇAKIR EDİRNE CHP rasim.cakir@tbmm.gov.tr

Bilgin PAÇARIZ EDİRNE CHP bilgin.pacariz@tbmm.gov.tr

Cemaleddin USLU EDİRNE MHP cemaleddin.uslu@tbmm.gov.tr

Mehmet Necati ÇETİNKAYA ELAZIĞ AK Parti necati.cetinkaya@tbmm.gov.tr

Feyzi İŞBAŞARAN ELAZIĞ AK Parti feyziisbasaran@tbmm.gov.tr

Tahir ÖZTÜRK ELAZIĞ AK Parti tahir.ozturk@tbmm.gov.tr

Hamza YANILMAZ ELAZIĞ AK Parti hamza.yanilmaz@tbmm.gov.tr

Binali YILDIRIM ERZİNCAN AK Parti binali.yildirim@tbmm.gov.tr

Muhyettin AKSAK ERZURUM AK Parti muhyettin.aksak@tbmm.gov.tr

Fazilet DAĞCI ÇIĞLIK ERZURUM AK Parti fazilet.ciglik@tbmm.gov.tr

Muzaffer GÜLYURT ERZURUM AK Parti muzaffer.gulyurt@tbmm.gov.tr

Beytullah ASİL ESKİŞEHİR MHP beytullahasil@tbmm.gov.tr

Hüseyin Tayfun İÇLİ ESKİŞEHİR DSP tayfun.icli@tbmm.gov.tr

Hasan Murat MERCAN ESKİŞEHİR AK Parti mercan@tbmm.gov.tr

Emin Nedim ÖZTÜRK ESKİŞEHİR AK Parti nedim.ozturk@tbmm.gov.tr

Fehmi Murat SÖNMEZ ESKİŞEHİR CHP murat.sonmez@tbmm.gov.tr

Kemal UNAKITAN ESKİŞEHİR AK Parti unakitan@tbmm.gov.tr

Mahmut DURDU GAZİANTEP AK Parti mahmut.durdu@tbmm.gov.tr

Mehmet ERDOĞAN GAZİANTEP AK Parti mehmeterdogan@tbmm.gov.tr

İbrahim Halil MAZICIOĞLU GAZİANTEP AK Parti halilmazicioglu@tbmm.gov.tr

Özlem MÜFTÜOĞLU GAZİANTEP AK Parti ozlem.muftuoglu@tbmm.gov.tr

Mehmet SARI GAZİANTEP AK Parti mehmet.sari@tbmm.gov.tr

Nurettin CANİKLİ GİRESUN AK Parti nurettin.canikli@tbmm.gov.tr

Murat ÖZKAN GİRESUN MHP murat.ozkan@tbmm.gov.tr

Ali TEMÜR GİRESUN AK Parti ali.temur@tbmm.gov.tr

Kemalettin AYDIN GÜMÜŞHANE AK Parti kemalettinaydin@tbmm.gov.tr

Yahya DOĞAN GÜMÜŞHANE AK Parti yahya.dogan@tbmm.gov.tr

Hamit GEYLANİ HAKKARİ DTP hamit.geylani@tbmm.gov.tr

Abdulmuttalip ÖZBEK HAKKARİ AK Parti abdulmuttalipozbek@tbmm.gov.tr

Rüstem ZEYDAN HAKKARİ AK Parti rustem.zeydan@tbmm.gov.tr

Fuat ÇAY HATAY CHP fuat.cay@tbmm.gov.tr

Gökhan DURGUN HATAY CHP gokhan.durgun@tbmm.gov.tr

Sadullah ERGİN HATAY AK Parti sadullah.ergin@tbmm.gov.tr

Abdülhadi KAHYA HATAY AK Parti abdulhadi.kahya@tbmm.gov.tr

Mustafa ÖZTÜRK HATAY AK Parti mustafa.ozturk@tbmm.gov.tr

Abdulaziz YAZAR HATAY CHP aziz.yazar@tbmm.gov.tr

Ali GÜNER IĞDIR AK Parti ali.guner@tbmm.gov.tr

Süreyya Sadi BİLGİÇ ISPARTA AK Parti sureyya.sadi.bilgic@tbmm.gov.tr

Mevlüt COŞKUNER ISPARTA CHP mevlut.coskuner@tbmm.gov.tr

Mehmet Sait DİLEK ISPARTA AK Parti mehmet.sait.dilek@tbmm.gov.tr

Haydar Kemal KURT ISPARTA AK Parti haydar.kemal.kurt@tbmm.gov.tr

Ayşe Jale AĞIRBAŞ İSTANBUL DSP aysejaleagirbas@tbmm.gov.tr

Abdülkadir AKSU İSTANBUL AK Parti abdulkadir.aksu@tbmm.gov.tr

Güldal AKŞİT İSTANBUL AK Parti guldal.aksit@tbmm.gov.tr

Mustafa ATAŞ İSTANBUL AK Parti mustafa.atas@tbmm.gov.tr

Lokman AYVA İSTANBUL AK Parti lokman.ayva@tbmm.gov.tr

Egemen BAĞIŞ İSTANBUL AK Parti egemen.bagis@tbmm.gov.tr

Ayşe Nur BAHÇEKAPILI İSTANBUL AK Parti ayse.nur.bahcekapili@tbmm.gov.tr

Alaattin BÜYÜKKAYA İSTANBUL AK Parti alaattin.buyukkaya@tbmm.gov.tr

Alev DEDEGİL İSTANBUL AK Parti alev.dedegil@tbmm.gov.tr

Mehmet Beyazıt DENİZOLGUN İSTANBUL AK Parti mehmet.denizolgun@tbmm.gov.tr

Mehmet DOMAÇ İSTANBUL AK Parti mdomac@tbmm.gov.tr

İdris GÜLLÜCE İSTANBUL AK Parti idrisgulluce@tbmm.gov.tr

İrfan GÜNDÜZ İSTANBUL AK Parti irfan.gunduz@tbmm.gov.tr

Ünal KACIR İSTANBUL AK Parti unal.kacir@tbmm.gov.tr

Canan KALSIN İSTANBUL AK Parti canan.kalsin@tbmm.gov.tr

Birgen KELEŞ İSTANBUL CHP birgen.keles@tbmm.gov.tr

İlhan KESİCİ İSTANBUL CHP ilhankesici@tbmm.gov.tr

Kemal KILIÇDAROĞLU İSTANBUL CHP kemal.kilicdaroglu@tbmm.gov.tr

Feyzullah KIYIKLIK İSTANBUL AK Parti feyzullahkiyiklik@tbmm.gov.tr

Esfender KORKMAZ İSTANBUL CHP esfenderkorkmaz@tbmm.gov.tr

Hasan MACİT İSTANBUL DSP hasan.macit@tbmm.gov.tr

Mithat MELEN İSTANBUL MHP mithat.melen@tbmm.gov.tr

Mesude Nursuna MEMECAN İSTANBUL AK Parti nursuna.memecan@tbmm.gov.tr

Bayramali MERAL İSTANBUL CHP bayram.meral@tbmm.gov.tr

Hüseyin MERT İSTANBUL DSP huseyin.mert@tbmm.gov.tr

Mehmet MÜEZZİNOĞLU İSTANBUL AK Parti mehmet.muezzinoglu@tbmm.gov.tr

Şinasi ÖKTEM İSTANBUL CHP sinasi.oktem@tbmm.gov.tr

Mehmet Ali ÖZPOLAT İSTANBUL CHP mehmet.ali.ozpolat@tbmm.gov.tr

Mustafa ÖZYÜREK İSTANBUL CHP mustafa.ozyurek@tbmm.gov.tr

Özlem PİLTANOĞLU TÜRKÖNE İSTANBUL AK Parti ozlem.turkone@tbmm.gov.tr

Mehmet SEKMEN İSTANBUL AK Parti mehmet.sekmen@tbmm.gov.tr

Fatma Nur SERTER İSTANBUL CHP fatma.nur.serter@tbmm.gov.tr

Mehmet SEVİGEN İSTANBUL CHP mehmet.sevigen@tbmm.gov.tr

Çetin SOYSAL İSTANBUL CHP cetinsoysal@tbmm.gov.tr

Edibe SÖZEN İSTANBUL AK Parti edibesozen@tbmm.gov.tr

Ümit ŞAFAK İSTANBUL MHP umit.safak@tbmm.gov.tr

İdris Naim ŞAHİN İSTANBUL AK Parti idris.naim.sahin@tbmm.gov.tr

Bihlun TAMAYLIGİL İSTANBUL CHP bihlun.tamayligil@tbmm.gov.tr

Ali TOPUZ İSTANBUL CHP ali.topuz@tbmm.gov.tr

Durmuşali TORLAK İSTANBUL MHP ali.torlak@tbmm.gov.tr

Sebahat TUNCEL İSTANBUL DTP sebahat.tuncel@tbmm.gov.tr

Mehmet Ufuk URAS İSTANBUL ÖDP ufukuras@tbmm.gov.tr

Süleyman YAĞIZ İSTANBUL DSP suleyman.yagiz@tbmm.gov.tr

Hasan Kemal YARDIMCI İSTANBUL AK Parti hasan.kemal.yardimci@tbmm.gov.tr

Sacid YILDIZ İSTANBUL CHP sacid.yildiz@tbmm.gov.tr

Kıvılcım Kemal ANADOL İZMİR CHP kemal.anadol@tbmm.gov.tr

Cânân ARİTMAN İZMİR CHP canan.aritman@tbmm.gov.tr

Selçuk AYHAN İZMİR CHP selcuk.ayhan@tbmm.gov.tr

Şenol BAL İZMİR MHP senol.bal@tbmm.gov.tr

Bülent BARATALI İZMİR CHP bulent.baratali@tbmm.gov.tr

Recai BİRGÜN İZMİR DSP recaibirgun@tbmm.gov.tr

Fatma Seniha Nükhet HOTAR GÖKSEL İZMİR AK Parti nukhet.hotar@tbmm.gov.tr

İsmail KATMERCİ İZMİR AK Parti ismailkatmerci@tbmm.gov.tr

Oğuz OYAN İZMİR CHP oyan@tbmm.gov.tr

Harun ÖZTÜRK İZMİR DSP harun.ozturk@tbmm.gov.tr

Mehmet Ali SUSAM İZMİR CHP mehmet.ali.susam@tbmm.gov.tr

Mehmet Sayım TEKELİOĞLU İZMİR AK Parti mehmet.tekelioglu@tbmm.gov.tr

Oktay VURAL İZMİR MHP oktay.vural@tbmm.gov.tr

Tuğrul YEMİŞCİ İZMİR AK Parti tugrul.yemisci@tbmm.gov.tr

Fatih ARIKAN KAHRAMANMARAŞ AK Parti fatih.arikan@tbmm.gov.tr

Veysi KAYNAK KAHRAMANMARAŞ AK Parti veysikaynak@tbmm.gov.tr

Durdu ÖZBOLAT KAHRAMANMARAŞ CHP durdu.ozbolat@tbmm.gov.tr

Mehmet Akif PAKSOY KAHRAMANMARAŞ MHP paksoy@tbmm.gov.tr

Mehmet SAĞLAM KAHRAMANMARAŞ AK Parti mehmet.saglam@tbmm.gov.tr

Cafer TATLIBAL KAHRAMANMARAŞ AK Parti cafer.tatlibal@tbmm.gov.tr

Mehmet CEYLAN KARABÜK AK Parti mehmet.ceylan@tbmm.gov.tr

Mustafa ÜNAL KARABÜK AK Parti mustafa.unal@tbmm.gov.tr

Mevlüt AKGÜN KARAMAN AK Parti mevlutakgun@tbmm.gov.tr

Hasan ÇALIŞ KARAMAN MHP hasan.calis@tbmm.gov.tr

Gürcan DAĞDAŞ KARS MHP g.dagdas@superonline.com

Musa SIVACIOĞLU KASTAMONU AK Parti msivacioglu@tbmm.gov.tr

Mustafa ELİTAŞ KAYSERİ AK Parti mustafa.elitas@tbmm.gov.tr

Yaşar KARAYEL KAYSERİ AK Parti yasar.karayel@tbmm.gov.tr

Mehmet Şevki KULKULOĞLU KAYSERİ CHP msevki.kulkuloglu@tbmm.gov.tr

Ahmet ÖKSÜZKAYA KAYSERİ AK Parti ahmet.oksuzkaya@tbmm.gov.tr

Osman DURMUŞ KIRIKKALE MHP osman.durmus@tbmm.gov.tr

Tansel BARIŞ KIRKLARELİ CHP tansel.baris@tbmm.gov.tr

Turgut DİBEK KIRKLARELİ CHP turgut.dibek@tbmm.gov.tr

Ahmet Gökhan SARIÇAM KIRKLARELİ AK Parti agokhansaricam@tbmm.gov.tr

Mikail ARSLAN KIRŞEHİR AK Parti mikailar@tbmm.gov.tr

Abdullah ÇALIŞKAN KIRŞEHİR AK Parti abdullahcaliskan@tbmm.gov.tr

Metin ÇOBANOĞLU KIRŞEHİR MHP metin.cobanoglu@tbmm.gov.tr

Hüseyin DEVECİOĞLU KİLİS AK Parti huseyin.devecioglu@tbmm.gov.tr

Hasan KARA KİLİS AK Parti hasan.kara@tbmm.gov.tr

Eyüp AYAR KOCAELİ AK Parti eyup.ayar@tbmm.gov.tr

Muzaffer BAŞTOPÇU KOCAELİ AK Parti muzaffer.bastopcu@tbmm.gov.tr

Cumali DURMUŞ KOCAELİ MHP cumali.durmus@tbmm.gov.tr

Hikmet ERENKAYA KOCAELİ CHP hikmet.erenkaya@tbmm.gov.tr

Nihat ERGÜN KOCAELİ AK Parti nihat.ergun@tbmm.gov.tr

Azize Sibel GÖNÜL KOCAELİ AK Parti sibelgonul@tbmm.gov.tr

Fikri IŞIK KOCAELİ AK Parti fikri.isik@tbmm.gov.tr

Osman PEPE KOCAELİ AK Parti osman.pepe@tbmm.gov.tr

Mehmet Cevdet SELVİ KOCAELİ CHP cevdet.selvi@tbmm.gov.tr

Ahmet BÜYÜKAKKAŞLAR KONYA AK Parti ahmetbuyukakkaslar@tbmm.gov.tr

Muharrem CANDAN KONYA AK Parti muharrem.candan@tbmm.gov.tr

Abdullah ÇETİNKAYA KONYA AK Parti abdullah.cetinkaya@tbmm.gov.tr

Orhan ERDEM KONYA AK Parti orhan.erdem@tbmm.gov.tr

Sami GÜÇLÜ KONYA AK Parti sami.guclu@tbmm.gov.tr

Mustafa KABAKCI KONYA AK Parti mustafa.kabakci@tbmm.gov.tr

Mustafa KALAYCI KONYA MHP mustafa.kalayci@tbmm.gov.tr

Kerim ÖZKUL KONYA AK Parti kerim.ozkul@tbmm.gov.tr

Harun TÜFEKCİ KONYA AK Parti harun.tufekci@tbmm.gov.tr

Ayşe TÜRKMENOĞLU KONYA AK Parti ayse.turkmenoglu@tbmm.gov.tr

Soner AKSOY KÜTAHYA AK Parti soner.aksoy@tbmm.gov.tr

İsmail Hakkı BİÇER KÜTAHYA AK Parti ihbicer@tbmm.gov.tr

Alim IŞIK KÜTAHYA MHP alimisik@tbmm.gov.tr

Hüsnü ORDU KÜTAHYA AK Parti husnu.ordu@tbmm.gov.tr

Hüseyin TUĞCU KÜTAHYA AK Parti huseyin.tugcu@tbmm.gov.tr

Ferit Mevlüt ASLANOĞLU MALATYA CHP mevlut.aslanoglu@tbmm.gov.tr

Öznur ÇALIK MALATYA AK Parti oznur.calik@tbmm.gov.tr

Mahmut Mücahit FINDIKLI MALATYA AK Parti mucahit.findikli@tbmm.gov.tr

Fuat ÖLMEZTOPRAK MALATYA AK Parti fuat.olmeztoprak@tbmm.gov.tr

Ömer Faruk ÖZ MALATYA AK Parti omer.faruk.oz@tbmm.gov.tr

Mehmet ŞAHİN MALATYA AK Parti mehmetsahin44@tbmm.gov.tr

Erkan AKÇAY MANİSA MHP erkan.akcay@tbmm.gov.tr

Bülent ARINÇ MANİSA AK Parti bulent.arinc@tbmm.gov.tr

Recai BERBER MANİSA AK Parti recaiberber@tbmm.gov.tr

Mustafa ENÖZ MANİSA MHP mustafa.enoz@tbmm.gov.tr

Ahmet ORHAN MANİSA MHP ahmet.orhan@tbmm.gov.tr

Hüseyin TANRIVERDİ MANİSA AK Parti huseyin.tanriverdi@tbmm.gov.tr

Gönül BEKİN ŞAHKULUBEY MARDİN AK Parti gbekin@tbmm.gov.tr

Süleyman ÇELEBİ MARDİN AK Parti suleyman.celebi@tbmm.gov.tr

Mehmet Halit DEMİR MARDİN AK Parti mehmethalitdemir@tbmm.gov.tr

Cüneyt YÜKSEL MARDİN AK Parti cuneyt.yuksel@tbmm.gov.tr

Akif AKKUŞ MERSİN MHP akif.akkus33@tbmm.gov.tr

Behiç ÇELİK MERSİN MHP behic.celik@tbmm.gov.tr

İsa GÖK MERSİN CHP isagok@tbmm.gov.tr

Ali OKSAL MERSİN CHP ali.oksal@tbmm.gov.tr

Vahap SEÇER MERSİN CHP vahap.secer@tbmm.gov.tr

Kürşad TÜZMEN MERSİN AK Parti ktuzmen@tbmm.gov.tr

Kadir URAL MERSİN MHP kadir.ural@tbmm.gov.tr

Ali ARSLAN MUĞLA CHP ali.arslan@tbmm.gov.tr

Gürol ERGİN MUĞLA CHP gurolergin@tbmm.gov.tr

Yüksel ÖZDEN MUĞLA AK Parti yuksel.ozden@tbmm.gov.tr

Fevzi TOPUZ MUĞLA CHP fevzi.topuz@tbmm.gov.tr

Medeni YILMAZ MUŞ AK Parti medeni.yilmaz@tbmm.gov.tr

Rıtvan KÖYBAŞI NEVŞEHİR AK Parti ritvan.koybasi@tbmm.gov.tr

Muharrem SELAMOĞLU NİĞDE AK Parti muharrem.selamoglu@tbmm.gov.tr

Eyüp FATSA ORDU AK Parti eyup.fatsa@tbmm.gov.tr

Mustafa HAMARAT ORDU AK Parti mustafahamarat@tbmm.gov.tr

Rıdvan YALÇIN ORDU MHP ridvan.yalcin@tbmm.gov.tr

Ayhan YILMAZ ORDU AK Parti ayhan.yilmaz@tbmm.gov.tr

İbrahim Mete DOĞRUER OSMANİYE AK Parti mete.dogruer@tbmm.gov.tr

Ahmet Mesut YILMAZ RİZE Bağımsız mesut.yilmaz@tbmm.gov.tr

Erol Aslan CEBECİ SAKARYA AK Parti erol.a.cebeci@tbmm.gov.tr

Hasan Ali ÇELİK SAKARYA AK Parti hasanali.celik@tbmm.gov.tr

Ayhan Sefer ÜSTÜN SAKARYA AK Parti ayhan.sefer.ustun@tbmm.gov.tr

Recep YILDIRIM SAKARYA AK Parti recep.yildirim@tbmm.gov.tr

Cemal Yılmaz DEMİR SAMSUN AK Parti cemal.yilmaz.demir@tbmm.gov.tr

Mustafa DEMİR SAMSUN AK Parti mustafa.demir@tbmm.gov.tr

Suat KILIÇ SAMSUN AK Parti suat.kilic@tbmm.gov.tr

Ahmet YENİ SAMSUN AK Parti ahmet.yeni@tbmm.gov.tr

Afif DEMİRKIRAN SİİRT AK Parti afifd@tbmm.gov.tr

Memet Yılmaz HELVACIOĞLU SİİRT AK Parti yilmaz.helvacioglu@tbmm.gov.tr

Engin ALTAY SİNOP CHP engin.altay@tbmm.gov.tr

Mehmet Mustafa AÇIKALIN SİVAS AK Parti m.acikalin@tbmm.gov.tr

Osman KILIÇ SİVAS AK Parti osman.kilic@tbmm.gov.tr

Malik Ecder ÖZDEMİR SİVAS CHP malik.ecder.ozdemir@tbmm.gov.tr

Selami UZUN SİVAS AK Parti selami.uzun@tbmm.gov.tr

Hamza YERLİKAYA SİVAS AK Parti hamza.yerlikaya@tbmm.gov.tr

Yahya AKMAN ŞANLIURFA AK Parti yahya.akman@tbmm.gov.tr

Çağla AKTEMUR ÖZYAVUZ ŞANLIURFA AK Parti cagla.aktemur.ozyavuz@tbmm.gov.tr

Sabahattin CEVHERİ ŞANLIURFA AK Parti sabahattin.cevheri@tbmm.gov.tr

Zülfükar İZOL ŞANLIURFA AK Parti zulfikar.izol@tbmm.gov.tr

Abdurrahman Müfit YETKİN ŞANLIURFA AK Parti mufit.yetkin@tbmm.gov.tr

Hasip KAPLAN ŞIRNAK DTP hasip.kaplan@tbmm.gov.tr

Abdullah Veli SEYDA ŞIRNAK AK Parti veli.seyda@tbmm.gov.tr

Tevfik Ziyaeddin AKBULUT TEKİRDAĞ AK Parti ziyaeddin.akbulut@tbmm.gov.tr

Kemalettin NALCI TEKİRDAĞ MHP kemalettin.nalci@tbmm.gov.tr

Necip TAYLAN TEKİRDAĞ AK Parti necip.taylan@tbmm.gov.tr

Enis TÜTÜNCÜ TEKİRDAĞ CHP etutuncu@tbmm.gov.tr

Zeyid ASLAN TOKAT AK Parti zeyid.aslan@tbmm.gov.tr

Osman DEMİR TOKAT AK Parti osmandemir@tbmm.gov.tr

Orhan Ziya DİREN TOKAT CHP orhan.diren@tbmm.gov.tr

Dilek YÜKSEL TOKAT AK Parti dilek.yuksel@tbmm.gov.tr

Asım AYKAN TRABZON AK Parti asim.aykan@tbmm.gov.tr

Mustafa CUMUR TRABZON AK Parti mustafa.cumur@tbmm.gov.tr

Cevdet ERDÖL TRABZON AK Parti cevdet.erdol@tbmm.gov.tr

Kemalettin GÖKTAŞ TRABZON AK Parti kemalettin.goktas@tbmm.gov.tr

Faruk Nafız ÖZAK TRABZON AK Parti faruk.nafiz.ozak@tbmm.gov.tr

Safiye SEYMENOĞLU TRABZON AK Parti safiyeseymenoglu@tbmm.gov.tr

Kamer GENÇ TUNCELİ Bağımsız kamer.genc@tbmm.gov.tr

Osman COŞKUNOĞLU UŞAK CHP o.coskunoglu@tbmm.gov.tr

Mustafa ÇETİN UŞAK AK Parti mustafa.cetin@tbmm.gov.tr

Nuri USLU UŞAK AK Parti nuri.uslu@tbmm.gov.tr

Kerem ALTUN VAN AK Parti keremaltun@tbmm.gov.tr

Hüseyin ÇELİK VAN AK Parti celik.huseyin@tbmm.gov.tr

İkram DİNÇER VAN AK Parti dincer.ikram@tbmm.gov.tr

Fatma KURTULAN VAN DTP fatma.kurtulan@tbmm.gov.tr

Gülşen ORHAN VAN AK Parti gulsen.orhan@tbmm.gov.tr

Kayhan TÜRKMENOĞLU VAN AK Parti kayhanturkmenoglu@tbmm.gov.tr

Özdal ÜÇER VAN DTP ozdal.ucer@tbmm.gov.tr

İlhan EVCİN YALOVA AK Parti ilhan.evcin@tbmm.gov.tr

Muharrem İNCE YALOVA CHP muharrem.ince@tbmm.gov.tr

Abdulkadir AKGÜL YOZGAT AK Parti abdulkadir.akgul@tbmm.gov.tr

Bekir BOZDAĞ YOZGAT AK Parti bekir.bozdag@tbmm.gov.tr

Osman COŞKUN YOZGAT AK Parti osman.coskun@tbmm.gov.tr

Mehmet Yaşar ÖZTÜRK YOZGAT Bağımsız yasar.ozturk@tbmm.gov.tr

Fazlı ERDOĞAN ZONGULDAK AK Parti fazli.erdogan@tbmm.gov.tr

Ali KOÇAL ZONGULDAK CHP ali.kocal@tbmm.gov.tr

Ali İhsan KÖKTÜRK ZONGULDAK CHP ali.ihsan.kokturk@tbmm.gov.tr

Köksal TOPTAN ZONGULDAK AK Parti koksal.toptan@tbmm.gov.tr

Polat TÜRKMEN ZONGULDAK AK Parti polat.turkmen@tbmm.gov.tr

Devamını Okuyun

Yargıtay İçtihatları

www.tips-fb.com





YARGITAY 10. CEZA DAİRESİNİN 2009 YILINDA VERDİĞİ KARARLARA ÇELİŞEN 2008 YILINDA VERDİĞİ ADLİ PARA CEZASI 31.12.2008 YILINA KADAR UYGULANABİLİR İÇTİHATI.... T.C. YARGITAY 10. Ceza Dairesi
Esas No: 2008/5471
Karar No: 2008/6058
Tebliğname No: K.Y.B./2008-31287

TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN YARGITAY KARARI
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanıK ....3167 sayılı Kanun'un 16/1 ve 5237 sayılı TCK'nın 62. maddeleri uyarınca 2.375,-YTL cezası ile cezalandırılmasına ilişkin NIGDE 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 13.11.2007 gün ve 2007/473 esas, 2007/700 karar sayılı hükmüne karşı Yüksek Adalet Bakanlığının Ceza İşleri Genel Müdürlüğü ifadeli 31.01.2008 gün ve 2008/6436 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 06.03.2008 gün ve 2008/31287 sayılı tebliğnamesi ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya ve ekleri incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede, "Sanığın eyleminin karşılıksız çek keşide etmek olduğu, 4814 sayılı Kanunla değişik 3167 sayılı Kanun'da hapis cezası kaldırılarak çek bedeli kadar para cezası verilebileceğinin öngörüldüğü, bu hususta başka bir yaptırım getirilmediği, çek bedelinin sanık lehine Türk Ceza Kanunu'nun 62. maddesinin uygulanması konusunda hakimin takdir hakkının bulunmadığı gözetilmeden yazılı şekilde indirim yapılmasında isabet görülmemiştir." denilerek, anılan hükmün bozulması istenmiştir.
Karşılıksız çek keşide etmek suçunu düzenleyen 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun ile 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu arasındaki ilişki, bir özel, genel kanun ilişkisidir.
5237 sayılı TCK'nın 5. maddesinde, Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır" hükmü öngörülmekte olup; 3167 sayılı Kanun'da da, 5252 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesi uyarınca 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilir, 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerinin ya da 62. maddesinin uygulanmayacağına ilişkin bir düzenlemeye yer verilmemiştir. 3167 sayılı Kanun'un 16/1. maddesinde öngörülen, çek bedeli kadar para cezası verileceği hükmü, temel cezanın ne şekilde belirleneceğini düzenlemekte ve temel cezanın, 5237 sayılı TCK'nın 62. maddesi uyarınca takdiri indirim nedenlerine dayanılarak indirilmesine engel oluşturmamaktadır.
Belirtilen nedenlerle yerinde görülmeyen kanun yararına bozma isteminin REDDİNE, dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine, 14.04.2008 tarihinde oy birliği ile karar verildi,

Başkan Üye Üye Üye Üye
Refik O.Yılmaz Ali Emel Osman
DİZDAROĞLU ÇAMLIBEL KINACI ÖZGAN BAŞ


===================================================================






Daire:10
Tarih:2008
Esas No:E:2006/5800
Karar No:K:2008/9286
Kaynak:T:09.06.2008
İlgili Maddeler:5271 s. Yasa m. 195,, 3167 s. Yasa m. 16/3
İlgili Kavramlar:KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK

T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi

KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK

5271 s. Yasa m. 195
3167 s. Yasa m. 16/3
1136 s. Yasa m. 164

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Recep …….. hakkında ANTALYA 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonunda 24/03/2004 tarihinde 2003/72 esas ve 2004/492 karar sayı ile kurulan mahkumiyet hükmünün sanık tarafından süresi içinde temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 25/04/2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Antalya E Tipi cezaevi müdürlüğünün 10/12/2003 tarihli yazısına göre 27/08/2003 tarihine kadar başka suçtan cezaevinde tutuklu bulunan sanığa CMUK’nın 225.(CMK’nın195) maddesi gereğince açıklamalı davetiye tebliği edilmeden; sanığın iş yerinde birlikte çalışan kişiye 07/06/2003 tarihinde yapılan usulsüz tebligata dayanılarak ve bu nedenle sanığın savunma hakkı kısıtlanarak mahkumiyet hükmü kurulması,
2-Sanık hakkında çek hesabı açtırma yasağı kararı verilirken uygulanan yasa maddesinin gösterilmemesi,
3-Kabule göre;
a-Hükümde Türk Lirası olarak ifade edilen ağır para cezasının; 5083 sayılı Kanunun 1 ve 2.maddeleri ile 5252 sayılı Kanunun 5/1 ve 8.maddeleri uyarınca Yeni Türk Lirası (YTL) olarak belirlenmesinde ve adli para cezasına dönüştürülmesinde zorunluluk bulunması,
b-4814 sayılı Kanunla değişik 3167 sayılı Kanun’un 16/3.maddesinde öngörülmediği halde, sanığın” çek keşide etmekten” de yasaklanmasına karar verilmesi,
c-1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 4667 sayılı Kanunun 77.maddesi ile değişik 164/son maddesi yanlış yorumlanarak, avukatlık ücretinin katılan yerine davanın tarafı olmayan “katılan vekili” lehine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün istek gibi BOZULMASINA, 09/06/2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



===================================================================








BAŞKA SUÇTAN CEZAEVİNDE TUTUKLU BULUNAN SANIĞA AÇIKLAMALI DAVATİYE TEBLİĞİ EDİLMEDEN KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇUNDAN HÜKÜM KURULMASI

Daire:10
Tarih:2008
Esas No:2006/5800
Karar No:2008/9286
Kaynak:MAHKEME DOSYASI
İlgili Maddeler:CMK 195, 3167 SY 16/3, 1136 SY 164/SON
İlgili Kavramlar:BAŞKA SUÇTAN CEZAEVİNDE TUTUKLU BULUNAN SANIĞA AÇIKLAMALI DAVATİYE TEBLİĞİ EDİLMEDEN KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇUNDAN HÜKÜM KURULMASI..

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Recep …….. hakkında ANTALYA 1.Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonunda 24/03/2004 tarihinde 2003/72 esas ve 2004/492 karar sayı ile kurulan mahkumiyet hükmünün sanık tarafından süresi içinde temyiz edildiği, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca bozma isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 25/04/2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-Antalya E Tipi cezaevi müdürlüğünün 10/12/2003 tarihli yazısına göre 27/08/2003 tarihine kadar başka suçtan cezaevinde tutuklu bulunan sanığa CMUK’nın 225.(CMK’nın195) maddesi gereğince açıklamalı davetiye tebliği edilmeden; sanığın iş yerinde birlikte çalışan kişiye 07/06/2003 tarihinde yapılan usulsüz tebligata dayanılarak ve bu nedenle sanığın savunma hakkı kısıtlanarak mahkumiyet hükmü kurulması,
2-Sanık hakkında çek hesabı açtırma yasağı kararı verilirken uygulanan yasa maddesinin gösterilmemesi,
3-Kabule göre;
a-Hükümde Türk Lirası olarak ifade edilen ağır para cezasının; 5083 sayılı Kanunun 1 ve 2.maddeleri ile 5252 sayılı Kanunun 5/1 ve 8.maddeleri uyarınca Yeni Türk Lirası (YTL) olarak belirlenmesinde ve adli para cezasına dönüştürülmesinde zorunluluk bulunması,
b-4814 sayılı Kanunla değişik 3167 sayılı Kanun’un 16/3.maddesinde öngörülmediği halde, sanığın” çek keşide etmekten” de yasaklanmasına karar verilmesi,
c-1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 4667 sayılı Kanunun 77.maddesi ile değişik 164/son maddesi yanlış yorumlanarak, avukatlık ücretinin katılan yerine davanın tarafı olmayan “katılan vekili” lehine hükmedilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün istek gibi BOZULMASINA, 09/06/2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.







ÇEKTE VERGİ KİMLİK NUMARASI

Daire:10
Tarih:2008
Esas No:2006/5526
Karar No:2008/9557
Kaynak:MAHKEME DOSYASI
İlgili Maddeler:3167 SY 4814 SY YASA İLE DEĞİŞİK 3 VE 5. MAD.
İlgili Kavramlar: ÇEKTE VERGİ KİMLİK NUMARASI

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Tahir ……. Hakkında ANTALYA 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 26/05/2004 tarihinde 2003/1246 esas ve 2004/540 karar sayı ile kurulan mahkumiyet hükmünün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 19/04/2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1-28/02/2003, 17/03/2003, 31/03/2003, 15/04/2003 ve 19/08/2003 keşide tarihli suça konu çeklerin Mümtaz Deri Sanayi Ticaret Limited Şirketine ait hesaptan sanık tarafından keşide edildiği, ancak dosya içinde mevcut bulunan yetki belgesine göre sanığın 28/01/1994 tarihinden itibaren 5 yıl süre ile anılan şirketi temsile yetkili olduğu anlaşılmakla, keşide tarihleri itibariyle (çekler ileri tarihli düzenlenmiş ise gerçek keşide tarihleri itibariyle) sanığın hesap sahibi şirket adına çek keşide etme yetkisi bulunup bulunmadığı araştırılarak, sonucuna göre hüküm kurulması gerektiğinin gözetilmemesi,
2-3167 sayılı Kanunun 4814 sayılı Kanunla değişik 3.maddesinin 2.fıkrası ile 5.maddesinin 1 ve 2.fıkralarına, ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca hazırlanarak 09/04/2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2003/1 sayılı Tebliğin geçici 2.maddesine göre ;4814 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08/03/2003 tarihinden önce veya sözü edilen Tebliğin yayımını izleyen 3.ayın sonu olan 31/07/2003 tarihine kadar düzenlenmiş çeklere vergi kimlik numarasının yazılmamış olmasının “ çekin geçerliliğini etkilemeyeceği”,31/07/2003 tarihinden sonra düzenlenen çeklere vergi kimlik numarasının yazılmamış olması durumunda ise “çekin geçerli olmayacağı” kabul edildiğinden; keşide tarihi 19/08/2003 olan ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan 3695914 seri numaralı çekin, belirtilen dönemde ileri tarihli olarak düzenlenip düzenlenmediği ve muhatap banka tarafından sanığın elindeki çek defterinin yenisi ile değiştirilip değiştirilmediğinin araştırılarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı biçimde karar verilmesi,
3-Kabule göre; hükümde Türk Lirası olarak ifade edilen ağır para cezasının; 5083 sayılı Kanunun 1 ve 2.maddeleri ile 5252 sayılı Kanunun 5/1 ve 8.maddeleri uyarınca Yeni Türk Lirası (YTL) olarak belirlenmesinde ve adli para cezasına dönüştürülmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün istem gibi BOZULMASINA, 10/06/2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.





===================================================================

TEKERRÜR

Daire:10
Tarih:2008
Esas No:2008/7937
Karar No:2008/8467
Kaynak:özel arşiv
İlgili Maddeler:3167 s.yasa 16/1 ve geçici 1.
İlgili Kavramlar:KARŞILIKSIZ ÇEK VE TEKERRÜR

sanığın mükerrir olduğundan bahisle HAPİS cezasına hükmedilmiş ise de;3167 sayılı yasanın 4814 sayılı kanunla eklenen geçici 1.maddesinin 2.fıkrasında "bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten önce işlenen karşılıksız çek keşide etme suçu hakkında 3167 sayılı kanunun bu kanunla değiştirilen 16.maddesinin 1.fıkrasının son cümlesi uygulanmaz" hükmüne yer verildiği,somut olayda ise tekerrüre esas alınan suçun ve sanığın sabıka kaydında yer alan diğer suçların işlenme tarihlerinin 4814 sayılı kanunun yürürlüğe girdiği 08/03/2003 tarihinden önce olmaları sebebiyle tekerrür hükümlerinin uygulanamayacağı gözetilmeden çek bedeli kadar adli para cezası yerine hapis cezasına hükmedilmesinde isabet görülmemiştir... denilerek anılan hükmün bozulması istenmiştir.
Kanun yararına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden hükmün CMK.nun 309/3.maddesi gereğince BOZULMASINA, aynı kanunun 309/4.fıkrasının d bendinin verdiği yetkiye dayanılarak hüküm fıkrasından "sanığın 1 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına" ilişkin bölümünün çıkartılmasına, yerine sanığın 3167 sayılı yasanın 16/1.maddesi gereğince çek bedeli kadar.... adli para cezasıyla cezalandırılmasına, 26/05/2008 tarihinde oy birliği ile karar verildi.


===================================================================

AÇTIRMASININ " yerine " ÇEK HASABI AÇMASININ

Daire:10
Tarih:2008
Esas No:2006/14821
Karar No:2008/13377
Kaynak:MAHKEME DOSYASI
İlgili Maddeler:3167 SK 16/3, 7201 SK 35
İlgili Kavramlar:Sanığın " çek hesabı AÇTIRMASININ " yerine " ÇEK HASABI AÇMASININ " yasaklanmasına karar verilmesi.


Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Suat …… hakkında ANTALYA 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 06/07/2004 tarihinde 2004/147 esas ve 2004/911 karar sayı ile kurulan mahkumiyet hükmünün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın düzeltilerek onama isteyen tebliğnamesi ile 12.12.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Sanığın yokluğunda verilen kararın, doğrudan Tebligat Kanunu’nun 35.maddesi uyarınca tebliği edildiğinin anlaşılması karşısında; usule aykırı olarak verilmiş olan temyiz talebinin reddine ilişkin ek karar kaldırılarak, asıl karara yönelik temyiz itirazlarının incelenmesinde;
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Hükümde Türk Lirası olarak ifade edilen ağır para cezasının ; 5083 sayılı Kanunun 1 ve 2.maddeleri ile 5252 sayılı Kanunun 5/1 ve 8.maddeleri uyarınca Yeni Türk Lirası (YTL) olarak belirlenmesinde ve adli para cezasına dönüştürülmesinde zorunluluk bulunması,
2- Sanık hakkında çek hesabı açtırma yasağı kararı verilirken uygulanan yasa maddesinin gösterilmemesi,
3- Sanığın “ çek hesabı açtırmasının “ yerine “ çek hesabı açmasının “ yasaklanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğunda hükmün CMUK’nun 321.maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, bu durumların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
1- Hükmolunan sonuç ağır para cezasının 3.000 YTL olarak belirlenmesi ve adli para cezasına dönüştürülmesi,
2- Hüküm fıkrasındaki çek hesabı açtırma yasağına ilişkin bölümde yer alan “ 1 SENE” ibaresinden önce gelmek üzere “ 3167 SAYILI KANUN’UN 16/3.MADDESİ GEREĞİNCE “ibaresinin eklenmesi ve “ AÇMASININ “ ibaresinin “ AÇTIRMASININ “ biçiminde değiştirilmesi, Suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA, 22.09.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


===================================================================

ÇEK KOÇANLARININ İADESİ

Daire:10
Tarih:2008
Esas No:2008/4326
Karar No:2008/8897

Kaynak:
İlgili Maddeler:CMK 174
İlgili Kavramlar:Çek koçanları ve İddianamenin iadesi
Sulh ceza mahkemesince iddianamenin iadesi üzerine yapılan itiraz , Asliye ceza mahkemesince reddedilerek dosya eksikliklerin ikmali için Cumhuriyet Savcılığına gönderilmiş, eksikliklerin ikmali ile tekrar Sulh ceza mahkemesine açılan kamu davasında eski iade kararı aynı nedenlerle tekrar verildiğinden , Sulh Ceza mahkemesinin kararına yapılan itiraz yeniden reddedilerek Savcılığa gönderilmiştir.İkinci itiraza red kararına yapılan yazılı emir başvurusu Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılının talebbine aykırı şekilde sonuçlandırılmıştır;

Karar: Asliye ceza mahkemesince itirazın ilk reddi ile karar kesinleşmiş olmakla, C. savcılığınca eksiklikler ikmal edilerek kamu davası açılmak gerekir.
İhtilaf: 3167 sayılı kanun 13/1 uyarınca bankanın koçanların iadesine yönelik tebliğ evrakının soruşturma dosyasında bulunup bulunmayacağına yöneliktir.Aynı dairece çek koçanını iadeye yönelik banka tebliğ evrakının suçun subutuna yönelik olmadığına dair karar verilmiştir. (2007/693 esas, 2007/7075 karar)



KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇUNDA; ŞİRKET VE ŞİRKET YETKİLİSİ HAKKINDA AYRI AYRI HÜKÜM KURULMASI GEREKTİĞİ

Daire:10
Tarih:2008
Esas No:2007/473
Karar No:2008/15129
Kaynak:MAHKEME DOSYASI
İlgili Maddeler:3167 SY 16/1-2-3
İlgili Kavramlar:KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇUNDA; ŞİRKET VE ŞİRKET YETKİLİSİ HAKKINDA AYRI AYRI HÜKÜM KURULMASI GEREKTİĞİ.

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanıklar Nedim ……ve Selçuk İnşaat, Ticaret, Taahhüt ve Turizm Limitet Şirketi hakkında ANTALYA 3.Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 22/12/2004 tarihinde 2004/277 esas ve 2004/934 karar sayı ile kurulan mahkumiyet hükmünün sanıklar tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın onama isteyen tebliğinamesi ile 17/01/2007 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
1- Sanıklar Nedim …… ve Selçuk İnşaat, Ticaret, Taahhüt ve Turizm Limited Şirketi hakkında kamu davası açıldığı ve gerekçeli karar başlığında her iki sanık da gösterildiği halde, adı belirtilmeden ve bu nedenle infazda tereddüt oluşturacak şekilde bir sanık hakkında mahkumiyet hükmü kurulması,
2- Suça konu çek “08/12/2003” tarihinde ibraz edildiği halde, gerekçeli karar başlığında suç tarihinin yanlış yazılması,
3- Kabule göre de; hükümde Türk Lirası olarak ifade edilen ağır para cezasının; 5083 sayılı Kanunun 1 ve 2. maddeleri ile 5252 sayılı Kanunun 5/1 ve 8. maddeleri uyarınca Yeni Türk Lirası (YTL) olarak belirlenmesinde ve adli para cezasına dönüştürülmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanıkların temyiz itirazları bu nedenle yerinde görüldüğünden, hükmün BOZULMASINA, 20/10/2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




AVUKAT VEKALET ÜCRETİ

Daire:10
Tarih:2008
Esas No:2006/2866
Karar No:2008/3347
Kaynak:Özel Arşiv
İlgili Maddeler:Avukatlık Kanunu 164
İlgili Kavramlar:Vekalet Ücreti

Karşılıksız çek keşide etme suçunda sanık M... İ.... hakkında D.Bakır (). Asliye Ceza Mahkemsi'nce yapılan yargılama sonucu 23.02.2004 tarihinde 2001/849 Esas ve 2004/180 karar sayı ile kurulan mahkumiyet hükmünün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 07.03.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
Gereği Görüşülüp Düşünüldü:
1- 3167 sayılı kanuna 4814 sayılı kanun ile eklenen 16/b maddesinin 4. Fıkrası uyarınca CMUK 225. maddesinin uyarısını taşıyan davetiyenin sanığın bulunduğu yer mahkemesine yazılacak 'istinabe talebi' üzerine bu mahkeme tarafından düzenlenip tebliğe çıkarılması gerekirken; yargı çevresi dışında bulunan sanığa, doğrudan davetiye tebliğinin usulsüz olduğu gözetilmeden hüküm kurulmak suretiyle savunma hakkının kısıtlanması,
2-Kabule göre de;
a) Sanık hakkında suça konu 30.04.2001 keşide tarihli 81691 seri numaralı çek hakkında hüküm kurulurken, hükmün esasını oluşturan kısa karar da doğru olarak çek bedeli kadar para cezasına hükmedildiği halde, gerekçeli karar da çek bedeli olan denilmesinden sonra 280.000.000 TL ağır para cezası yerine, 10.414.380.000 TL ağır para cezasına hükmedilmesi,

b) Hükmün esasını oluşturan kısa kararda 300.000.000 TL vekalet ücretine hükmedilmesine karşın, gerekçeli kararda 200.000.000 TL vekalet ücretine hükmedilmesi,

c) Hüküm tarihinde yürülükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret tarifesinin 13. maddesi uyarınca, tarifeye göre belirlenecek vekalet ücretinin hükmolunan para cezasını geçemeyeceği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesi,

d) 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 4667 sayılı kanunun 77.maddesi ile değişik 164/son maddesi yanlış yorumlanarak, avukatlık ücretinin katılan yerine davanın tarafı olmayan "katılan vekili" lehine hükmedilmesi,

Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün istek gibi BOZULMASINA, 03.03.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


===================================================================

DAVETİYENİN NEREYE GÖNDERİLECEĞİ

Daire:10
Tarih:2008
Esas No:2007/6711
Karar No:2008/16830
Kaynak:MAHKEME DOSYASI
İlgili Maddeler:CMK 195, TEBLİGAT KANUNU 35.
İlgili Kavramlar:UYARILI DAVETİYENİN NEREYE GÖNDERİLECEĞİ

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Cengaver …. …… hakkında ANTALYA1.Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 15.06.2005 tarihinde 2004/106 esas ve 2005/368 karar sayı ile kurulan mahkumiyet hükmünün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine, aynı Mahkemenin temyiz talebinin süre yönünden reddine ilişkin 29.01.2007 tarih ve 2004106 esas ve 2005/368 karar sayılı ek kararının da sanık müdafii tarafından temyiz edildiği, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bozma isteyen tebliğnamesi ile Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Gerekçeli kararın 7201 sayılı Kanun’un 35.maddesine göre tebliği usulsüz olup, temyiz isteğinin öğrenme üzerine ve süresinde olduğu kabul edildiğinden; temyiz talebinin reddine ilişkin karar kaldırılarak yapılan incelemede:
1- Sanık için CMUK’nın 225. (CMK’nın 195.) maddesi gereğince düzenlenecek uyarılı davetiyenin; öncelikle bilinen son adresine (sanığın Mahkemeye bildirdiği veya daha önce kendisine geçerli bir tebligat yapılmış olan ya da Tebligat Kanunu’nun 35/son maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara sanık tarafından bildirilmiş bulunan adrese) gönderilmesi; tebligat memurunca, sanığın adresini değiştirmesi ve yeni adresinin belirlenememesi nedeniyle davetiyenin tebliği edilemeyerek iade edilmesi durumunda, bu kez Tebligat Kanunu’nun 35.maddesine göre tebliği edilmesi gerektiği gözetilmeden; imza sirkülerinde yazılı olan adrese doğrudan sözü edilen 35. maddeye göre yapılan usulsüz tebligata dayanılarak ve bu nedenle sanığın savunma hakkı kısıtlanarak yazılı biçimde hüküm kurulması,
2- Sanık müdafii temyiz dilekçesinde; sanığın çek hesap sahibi şirketteki müdürlük görevinden istifa edip hisselerini devrederek şirketten ayrıldığını, çekteki keşideci imzasının sanığa ait olmadığını belirtmesi; suça konu çeklerdeki keşideci imzasının sanığın dosya içerisinde bulunan imza sirkülerindeki imzasına benzemeyip, şirket ortaklarından İsmail Yıldız’ın imzasına benzediğinin görülmesi karşısında; suça konu çeklerdeki yazı, rakam ve keşideci imzasının sanığa ait olup olmadığı bilirkişi marifeti ile tesbit ettirildikten sonra, sanığın hukuki durumunun tayin ve takdirinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün istem gibi BOZULMASINA, 17.11.2008 gününde oybirliğiyle karar verildi.


===================================================================



Daire:10
Tarih:2008
Esas No:2008/2372
Karar No:2008/3005
Kaynak:özel
İlgili Maddeler:CMK.nun 174.md.si
İlgili Kavramlar:Çek defterini geri vermemek İddianamenin iadesi

Çek defterini geri vermemek suçundan şüpheli İbrahim Efe hakkında yapılan soruşturma sonucunda düzenlenen Mustafakemalpaşa Cumhuriyet Başsavcılığının 28.11.2007 tarih, 2007/2365 Soruşturma, 2007/1404 Esas, 2007/741 sayılı iddianamenin CMK.nun 174.maddesi uyarınca iadesine ilişkin Mustafakemalpaşa Sulh Ceza mahkemesinin 28.11.2007 tarih, 2007/757 iddianamenin değerlendirilmesi sayılı kararına yönelik itiraz üzerine , kararın yerinde görülerek itirazın reddine dair Mustafakemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesinin 30.11.2007 tarih, 2007/281 d.iş sayılı kararına karşı Yüksek Adalet bakanlığının CİGM.ifadeli 08.01.2008 tarih, 945 sayılı kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 04.02.2008 tarih, 2008/14248 sayılı tebliğnamesi ekindeki dosyanın dairemize gönderildiği anlaşıldı.Dosya ve ekleri incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede;
“Tüm dosya kapsamına göre;Mustafakemalpaşa SCM.since şüphelinin soruşturma aşamasındaki ifadesinde çek yapraklarını vadeli olarak düzenlemiş olması sebebiyle elinde hiç çek yaprağı kalmadığını belirtmiş olması karşısında sanığın elinde çek karnesi olduğuna ilişkin delillerin nelerden ibaret bulunduğu gösterilmediğinden bahisle iddianamenin iadesine karar verilmiş ise de;
5271 sayılı C.M.K'nın 170/3. maddesinde iddianamede nelerin gösterileceği, aynı kanunun 174/1. maddesinde ise iddianamenin hangi hallerde iadesine karar verilebileceğinin belirtildiği, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 174/2 maddesinde yer alan ; “Soruşturma evresi sonucunda toplanan deliller; suçun işlendiği hususunda yeterli delil oluşturuyorsa;Cumhuriyet Savcısı bir iddianame düzenler.” Hükmü uyarınca Cumhuriyet Savcısının dava açmasının zorunlu olduğu, suçun hukuki nitelendirmesinin de Cumhuriyet Savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece iddianamede gösterilen olaylar ile ilgili ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilecek diğer deliller değerlendirilerek yargılama sonucuna göre karar verilmesi gerekeceği gözetilmeden itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”
Denilerek Mustafakemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesinin anılan kararının bozulması istenmiştir.
Kanun yarınına bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce yerinde görüldüğünden ; Mustafakemalpaşa Asliye Ceza Mahkemesinin 30.11.2007 t,2007/281 d.iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK.nun 309.maddesi uyarınca BOZULMASINA,
Aynı kanunun 309/4-a maddesi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için dosyanın adı geçen mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine 25.02.2008 tarihinde oy birliğiyle karar verildi



===================================================================

ADLİ PARA CEZASINA DÖNÜŞTÜRME

T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
Esas No : 2006/459
Karar No : 2008/4205
Tebliğname No : 10/2004/83899


TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
YARGITAY KARARI

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık İsmet B. hakkında FATİH 5. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 26.2.2004 tarihinde 2003/715 esas ve 2004/98 karar sayı ile kurulan mahkûmiyet hükmünün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 31.1.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
3167 sayılı Kanun’un 16/1. maddesi uyarınca sanığın “çek hesabı açtırmasının yasaklanmasına” karar verilmemesi, karşı temyiz olmadığından ve suç tarihi itibariyle bozma nedeni sayılmamıştır.
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Karşılıksız çek keşide etmek suçunda şikayet hakkı, 3167 sayılı Kanun’un 16/b maddesi uyarınca, çeki ibraz eden yetkili ve yasal hamil ile onun rücu hakkına sahip bulunduğu, TTK’nın 700. maddesi uyarınca ciro ve teslim yoluyla çeki elinde bulunduran kişilere ve kanuni veya akdi teminatı nedeniyle tam ödemede bulunan muhatap bankaya ait olup; suça konu çekin dosya arasında bulunan fotokopisine göre, katılanın cirosunun, ibraz edenin cirosu ile ibraz kaşesi arasında, araya sıkıştırılmış görünümünde olması karşısında, çekin, ibraz sırasında muhatap banka tarafından alınmış onaylı örneği getirtilerek, katılanın, ibraz sırasında cirosu bulunup bulunmadığının, böylece şikayete hakkı olup olmadığının araştırılması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerekirken, eksik inceleme ve soruşturma ile yazılı şekilde karar verilmesi,
2- Kabule göre de;
a) Hükümde Türk Lirası olarak ifade edilen ağır para cezasının; 5083 sayılı Kanunun 1 ve 2. maddeleri ile 5252 sayılı Kanunun 5/1 ve 8. maddeleri uyarınca Yeni Türk Lirası (YTL) olarak belirlenmesinde ve adlî para cezasına dönüştürülmesinde zorunluluk bulunması,
b) 4814 sayılı Kanun’la değişik 3167 sayılı Kanun’un 16/3. maddesinde öngörülmediği halde, sanığın “çek keşide etmesinin” yasaklanmasına karar verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün CMUK’nın 321. maddesi gereğince BOZULMASINA, 11.3.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi..

===================================================================

VERGİ KİMLİK NUMARASI

T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi

Esas No : 2006/1240
Karar No : 2008/5875
Tebliğname No : 10/2005-188981


TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
YARGITAY KARARI

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Ramadan D. hakkında BALIKESİR 2. Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yargılama sonunda, 10.09.2004 tarihinde, 2003/956 esas, 2004/518 karar sayı ile mahkûmiyet kararı verildiği; hüküm sanık tarafından temyiz edildiği halde; yerel mahkeme tarafından evrak üzerinden 05.07.2005 tarihinde, 2003/956 esas ve 2004/518 karar sayılı ek karar ile, mahkumiyet hükmünde belirlenen 6.000.000.000 TL ağır para cezasının 6.000 YTL adli para cezasına uyarlanmasına karar verildiği, ek kararın sanık tarafından temyizi üzerine, Yargıtay C.Başsavcılığınca uyarlama kararının yok hükmünde sayılması ve 10.09.2004 tarihli mahkumiyet kararının bozulması isteğiyle dava dosyasının tebliğname ekinde 14.02.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı, dosya incelendi,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
10.09.2004 tarih ve 2003/956 esas, 2004/518 karar sayılı mahkumiyet kararının sanık tarafından süresinde temyiz edildiği ve kesinleşmediği dikkate alınmaksızın, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda verilen, uyarlamaya ilişkin 05.07.2005 tarih ve 2003/956 esas, 2004/518 karar sayılı Ek Kararın, hukuki değerden yoksun olması nedeniyle yok hükmünde kabul edilerek, 10.09.2004 tarihli hüküm yönünden yapılan incelemede;
1-Sanık için CMUK’nın 225. (CMK’nın 195.) maddesi gereğince düzenlenecek uyarılı davetiyenin; öncelikle bilinen son adresine (sanığın Mahkemeye bildirdiği veya daha önce kendisine geçerli bir tebligat yapılmış olan ya da Tebligat Kanunu’nun 35/son maddesinde sayılan kurum ve kuruluşlara sanık tarafından bildirilmiş bulunan adrese) gönderilmesi; tebligat memurunca, sanığın adresini değiştirmesi ve yeni adresinin belirlenememesi nedeniyle davetiyenin tebliğ edilemeyerek iade edilmesi durumunda, bu kez Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilmesi gerektiği gözetilmeden; şikâyetçi vekilinin şikâyet dilekçesinde bildirdiği adrese doğrudan sözü edilen 35. maddeye göre yapılan usulsüz tebligata dayanılarak ve bu nedenle sanığın savunma hakkı kısıtlanarak hüküm kurulması,
2-3167 sayılı Kanunun 4814 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin 2. fıkrası ile 5. maddesinin 1 ve 2. fıkralarına, ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nca hazırlanarak 09.04.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2003/1 sayılı Tebliğin geçici 2. maddesine göre; 4814 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08.03.2003 tarihinden önce veya sözü edilen Tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonu olan 31.07.2003 tarihine kadar düzenlenmiş çeklere vergi kimlik numarasının yazılmamış olmasının “çekin geçerliliğini etkilemeyeceği”, 31.07.2003 tarihinden sonra düzenlenen çeklere vergi kimlik numarasının yazılmamış olması durumunda ise “çekin geçerli olmayacağı” kabul edildiğinden; keşide tarihi 25.08.2003 olan ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çekin, belirtilen dönemde ileri tarihli olarak düzenlenip düzenlenmediği ve muhatap banka tarafından sanığın elindeki çek defterinin yenisi ile değiştirilip değiştirilmediği araştırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile mahkumiyet kararı verilmesi,
Yasaya aykırı, sanığın temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA 14.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.






DURUŞMALARA KATILMAYAN ŞİKAYETÇİ
T.C.
YARGITAY
10. Ceza Dairesi
Esas No : 2006/1172
Karar No : 2008/5872
Tebliğname No : 10/2004-158337


TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
YARGITAY KARARI
Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Hüseyin B. hakkında BURSA 8. Asliye Ceza Mahkemesi’nce yapılan yargılama sonucu, 22.03.2004 tarihinde 2002/1054 esas ve 2004/215 karar sayı ile kurulan 3167 sayılı Kanunun geçici 1. maddesi uyarınca kamu davasının düşürülmesine dair hükmün katılan vekil tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 14.02.2006 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
4814 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinde öngörülen açıklamalı davetiyenin, katılan vekilinin bulunduğu yer mahkemesine yazılacak “istinabe talebi” üzerine bu mahkeme tarafından düzenlenip katılan vekili adına tebliğe çıkarılması gerekirken, yargı çevresi dışında bulunan katılan vekiline davetiye gönderilip, üst üste iki oturuma katılmadığı gerekçesi ile davanın düşürülmesine karar verilmesi usule aykırı olduğu gibi, katılan vekili tarafından 27.02.2004 tarihli dilekçeyle sanığın cezalandırılmasını istemiş olmasına göre, 4814 sayılı Kanun’un geçici 1. maddesinde aranan şikayet iradesinin gerçekleşmiş olduğu gözetilip yargılamaya devamla sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin düşünülmemesi,
Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün BOZULMASINA 14.04.2008 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.



===================================================================


YARGITAY 2009 YILI İÇTİHATLAR

Daire:10
Tarih:2009
Esas No:2005/153
Karar No:2009/14

Kaynak:
İlgili Maddeler:5271 CMK’nin 158, 217, 225, 226 ;3167 Sk md.16
İlgili Kavramlar:şirket temsilcisi,çek
Temyiz dilekçesi içeriginden sanik Espas Gida Pazarlama Sanayi ve Ticaret Anonim Sirketi hakkinda temyiz talebi bulunmadigi anlasilmakla, sanik Osman Karaaslan hakkinda kurulan hükme hasren yapilan temyiz incelemesinde, Uyulmasina karar verilen bozma ilami geregi sanigin hesap sahibi sirketi münferiden temsile yetkili olduguna dair belge ve varsa vekaletname getirtilip, saniktan ve müsteki sirket yetkilisinden çekin ileri tarihli olarak düzenlenip düzenlenmedigi sorulmak ayrica, çek üzerindeki sirket kasesindeki “Ostim VD. 380 005 7572” numarasinin hesap sahibi sirkete ait vergi kimlik numarasi olup olmadigi arastirilmak suretiyle sonucuna göre hüküm tesisi gerektigi gözetilmeden, tek olan eylem vasif yönünden ikiye ayrilarak 5271 CMK’nin 158, 217, 225, 226 maddelerine aykiri olacak sekilde suçun bir vasfindan dolayi beraat, diger vasfindan dolayi suç duyurusunda bulunulmasi, Yasaya aykiri, sanik Osman Karaaslan müdafiinin temyiz itirazlari bu nedenle yerinde oldugundan, hükmün BOZULMASINA, 26.01.2009


=================================================================


Daire:10
Tarih:2009
Esas No:2007/15325
Karar No:2009/5798
Kaynak:MAHKEME DOSYASI

İlgili Maddeler:TCK 5, 20/2, 60
İlgili Kavramlar:01.01.2009 TARİHİNDEN İTİBAREN ADLİ PARA CEZASININ "TL" OLARAK BELİRLENMESİ GEREKTİĞİ VE TÜZELKİŞİLER HAKKINDA YAPTIRIM UYĞULANMASINA OLANAK BULUNMADIĞI
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Sanık Mehmet S….. hakkında verilen mahkumiyet hükmünün incelenmesi:
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, Mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre, diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1-Ağır para cezasının ; 5083 sayılı kanun’un 1 ve 2, 5252 sayılı Kanun’un 5/1. maddeleri ile hükümden sonra 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulunun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1.maddesi uyarınca 1 TL’nin küsuru hesaba katılmadan belirlenmesinde ve adli para cezasına dönüştürülmesinde zorunluluk bulunması,
2- 4814 sayılı Kanun’la değişik 3167 sayılı Kanun’un 16/3. maddesinde öngörülmediği halde, “çek keşide etmekten” yasaklama kararı verilmesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün CMUK 321. maddesi gereğince BOZULMASINA; ancak, bu aykırılıkların yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 322. maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
1-Hükmolunan sonuç ağır para cezasının “4.770.00 TL” olarak belirlenmesi ve adli para cezasına dönüştürülmesi,
2-Hüküm fıkrasından “çek keşide etmesinin” ibaresinin hüküm fıkrasından çıkarılması,
Suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B) HLM Turizm İnşaat Tekstil Gıda Kuyumculuk İthalat İhracat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkındaki hükmün incelenmesi:
5237 sayılı TCK’nın 5, 20/2. ve 60. maddeleri ile 5252 sayılı Kanun’un geçici 1.maddesi uyarınca, tüzel kişiler hakkında yaptırım uygulanmasına olanak bulunmaması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün istek gibi BOZULMASINA,
30.03.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


===================================================================


Daire:10
Tarih:2009
Esas No:2007/17479
Karar No:2009/8000
Kaynak:Antalya 1. Asliye Ceza Mahkemesi

İlgili Maddeler: 3167 SY 16/1-3, CMK 225
İlgili Kavramlar:SÜRESİNDE ŞİKAYETE KONU EDİLEN ANCAK HAKKINDA İDDİANAME YLE KAMU DAVASI AÇILMAYAN SUÇA KONU ÇEKİN HÜKME ESAS ALINMASI
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-30.07.2004 keşide tarihli 4226710 seri numaralı çek hakkındaki hükmün incelenmesi:
Yapılan duruşmaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun şekilde oluşan inanç, ve takdirine incelenen dosya içeriğine göre, diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
1- Ağır para cezasının; 5083 sayılı Kanun’un 1 ve 2, 5252 sayılı Kanun’un 5/1.maddeleri ile 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulunun 04.04.2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1.maddesi uyarınca belirlenmesinde ve adli para cezasına dönüştürülmesinde zorunluluk bulunması,
2- Sanık hakkında tedbir kararı verilirken uygulanan yasa maddesinin gösterilmemesi,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA, ancak, bu durumun yeniden duruşma yapılmaksızın aynı Kanun’un 32.maddesi uyarınca düzeltilmesi mümkün bulunduğundan;
1-Hükmolunan ağır para cezasının 8.000 TL olarak belirlenmesi ve adli para cezasına dönüştürülmesi,
2-Hüküm fıkrasındaki çek hesabı açtırma yasağına ilişkin bölümde yer alan “sanığın” sözcüğünden sonra gelmek üzere “3167 sayılı Kanunun 16/3.maddesi gereğinca” ibaresinin eklenmesi,
Suretiyle, hükmün DÜZELTİLEREK ONANMASINA,
B-30.07.2004 keşide tarihli 4226711 seri numaralı çek hakkındaki hükmün incelenmesi:
Süresinde şikayete konu edilen, ancak hakkında iddianameyle kamu davası açılmayan suça konu çekin hükme esas alınması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün CMUK’nın 321.maddesi gereğince BOZULMASINA,
28.04.2009 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.


===================================================================


T.C.
YARGITAY
10.CEZA DAİRESİ


Esas no :2007/13175
Karar no :2009/8376
Tebliğname No :10- 2007/131253

TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
YARGITAY KAARI

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan banık Hüseyin Yıldız hakkında ERZİNCAN 2.Asliye Ceza Mahkemesi'nce yapılan yargılama snucu 25.12.2006 tarihinde 2006/33 esas 2006/741 karar sayı ile krulan Beraat hükmünün katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzearine; dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı' nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 12.09.2007 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıldı.Dosya incelendi.

GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜNÜŞÜLDÜ
1-3617 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinde düzenlenen karşılıksız çek keşide etme suçunda şikayet hakkı Türk Ticaret Kanunun 702 maddesinde açıklandığı üzere, çeki muhatap bankaya ibrazçeden yetkili ve yasal hamil ile bunun rücu hakkına sahip olduğu çek arkasındaki ciro silsilesinde imzası bulunan kişilere ait olup şikayet dilekçesi veren Engin Gülaçtı nın ibraz eden hamil konumunda olup olmadığı anlaşılamadığı gibi çek arkasındaki cirosunun da ibraz kaşesinden sonra olduğu görülmekle, çek aslı ile ibraz anında muhatap bankaca alınan okunaklı, onaylı örneği ve ihtar mektubu getirtilip, şikayetçinin şikayet hakkının bulunup bulunmadığı saptanarak sonucuna göre sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerektiğinin gözetilmemesi ;
2-3167 Sayılı Kanunun 4814 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin 2.fıkrası ile 5.maddesinin 1 ve 2. fıkralarına, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankas'nca hazırlanarak 09.04.2003 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak yürürlüğe giren 2003/1 sayılı Tebliğin geçici 2. maddesine göre; 4814 sayılı Kanunu yürürlüğe girdiği 08.03.2003 tarihinden önce veya sözü edilen Tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonu olan 31.07.2003 tarihine kadar düzenlenmiş çeklere verği kimliknumarasının yazılmamış olmasının "çekin geçerliliğini etkilemeyeceği" ,31.07.2003 tarihinden sonra düzenlene çeklere verği kimlik numarasının yazılmamış olması durumunda ise " çekin geçerli olmayacağı" kabul edildiğinden;keşide tarihi 20.06.2005 olan ve üzerlerinde verği kimlik numarası bulunmayan çekin, belirtilen dönemde ileri tarihli larak düzenlenip düzenlenmediği ve muhatap banka tarafından sanığın elindeki çek defterinin yenisi ile değiştirilip değiştirilmediği araştırılarak , sonucuna göre hukuki durumun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile beraat kararı verilmesi,
Yasaya aykırı, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenle yerinde olduğundan hükmün istek gibi BOZULMASINA, 04.05.2009 tarihinde oy birliği ile karar verildi.



===================================================================


Daire:10
Tarih:2009
Esas No:2007/10359
Karar No:2009/5290
Kaynak:Mahkeme Dosyası
İlgili Maddeler:3167 SK 16. m.
İlgili Kavramlar:KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEDE ŞİKAYET HAKKI, CİRANTANTANIN DURUMU, 16/3 MADDESİNİN UYGULAMASI

TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN
YARGITAY KARARI

Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık ....hakkında KARAPINAR Asliye Ceza Mahkemesince yapılan yarılama sonucu, 11/03/2005 tarihinde 2004/82 Esas ve 2005/64 Karar sayı ile kurulan mahkumiyet hükmünün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine, dava dosyasının Yargıtay Cumhuriyet Başsavcıılığı'nın bozma isteyen tebliğnamesi ile 11/07/2007 tarihinde Dairemize gönderildiği anlaşıdı. Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ
1- 3167 sayılı Kanunun 16/b maddesinde " 16 ıncı maddede öngörülen suçlardan dolayı soruşturma ve kovuşturma yapılması hamilin, çeki elinde bulundurmaları koşulu ile ödemede bulunan cirantanın veya kanuni veya akdi teminatı nedeniyle tam ödemede bulunan bankanın şikayetine bağlıdır" hükmüne yer verilmiş olduğu, çeklerin arka yüzünde bulunan cirosunun ibraz kaşesinden sonra olduğu ve muhatap banka tarafından suça konu çeklere ilişkin olarak düzenlenen ihtarnameye göre ibraz eden hamil konumunda olmadığı anlaşıldığından; çek asılları veya ibraz anında muhatap banka tarafından alınan çek fotokopilerinin onaylı örnekleri getirtilerek, ibraz anında şikayetçinin cirosunun bulunup bulunmadığının ve şikayet hakkına sahip olup olmadığının belirlenmesi ile cironun ibrazdan sonra yapılması durumunda alacağın temliki niteliği taşıyacağı hususu da dikkate alınarak ksonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi yerine, eksik araştırma ile karar verilmesi,
2- 3167 sayılı Kanunun 4814 sayılı Kanunla değişik 3. maddesinin 2. fıkrası ile 5. maddesinin 1 ve 2. fıkralarına ,ayrıca Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası'nca hazırlanarak 09/04/2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2003/1 sayılı Tebliğin geçici 2. maddesine göre; 4814 sayılı Kanunun yürürlüğe girdiği 08/03/2003 tarihinde önce veya sözü edilen Tebliğin yayımını izleyen üçüncü ayın sonu olan 31/07/2003 tarihine kadar düzenlenmiş çeklere vergi kimlik numarasının yazılmamış olmasının " çekin geçerliliğini etkilemeyeceği" 31/07/2003 tarihinde sonra düzenlenen çeklere vergi kimlik numarasının yazılmamış olması durumunda ise " çekin geçerli olmayacağı" kabul edildiğinden; keşide tarihleri 30/11/2003 , 05/12/2003 ve 18/12/2003 olan ve üzerinde vergi kimlik numarası bulunmayan çeklerin, belirtilen dönemde ileri tarihli olarak düzenlenip düzenlenmediği ve muhatap banka tarafından sanığın elindeki çek defterinin yenisi ile değiştirilip değiştirilmediği araştırılarak, sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ile mahkumiyet kararı verilmesi,
3- Kabule göre;
a- Ağır para cezasının; 5083 sayılı Kanun'un 1 ve 2, 5252 sayılı Kanun'un 5/1 maddeleri ile 01/01/2009 tarihinde yürürlüğe giren Bakanlar Kurulunun 04/04/2007 tarih ve 2007/11963 sayılı kararının 1. maddesi uyarınca belirlenmesinde zorunluluk bulunması,
b- 4814 sayılı Kanunla değişik 3167 sayılıKannun 16/3 maddesinde öngörülmediği halde, sanığın " çek keşide etmekten" de yasaklanmasına karar verilmesi,
c- 647 sayılı Kanunun 5275 sayılı Kanunla yürürlükten kaldırılması ve bu Kanunda gecikme zammı öngörülmemiş olması nedeniyle, para cezasının ödenmemesi durumunda gecikme zammı uygulanmasına olanak bulunmaması........
Bozmayı gerektirmiş, sanığın temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görülmüş olduğundan, hükmün istem gibi BOZULMASINA, 24/03/2009 günü oybirliğiyle karar verildi

Devamını Okuyun

15 Mart 2009 Pazar

Çek ile ilgili muhtelif mahkeme kararları

www.tips-fb.com

ANAYASA MAHKEMESİ KARARI
Resmi Gazete tarih/sayı:26.04.2003/25090
Esas Sayısı : 2002/165
Karar Sayısı : 2002/195
Karar Günü : 11.12.2002
İTİRAZ YOLUNA BAŞVURAN: Vezirköprü Asliye Ceza Mahkemesi


İTİRAZIN KONUSU : 19.3.1985 günlü, 3167 Sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun” un 16. maddesinin birinci fıkrasının, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırılığı savıyla iptali istemidir.
I- OLAY
Karşılıksız çek keşide etmek suçu ile ilgili açılan davada, 3167 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin birinci fıkrasının Anayasa’ya aykırı olduğu kanısına varan Mahkeme iptali için başvurmuştur.
II- İTİRAZIN GEREKÇESİ
Başvuru kararının gerekçe bölümü şöyledir:
“3167 sayılı Yasa’nın 16/1 maddesi “ibraz süresi önce 4. maddeye göre ibraz edildiğinde yeterli karşılığı bulunmaması sebebiyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden kişiler bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar...” şeklindedir.

Anayasa’nın 3.10.2001 tarih ve 4709 sayılı Yasa ile değişik 38/8. maddesi ve fıkrası “Hiç kimse yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz” şeklindedir.

Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre çek bir tedavül aracıdır. Bu bağlamda çek, sözleşmenin kendisi olmamasına karşın düzenlenmesine neden olan bir sözleşmenin varlığı da mutlaktır. Alım-satım, bağışlama, ödünç verme,vb. bir sözleşme sonrası borçlunun edinimine karşılık olmak üzere düzenlenir. Çek sözleşme nedeni ile vardır. Çek karşılıksız çıktığında aslında keşideci sözleşmeden kaynaklanan edimini yerine getirmemiş olmaktadır. Karşılıksız çek düzenleyen kişi gerçekte, arka planda edimini yerine getirmediği için 3167 sayılı Yasa’nın 16/1. maddesinde tanımlanan suçu işlemiş olmaktadır. Bu suçun cezası hürriyeti bağlayıcıdır. Anayasa’nın değişik 38/8. madde ve fıkrası sözleşmeden doğan yükümlülüğün yerine getirilmemesi halinde borçlunun özgürlüğünden alıkonulamayacağını hüküm altına almasına nazaran 3167 sayılı Yasa’nın 16/1 maddesi Anayasa’ya aykırıdır.
III- YASA METİNLERİ
A- İtiraz Konusu Yasa Kuralı
19.3.1985 günlü, 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun”un itiraz konusu bölümü de içeren 16. maddenin birinci fıkrası şöyledir:
“MADDE 16/1 : İbraz süresi içinde veya üzerinde yazılı keşide tarihinden önce, 4 üncü maddeye göre ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması sebebiyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden kişiler bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar. Mahkeme ayrıca işlenen suçun mahiyetine göre bir yıl ile beş yıl arasında belirleyeceği bir müddet için failin bankalarda çek hesabı açmasının ve çek keşide etmesinin yasaklanmasına karar verir. Yasaklama kararı bütün bankalara duyurulmak üzere T.C. Merkez Bankasına bildirilir.”

B- Dayanılan Anayasa Kuralı
İtiraz başvurusunda Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına dayanılmıştır.
IV- İLK İNCELEME
Anayasa Mahkemesi İçtüzüğü’nün 8. maddesi gereğince Mustafa BUMİN, Haşim KILIÇ, Samia AKBULUT, Yalçın ACARGÜN, Sacit ADALI, Fulya KANTARCIOĞLU, Ertuğrul ERSOY, Tülay TUĞCU, Ahmet AKYALÇIN, Enis TUNGA, Mehmet ERTEN’in katılmalarıyla 11.12.2002 günü yapılan ilk inceleme toplantısında, dosyada eksiklik bulunmadığından işin esasının incelenmesine oybirliğiyle karar verilmiştir.

V- ESASIN İNCELENMESİ

Başvuru kararı ve ekleri, işin esasına ilişkin rapor, itiraz konusu Yasa kuralı, dayanılan Anayasa kuralı ile bunların gerekçeleri ve diğer yasama belgeleri okunup incelendikten sonra gereği görüşülüp düşünüldü:
A- Sınırlama Sorunu
Anayasa’nın 152. ve 2949 sayılı Anayasa Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanun’un 28. maddesine göre, Anayasa Mahkemesi’ne itiraz yoluyla yapılacak başvurular, itiraz yoluna başvuran mahkemenin bakmakta olduğu davada uygulayacağı yasa kuralları ile sınırlıdır.

İtiraz yoluna başvuran Mahkeme, 3167 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin birinci fıkrasının iptalini istemiş ise de, sadece bu kuralda yer alan hürriyeti bağlayıcı cezanın Anayasa’ya aykırılığını ileri sürmüştür. Bu nedenle, esas incelemenin, fıkranın birinci tümcesinin “... bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar” bölümüyle sınırlı olarak yapılmasına oybirliğiyle karar verilmiştir.
B- Anayasa’ya Aykırılık Sorunu
İtiraz başvurusunda, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre çekin, kambiyo senedi olduğu, alım satım veya alacak-borç sözleşmesi gereğince ödeme vasıtası olarak kullanıldığı, taraflarca varılan hür irade sonucunda ve sözleşmenin sonucu olarak keşide edildiği, aktedilen sözleşme hükümlerine göre borçlunun belirlenen tarihte yazılı miktarı çek hamiline veya cirantalara ödeme yükümlülüğü altına girdiği, yasada öngörülen hapis cezasının sözleşmeden kaynaklandığı, kanunların Anayasa’ya aykırı olamayacağı bu nedenle kuralın, Anayasa’nın 2., 11. ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Kuralın iptali istemiyle daha önce Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuru hakkında 26.2.1995 günlü, E: 1999/18, K:1999/50 sayı ile itiraz isteminin reddine karar verilmiş ve bu kararın Anayasa’nın 152. maddesinin son fıkrası uyarınca 15.11.1997 tarihinde Resmî Gezete’de yayımlanmasından itibaren 10 yıllık süre geçmemiş ise de, başvuru kararının dayanağını oluşturan Anayasa kuralının değişikliğe uğradığı gözetilerek yasaklanan süre içinde yeniden iptal için başvuruda bulunulabileceği kanaatine varılmıştır.

3167 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin gerekçesinde, “Karşılıksız Çekler hakkında ilgili kanunlarda özel ceza hükümleri bulunmakta, karşılıksız çek keşide edenler Türk Ceza Kanunu’nun dolandırıcılık suçunu müeyyide altına alan 503 üncü maddesine göre cezalandırılmaktadırlar. Ancak, dolandırıcılık suçunun unsurlarının karşılıksız çıkan her çek yönünden tespiti mümkün olmadığından, bu şekilde çek keşide edenlerin bir kısmının cezasız kalması gibi durumlar ortaya çıkmakta, bu durum çeke olan güveni sarsmaktadır.

Bu sebeple onyedinci maddede karşılıksız çek keşide eden kişilerle çekleri bilerek ciro edenler yönünden müstakil bir müeyyide getirilmiş, muhatap bankaya süresi içinde ibraz edildiğinde ödenmeyen her türlü çek keşidecisinin cezalandırılması öngörülmüştür. Ancak bu eylemlerden dolayı kovuşturma yapılması çek hamilinin şikayetine bağlı kılınmış, ayrıca kanunda belirtilen belli müddet içinde hamilin zararının karşılanmış olması dışında şikayet hakkının doğmayacağı hususu iyi niyetli keşideciler yönünden belirtilmiştir. Diğer taraftan şikayetten vazgeçmenin hükümden sonra dahi geçerli olacağı bu halde hükmün icrasından ve cezanın neticelerinden sarfınazar olunacağı belirtilmiştir.

Tasarıda yer alan geçici 1. madde ile, Kanun’un yürürlük tarihini takip eden onbeş gün içinde, çek tutarı veya karşılıksız kalan tutar ile gecikme faizi ve tazminatı hamil adına muhatap bankaya yatıran keşideciler yönünden takibat yapılamayacağı, açılmış davaların düşürüleceği, mahkumiyet hükümlerinin ise infazına yer olmadığına karar verileceği hükmü getirilmiş bulunmaktadır” denilmiştir.

Maddenin birinci fıkrasında, ibraz süresi içinde veya üzerinde yazılı keşide tarihinden önce bankaya ibraz edildiğinde yeterli karşılığı bulunmaması sebebiyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden kimseye hürriyeti bağlayıcı ceza öngörülmüş, mahkemenin, ayrıca işlenilen suçun mahiyetine göre belirleyeceği bir müddet için failin bankalarda çek hesabı açmasının ve çek keşide etmesinin yasaklanmasına karar vereceği, bu kararın bütün bankalara duyurulmak üzere T.C. Merkez Bankası’na bildirileceği belirtilmiştir.

Anayasa’nın 38. maddesine eklenen sekizinci fıkrada, hiç kimsenin, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden yoksun bırakılamayacağı öngörülmüş, maddenin gerekçesinde de, “... 4 nolu protokol gereği sözleşmeden doğan bir yükümlülük nedeniyle hiç kimsenin özgürlüğünden alıkonulamayacağı hükmü eklenmiştir. Sözleşmeden doğan yükümlülük içinde borçlar da vardır ...” denilmiştir.

Türk Ticaret Kanunu’nda kambiyo senetleri arasında düzenlenen çek, temel ilişkide bir sözleşmenin bulunup bulunmamasından bağımsız olarak, kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir. Hatır senetlerinde olduğu gibi, taraflar arasında herhangi bir sözleşme ilişkisinin bulunmadığı veya temelde yer alan sözleşmenin geçersiz olduğu durumlarda çek, başlı başına borç kaynağı biçiminde ortaya çıkabilmektedir. Ayrıca, haksız fiil veya sebepsiz zenginleşmeden kaynaklanan bir borç için dahi çek keşide edilebilmektedir. Çeki elinde bulunduran hamil, keşideci ile lehdar arasındaki temel ilişkiden kaynaklanan bir alacağı değil, doğrudan doğruya çekten doğan bir hakkı iktisap etmektedir. O halde, çek ilişkisi bizzat sözleşme olmadığı gibi, çekin temelinde her zaman bir sözleşme bulunması da zorunlu değildir. Temelde bir sözleşme ilişkisinin bulunduğu durumlarda ise, çekte bu ilişkiden bağımsız ve sözleşme olarak nitelendirilemeyecek bir kambiyo taahhüdü söz konusudur.Borçlu, temel ilişki ne olursa olsun borcunu ödemek için çek kullandığında, asıl borç ilişkisi dışında kambiyo ilişkisi doğmaktadır.

İtiraz konusu kuralın, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrası kapsamında değerlendirilebilmesi için ilişkinin yalnızca sözleşmeden doğması ve borcun yerine getirilememesi gerekmektedir. Oysa çek temelde sözleşmeden bağımsız olarak kambiyo hukukuna özgü borç doğuran özel bir havaledir.

Bu nedenlerle kural, Anayasa’nın 38. maddesinin sekizinci fıkrasına aykırı değildir. İtirazın reddi gerekir.
Haşim KILIÇ bu görüşe katılmamıştır.
VI- SONUÇ
19.3.1985 günlü, 3167 sayılı “Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun”un 16. maddesinin birinci fıkrasının birinci tümcesinin “... bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.” bölümünün, Anayasaya aykırı olmadığına ve itirazın REDDİNE, Haşim KILIÇ’ın karşıoyu ve OYÇOKLUĞUYLA, 11.12.2002 gününde karar verildi.

KARŞIOY GEREKÇESİ

Anayasa’nın 38. maddesine 4709 sayılı Yasa ile eklenen sekizinci fıkrada “Hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz.” denilmektedir. Anayasa’da yapılan bu değişiklik Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4 nolu protokolün birinci maddesinden -yazım farklılığı dışında- aynen alınmıştır. Anayasakoyucunun amacını ve hangi nedenle böyle bir değişikliğe ihtiyaç duyduğunu maddenin gerekçesi ve Mecliste yapılan görüşmeler gözetilerek ortaya koymak gerekir. Yapılan bu değişiklik pozitif hukuk kurallarına kaynaklık etmiyor, ya da etkilemiyorsa kural haşivdir denilebilir. Anayasakoyucu böyle bir amaç gütmeyeceğine göre Anayasa’nın 38. maddesine giren bu kurala işlerlik kazandırmak gerekir. İhmal, hile ve kötü niyet dışında kalan ekonomik suçlara ekonomik ceza öngörülmesi çağdaş dünyada kabul edilen ve izlenen bir politikadır. Bu anlayış ve amaç içinde düşünülmediği takdirde Anayasa’nın 38. maddesinde yazılmış olan bu değişikliğin pozitif hukuk içinde uygulama alanı hiç yok denecek kadar işlevsiz olduğu çok açıktır. Bu değişiklik yapılmadan önce kimi ekonomik suçlara hapis cezası öngörülmesi Anayasa’ya aykırı olmamasına karşın, yeni kural bu alanı sınırlayarak oldukça daraltmıştır.

Anayasa’nın 38. maddesindeki bu değişiklik üç noktada toplanmıştır.

- Yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülük,

- Bu yükümlülüğün yerine getirilememesi,

- Bundan dolayı özgürlükten alıkonamama,

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 4 nolu protokolün 1. maddesi “Borç için hapis yasağı” başlığını taşımakla beraber madde metninde, “özgürlüğünden yoksun kılınamaz.” denilerek yasağın sadece hapis cezası ile sınırlı olmadığı başka özgürlükleri de kapsadığı açıktır. Sözleşmeden aynen alınan Anayasamızdaki metni de sadece hapis cezası ile sınırlandırmamak gerekir. Sözleşmeden doğan yükümlülük de borç ilişkisi dışında bir şeyin yapılması ya da yapılmaması anlamında daha geniş değerlendirilmelidir. Yükümlülük borç ilişkilerini de içine alan geniş bir kavramdır. Yükümlülük sözleşmeden kaynaklanmıyorsa bu kapsamda değildir. Ayrıca, yükümlülüğün yerine getirilememesi iyi niyete dayanmalıdır. Yükümlülüğünü yerine getiremeyeceğini önceden bilen kişiyi kural korumamaktadır. Nitekim TBMM Genel Kurulu’nda 38. maddedeki değişiklik görüşülürken Anayasa Komisyonu Başkanı “kendi ihmal veya kusuru olmaksızın borcunu ödemekte acze düşen kişi, bu yüzden hapis cezasına çarptırılamaz. Ancak, borçlunun hileyle veya kasten borcunu ifa etmekten kaçınması halinde protokolün bu hükmünden yararlanması mümkün değildir.” görüşünü dile getirmiştir. (26.9.2001 günlü, 133. Birleşim Tutanakları)

Buna göre, yapılan Anayasa değişikliğinde ekonomik nedenlerle ve iyiniyetle borcunu ödeyemeyen kişilere hapis cezası verilmesini önlemek amacı ön plana çıkmaktadır. Etkili ceza düşüncesiyle “hapisle tazyik” yoluyla çalışma hayatının daha iyi düzenleneceği anlayışı Anayasakoyucunun iradesini saptırmaktır. Kasıt ve kötüniyet olmadığı sürece ekonomik suçlara hapis cezası öngörülmesi insan onuruyla bağdaşmadığı için çağdaş dünya ve demokratik toplumlarda terkedilmiştir.

Çoğunluk görüşünde, borç ilişkisi ile çek kullanımı arasındaki bağ koparılmış soyut bir kambiyo ilişkisinden bahsedilmiş, sözleşmeden bağımsız bir kambiyo yükümlülüğü üzerinde durulmuştur. Oysa, keşideci ile lehdar arasındaki borç ilişkisini sözleşmenin dışında mutlak bağımsız bir işlem olarak nitelemek mümkün değildir. Sözleşmeye bağlı bir yükümlülük nedeniyle çek keşide edenle lehdar arasında bir ilişki her zaman olanaklıdır. Hapis cezası öngörülerek alacaklının hakkının korunması ve kamusal güvenin sağlanması gerekçesi de kabul edilemez. Hukuksal nitelikleri farklı da olsa bono ve poliçe gibi kambiyo senetlerinde de ödenmediği takdirde kamusal güvenin bozulması ve alacaklının hakkının yok olması söz konusu olabilir. Bu nedenle iyiniyetli olması koşuluyla bonosunu ödeyemeyen kimseye hapis cezası öngörülemeyeceği gibi karşılıksız çıkan çek içinde öngörülemez.

Çoğunluk gerekçesinde aynen “Yalnızca Anayasa’nın 38. maddesi kapsamında hürriyeti bağlayıcı ceza yasağı sözleşmeden doğan borcun yerine getirememesini gerektirmektedir. Oysa keşideci çekin karşılıksız olmasını bilmesine rağmen çek keşide ettiğine göre bu borcun yerine getirilemediğinden söz etmek de olanaksızdır.” denilmektedir. Çekin karşılıksız olduğunu bile bile keşide edenlerin iyiniyetinden zaten bahsedilemez. Böyle bir çek düzenleyen kişinin 38. maddesinde öngörülen korumadan faydalanması da olanaksızdır.

3167 sayılı Yasa’nın 16. maddesinin birinci fıkrası suçlarda objektif sorumluluk esası benimsenerek düzenlenmiştir. Yargıtay’da bugüne kadar objektif sorumluluk kapsamında uygulamasını sürdürmüştür. Düzenlenen çekin karşılığı yoksa suç oluşmuştur. Bunun dışında yargıcın subjektif değerlendirme ve araştırmaları kuralı objektif sorumluluk kapsamından çıkarmaz. Objektif sorumluluk nedeniyle 16. maddenin birinci fıkrasına göre oluşacak suç da “ödememe” ya da “ödeyememe”durumlarının araştırılması sözkonusu değildir. Bilerek ve kasden ödemeyenle, iyiniyetle hareket edilerek ödeyememe durumlarını ayırmaya imkan tanımayan bir düzenleme Anayasa’nın 38. maddesine aykırılık oluşturur. Karşılıksız çek suçu, kasıtla işlenen bir suç haline getirilmediği sürece Anayasa’ya aykırılıktan kurtulamaz.
Belirtilen nedenlerle çoğunluk görüşüne katılmadım.

Başkanvekili
Haşim KILIÇ



















T.C YARGITAY 10. Ceza Dairesi
Esas No : 2009/7799
Karar No: 2009/9310

TÜRK MİLLETİ ADINA VERİLEN YARGITAY KARARI Karşılıksız çek keşide etmek suçundan sanık Orhan Güven hakkında Gaziantep 8. Aslîye Ceza Mahkemesi'nin 07.02.2008 tarihli, 2007/854 esas, 2008/140 karar sayılı hükmü ile "3.167 sayılı Kanun un 16/1. maddesi uyarınca verilen 1.000.-YTL adli para cezasının infazı aşamasında Cumhuriyet savcılığınca, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkındaki Kanunun geçici 1. maddesi ile 5237 sayıli TCK'nm 2, 5, 7/2, 45/lve 52/1 maddeleri birlikte değerlendirildiğinde suç karşılığı yaptırım olarak sadece hapis ve gün para cezası verilebileceği, bu genel kuralın bütün özel yasalarda bağlayıcı olduğu, aylan hükümlerin 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabileceği, bu nedenle 5237 sayılı TCK'nın hükümlerine aykırı olan söz konusu para cezasının infazında tereddüt oluştuğu belirtilerek karar verilmesinin talep edilmesi üzerine aynı Mahkemece yapılan inceleme sonucu verilen, 12.01.2009 tarihli ve aynı sayılı 3167 sayılı Kanun'da yeni bir düzenleme yapılmamış olsa da, karşılıksız çek keşide etmek suçundan gerçek kişilere verilen cezaların yasal ve usulüne uygun olduğu gerekçesiyle uyarlama yapılmasına ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ilişkin ek karara itiraz edildiği İtiraz mercii GAZİANTEP 1, Ağır Ceza Mahkemesi'nin 16.01.2009 tarihli ve 2009/42 değişik is sayılı karan ile. "3167 sayılı Kanun 'un 16. maddesinde karşılıksız çek keşide etmek suçuna ilişkin cezanın 5237 sayılı TCK'mn genel hükümlerine aykırı olduğu ve 31.12,3008 tarihine kadar yeni yasal düzenleme yapılmadığından genel hükümlerin uygulanmasının gerekliği, infaz edilecek hükümde tereddütlerin oluşması nedeni ile hükmün infazının mağduriyetlere yol açmaması için, itirazın kabulü ile 12.01.2009 tarihli ek kararın kaldırılmasına, infazın durdurulmasına ve hükümlünün bihakkın tahliyesine karar verildiği itiraz mercinin 16.01.2009 tarihli kararına karşı Yüksek Adalet Bakanlığı'nın Ceza İsleri Genel Müdürlüğü ifadeli 31.03.2009 gün ve 3438/18829 sayılı kanun, yararına bozma talebi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın 04.05.2009 gün ve 2009/93495 sayılı tebliğname ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı. Dosya ve ekleri incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Kanun yararına bozma talebi ve tebliğnamede Dosya kapsamına göre 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Şekli Hakkında Kanun'un geçici 1. maddesindeki, "Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır 5237 sayılı Kanunun 5. maddesindeki Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve cezc içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır, Aynı Kanunun 52.maddesindeki, Adli para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hallerde yediyüzoîuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar île çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
En az yirmi ve en fasla yüz Türk lirası olan bir gün karşılığı adli para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsı halleri göz önünde bulundurularak takdir edilir 3167 sayılı Kanunun 16/1. maddesindeki Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süres. içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeld keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar Hükümleri birlikte değerlendirildiğinde, 3167 sayılı Kanunda 31.12.2008 tarihine kadar yeni bir düzenleme yapılmamış ise de, anılan Kanun'un 16/1. maddesinde öngörülen cezanın nispi nitelikte olduğu 5237 sayılı Kanunun 52. maddesine aykırılık oluşturmadığı, bu hususun Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 22.01.2009 tarihli ve 2007/8271 esas, 2009/480 sayılı ilâmı ile de zımnen kabul edildiği gözetilmeden itirazın reddi yerine yazılı şelçilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmemiştir.» denilerek, Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin Î6.01.2OO9 tarihli anılan kararının bozulması istenmiştir,
Somut olayda uyuşmazlık, 5252 sayılı Türk Ceza Kanununun Yürürlük ve Uygulama Seldi Hakkında Kanun'un geçici 1. ve 5237 saydı TCK'nm 5 ve 52. maddeleri hükümleri karşısında, karşılıksız çek keşide etmek suçu için 3167 saydı Kanun'un 16/1. maddesinde öngörülen nispi para cezasının, 5237 sayılı TCK'nm genel hülcümlerinc aykırılık oluşturup oluşturmadığı noktasında toplanmaktadır. 5237 sayılı TCK'nm 45/1. maddesinde "Suç karşılığında uygulanan yaptırım olarak cezalar, hapis ve adlî para cezalarıdır" hükmü öngörülmektedir. 5252 sayılı Kanun'un 5. maddesinin (1) ve (2). fıkralarında, Kanunlarda, öngörülen ağırpara" cezalan, adli para cezasına dönüştürülmüştür Bu kanunlarda Türk Ceza Kanununda belirlenen cezalar sistemine uygun değişiklik yapılıncaya kadar, alt ve üst sınırlar aracında uygulama yapılmasını gerektirir nitelikteki adli para cezalarında cezanın alî sının dörtyüzelli milyon, üst sınırı yüzmilyar Türk Lirası olarak uygulanır Bu fıkra hükümleri, nispi nitelikteki adli para cezalan hakkında uygulanmaz hükümlerine yer verilmiş olup; nispi nitelikteki ağır para cezaları da diğer cezalar gibi adli para cezasına dönüştürülmüş ve (2). fıkra düzenlemesinden ayrı tutularak, bu kuralın nispi para cezalan hakkında uygulanmayacağı, dolayısıyla, mevcut durumuyla uygulanabilir olduğu kabul edilmiştir. Nitekim aynı maddenin 3. fıkrasında da nispî nitelikteki adli para cezalan da dahil olmak üzere tüm ağır para cezasından dönüştürülen adli para cezalarının Mazına ilişkin düzenlemeye yer verilmiştir 5237 sayılı TCK'nm genel hükümlerinde 20/2. maddesindeki tüzel kişilere ceza yaptınmı uygulanamayacağı kuralına benzer şekilde, suç karşılığında nispi para cezasının uygulanamayacağına ilişkin açık ve emredici bir hüküm yer almadığı gibi 5237 saydı TCK'nm 01.06,2005 tarihinde yürürlüğe girmesinden çok kısa bir süre sonra 08.07.2005 tarihinde yürürlüğe giren 5377 sayılı Kanun ile nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 5237 sayılı TCK'nm 158. maddesinde yapılan değişildik ile adli para cezasının miktarının elde edilen menfaatin, iki katından az olamayacağı hükmü öngörülerek, nispi para cezasının Yeni TCK'nm yaptırım sistemine aykırı olmadığı açık bir biçimde ortaya konulmuştur. Aynca, 5237 sayılı TCK'nm yürürlüğe girmesinden sonra çıkarılan çeşitli kanunlarda yer alan suç tanımlarında, nispi para cezasının öngörüldüğü görülmektedir. Örneğin; 5411 sayılı Bankacılık Kanunu'nun 160. maddesinde nispi adli para cezası öngörülmüştür. Bu durumda: kanun koyucunun nispi nitelikteki para cezalannın uygulanmasına tamamen son vermeye dönük bir amacının bulunmadığı anlaşılmakta olup; diğer kanunlarda yer alan nispi nitelikteki adli para cezalarının, 5237 sayılı TCK'nm 52, maddesinde öngörülen gün para cezası sistemine aykırılık değil, farklılık oluşturduğunu, bu nedenle 31.12.2008 tarihinden sonra da geçerliliklerini, dolayısıyla yürürlüklerini sürdüreceklerini, uygulanmalarının ve infazının zorunlu olduğunu kabul etmek gerekmektedir. Kanun yatanna bozma talebine dayanan ihbarnamede ileri sürülen düşünce belirtilen nedenlerle yerinde görüldüğünden; Gaziantep 1. Ağır Ceza Mahkemesi nin 16.01,2009 tarihli ve 2009/42 değişik if, karar saydı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince BOZULMASINA; aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemlerin yapılması için? dosyanın adı geçen Mahkemeye iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet başsavcılığı 'na gönderilmesine 13.05.2009 tarihinde oy birliği ile karar verildi.







T.C. ŞİŞLİ 6. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
DOSYA NO: 2008/774
KARAR NO: 2009/498
C.SAVCILIĞI ESAS NO: 2008/10202

HAKİM: YAŞAR YETİŞ 29876
C. SAVCISI: NACİ KANIK 31497
KATİP: GÜLAY TORUN


GEREKÇELİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA

Yukarıda açık kimliği yazılı sanık/sanıklar hakkında mahkememizde yapılan duruşma sonunda: GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Açılan kamu davasıyla sanığın karşılıksız çek keşide etmekten cezalandırılması istenilmiş, müşteki taraf halen şikayetinin devam ettiğini bildirmiş ve şikayetten vazgeçmemiş, sanık tarafı Cmk. 195 ve 193/2'e göre dinlenilememiştir. C.Savcısı mevcut delillerle sanığın cezalandırılması yolunda mütalaa vermiş, sanık yargılamayı takip etmediğinden diyecekleri sorulamamıştır.
5237 sayılı TCK 5. maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin, özel ceza kanunları ve ceza içereı kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış, TCK'nın yürürlük ve uygulama şekl hakkındaki 5252 S.Y.nın Geçici 1. maddesinde ise " Diğer kanunların, 5237 sayılı TCK'nın birinci kitabındı (genel hükümler) yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin, ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en ge< 31.12.2008 tarihine kadar uygulamasına devam edileceği" belirtilmiş, Yasama Organı tarafından birçok yasada TCK'nın genel hükümlerine aykırılıklar yasayla giderilmesine karşın 31.12.2008 tarihine kadar 3167 sayılı çel yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmadığından çek yasasının TCK'nın genel hükümlerine aykırılıl içeren kısımları artık uygulanamaz hale gelmiştir.
Bu çerçevede aykırılık içeren kısımların artık uygulanamaz hale geldiği konusunda herhangi bir tartışm olmamakla birlikte, hangi hükümlerin aykırılık taşıdığı konusunda şimdiye kadar üç ayrı görüş belirlenmiş; bunlardan ilkinin özel kişilere yönelik olarak herhangi bir aykırılık olmadığı ve yasanın aynen uygulanacağ yönünde olduğu (Yargıtay 10.CD 2007/7947-2009/54 sayı 19.01.2009 tarihli kararının sayın çoğunluk görüşü bı doğrultudadır), bir kısmının sadece kısmi aykırılıklar olduğu ve bu aykırılıkların genel hükümlerdeki kurallarl doldurularak uygulanması gerekeceği yönünde olduğu ve bunun uyarlamayı gerektirdiği, diğer yorumun isi aykırılıkların diğer yasadan yorumla doldurmanın yasa koyucunun yerine geçmek olup kanunilikle sanık aleyhini kıyas yasağı ve hukuka aykırılığı nedeniyle 3167 SY.nın uygulanamaz hale geldiği yönünde olduğu ( Yargıtay 7 CD.nin 23/02/2009-14317 sayılı kararı bu görüşü destekler mahiyettedir) görülmüştür.

Mahkememizce yapılan değerlendirmede ise ; öncelikle genel hükümler içerisinde 5237 SY.TCK.20.,21.,22.ve 23.maddelerinde suçun manevi unsuruna yönelik hükümler bulunup bunlar çerçevesinde yapılan incelemede, sadece gerçek kişilerin kasten yada taksirle karşılıksız çek keşide etmesi halinde müsnet suçun oluşabileceği oysa 3167 SY. gereğince tüzel kişilere ceza verilebildiği gibi, çekin vadeli olarak çok önceden düzenlenip verilmesine müteakip vade tarihinde sanığın kendi iradesi ve kastı dışında (hastalık, iflas, şirketteki görevinin sona ermesi v.s.) söz konusu çekin bedelinin bankada karşılığının bulundurulmamasının müsnet suçun oluşmasına engel olamayacağı bunun açık aykırılık teşkil ettiği ve değerlendirme gerektireceği düşünülmüştür.
Yine TCK.43. ve 44.maddelerinde zincirleme suç ve fikri içtimaya ilişkin kuralın 3167 SY. 16/4.maddesinde yazılı her çek yaprağının ayrı bir suç oluşturacağı hükmüne aykırılık teşkil ettiği açıktır.
5237 SY.TCK.52/1.maddesinde adli para cezalarının 5 gün ile 730 gün arasında ve 20.TL. ile 100.TL.ye karşılık gelecek şekilde sanığın şahsi durumuna göre çevrilip hükmedileceğine ilişkin açık amir hükmün ise yine 3167 SY.lö.maddesinde yazılı çek bedeli tutarı kadar adli para cezası verileceğine ilişkin hükme açık aykınlık taşımaktadır.
5237 SY.TCK.53/1.maddesinde güvenlik tedbirleri ayrı ayrı ve takdire yer bırakmayacak biçimde belirtilmiş iken, 3167 SY. 16/3.maddesinde çek keşide etme yasağı tedbirinin uygulanması da aykırılık teşkil etmektedir.
5237 SY.TCK.58.maddesinde mükerrerliğe ilişkin koşullar belirtilirken bunun sonucu olarak herhangi biı ceza artırımının düzenlenmediği sadece cezanın infazına yönelik olarak hükümler içerdiği açıkken 3167 SY.lö.maddesi gereğince mükerrerin 1 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılacağına ilişkin hükmü de açık aykırılık teşkil etmektedir.
5237 SY.TCK.61.maddesi gereğince hakimin somut olayda olaya ve sanığa ilişkin olarak cezayı belirleyip bireyselleştireceği ayrıntıları ile yazılmış iken 3167 SY.lö.maddesi gereğince hakimin hiçbir belirleme yetkisi olmaksızın çek miktarı kadar para cezası vereceğinin yazılmış olması çok açık aykırılık teşkil etmektedir.
5237 SY.73. ve 74.maddelerinde şikayetin süresi ve sonuçları ayrıntıları ile belirtilmiş iken buna aykırı biçimde 3167 SY.löb.maddesindeki düzenlemeler de aykırılık teşkil etmektedir.
Bu aykırılıklar nedeniyle 3167 SY.nın aykırı olan hükümlerinin uygulanmayarak bu hükümlerin yerine 5237 SY.TCK.nın yukarıda anlatılan genel hükümlerinin uygulanması yolu ile yaptırım uygulanacağına ilişkin iddia ve yorumların olduğu görülmüş ise de; bu yöntemin 2709 SY Türkiye Cumhuriyeti Anayasa"sının 7- 11-38 ve 87 de yazılı kuvvetler ayrılığı prensibi çerçevesinde yasa yapmak görevinin yasa koyucuya ait olup kanunen suç olmayan fiilin cezalandırılamayacağı ve cezaların şahsiliği hükümleri ile 5237 SY TCK 2/1-3 maddesinde yazılı kanunilik ve sanık aleyhine kıyas yasağına aykırı olacağı ve 3167 SY.nın tamamen dönüştürülmesi suretiyle yen bir yasa oluşturulamayacağı açıklığıyla mahkememizce bu görüşe itibar edilememiştir.
Anlatılan nedenlerle 3167 SY.nın 5237 SY.TCK.nın genel hükümlerine açık aykınlık taşıyan hükümleri nedeniyle artık tamamen uygulanamaz hale geldiği ve bunun yukarıda anlatıldığı gibi genel hükümlerle telafisinin mümkün olamayacağı açıklığıyla müsnet suçlamanın oluşmadığı sonucuna ulaşılmıştır.
Ceza Hukukunun genel mutlak prensiplerinden olan yorumla sanık aleyhine olan sonuca ulaşılamayacağı, kanunilik prensibi ve sanık lehine olan hükümlerin geçmişe uygulanacağı kurallan gereğince ve anlatılan sebeplerle sanığın beraatine karar verilmesi gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan ve anlatılan gerekçelerle; Müsnet suçlamadan sanığın BERAATİNE,
Dair tefhim yada tebliğden itibaren 7 gün içinde mahkememize sanık, müşteki ve C.Savcısı tarafından yapılacak yazılı yada sözlü müracaat ile Yargıtay'a temyiz yolu açık olmak üzere katılan vekilinin yüzüne karşı, sanık tarafının yokluğunda, C. Savcısının huzurunda talebe aykırı olarak verilen karar açıkça okunup anlatıldı.


===================================================================


ŞİŞLİ 11. ASLİYE CEZA MAHKEMESİ

DOSYA NO: 2008/1124
KARAR NO :2009/91
C.SAVCILIĞI ESAS NO:2008/13938

HAKİM: FARUK OKTAY 30825
C. SAVCISI: CUMALİ KARAKÜTÜK 33324
KATİP : SEBAHAT YILDIRIM 97249

SUÇ: Karşılıksız Çek Keşide Etme
SUÇ TARİHİ: 18/02/2008
KARAR TARİHİ: 24/02/2009


GEREKÇELİ KARAR TÜRK MİLLETİ ADINA

Mahkememize açılan davanın yapılan açık yargılaması sonunda; GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ :
Sanığın 15/02/2008 tarihinde keşide ettiği 6.000 TL tutarındaki çekin karşılıksız çıktığı iddia edilerek hakkında kamu davası açılmış ve 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesi gereğince cezalandırılması talep edilmiştir.
Öncelikle 5237 sayılı yeni TCK'nın özel kanunlarla ilişkisini düzenleyen 5.maddesinde "Bu kanunun genel hükümlerinin, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı" hükme bağlanmış, TCK'nın yürürlük ve uygulama şekli hakkındaki 5252 sayılı yasanın 5560 sayılı yasayla değişik geçici 1. maddesinde ise " Diğer kanunların, 5237 sayılı TCK'nın birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin ilgili kanunlarda değişiklik yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulamasına devam edileceği" belirtilmek suretiyle çek yasasının, TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren kısımları süreye tabi tutularak bu tarihten sonra aykırı düzenlemelerin artık uygulanmayacağı açıkça ifade edilmiştir.
Yasama Organı tarafından birçok yasada TCK'nın genel hükümlerine uygun düzenleme yapıldığı halde, 31.12.2008 tarihine kadar 3167 sayılı çek yasası bakımından böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
TCK'nın genel hükümleri yürürlüğe girmemiş gibi 01.01.2009 tarihinden itibaren,
karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi, TCK'nın 5. maddesiyle 5252 sayılı yasanın geçici 1.maddesini anlamsız hale getirecektir. Bir başka deyişle ceza içeren diğer özel yasalar bakımından TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiğini kabul edip, sadece çek yasası bakımından yürürlüğe girmediğini ileri sürmek böyle bir istisnai düzenleme olmadığı için mümkün değildir.
Ayrıca tüzel kişilere ceza verilemeyeceğine ilişkin lehe olan 21. mad. si 01.01.2009 tarihinden itibaren çek yasası bakımından da geçerli olduğunu kabul etmek TCK nın genel hükümlerinde yer alan diğer hususların ise çek yasası bakımından geçerliliğini ileri sürmek de kendi içinde tutarsızlık oluşturacak ve TCK ile 3167 sayılı yasanın karma uygulamasına yol açacaktır.
TCK'nın yürürlüğüne ilişkin 5252 sayılı yasanın 5/2 maddesinde, nispi nitelikte adli para cezalarından bahsedilmiş olması, bu tür cezaların karşılıksız çek keşide etmek suçları bakımından da varlığını kabul ve 01.01.2009 tarihinden itibaren de uygulanacağı anlamına gelmemektedir. Bu düzenleme aynı maddede belirtilen alt ve üst sınırların, maktu adli para cezaları bakımından geçerli olduğunu, ancak nispi nitelikteki adli para cezaları yönünden geçerli olmadığını ifade etmek için yasaya konulmuştur. Dolayısıyla 31.12.2008 tarihine kadar özel ceza yasalarında belirtilen nispi nitelikteki adli para cezası uygulamasına devam edileceği ve söz konusu tarihten sonra ise bu uygulamanın da son bulacağı amaçlanmış, zaten bu durum aynı yasanın geçici 1.maddesinde açıkça ifade edilmiştir. Eğer 5252 sayılı yasanın geçici birinci maddesindeki düzenleme söz konusu olmasaydı TCK'nın genel hükümlerinin yürürlüğe girdiği tarih ile 31.12.2008 tarihleri arasındaki dönemde de çek bedeli kadar adli para cezası uygulaması yasal açıdan mümkün olamayacaktı.
TCK'nın nitelikli dolandırıcılık suçuna ilişkin 158/1-son maddesinde nispi nitelikte adli para cezasına yer verilmiş olması da çek yasası bakımından nispi nitelikte adli para cezasının kabul edildiği anlamına gelmemektedir. Çünkü bu düzenleme istisnai nitelikte özel bir düzenleme olduğundan ve TCK'nın genel hükümleri içinde yer almadığından çek yasası bakımından nispi adli para cezalarının kabulüne imkan vermeyecektir.
Çek yasası bakımından da 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren ve genel hükümler içinde yer alan TCK'nın 52/3. maddesinde ise adli para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktarın kararda ayrı ayrı gösterileceği belirtilmiş, dolayısıyla çek yasasında olduğu gibi çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur.
Ayrıca cezanın belirlenmesine ilişkin TCK'nın 61/8.maddesinde ise adli para cezasında artırım ve indirim yapılırken hesaplamanın gün üzerinden yapılması öngörülmüştür. Bu
durumda çek miktarına bağlı olup gün hesabıyla tespiti mümkün olmayan karşılıksız çek suçuna ilişkin adli para cezasına örneğin TCK'nın 62.maddesinde düzenlenen takdiri indirim nedenlerini uygulama imkanı da kalmamış ve sonuç olarak çek yasasındaki yaptırım yasal süre içinde TCK'nın genel hükümlerine uygun hale getirilmediği için 01.01.2009 tarihinden itibaren zımnen yürürlükten kalkmıştır.
4814 Sayılı yasayla 3167 sayılı yasada değişiklik yapılmasından sonra her bir çek yaprağı ayrı suç oluşturduğundan karşılıksız çek keşide edenler hakkında teselsül hükümlerini uygulama imkanı kalmamış, ancak ceza içeren özel yasalar bakımından 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5237 sayılı TCK'nın genel hükümlerindeki 43.maddeye göre lehe kanun uygulaması nedeniyle belirli şartların varlığı halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanması tekrar mümkün hale gelmiştir. Bu durumda da gün hesabına göre tespiti mümkün olmayan çek yasasındaki mevcut yaptırımı TCK'nın 61/8.maddesindeki düzenleme nedeniyle teselsülden dolayı arttırma imkanı kalmamıştır.
Ayrıca yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri karşısında, karşılıksız çek keşide etmek suçları yönünden tekerrür, şikayetten vazgeçme, çek hesabı açtırmaktan yasaklanmaya ilişkin çek yasasındaki mevcut düzenlemeler de TCK'nın genel hükümlerine aykırı hale gelmiştir.
5252 Sayılı yasanın 5/3 maddesiyle cezaların infazına ilişkin 5275 sayılı yasanın geçici 1.maddesinde belirtilen ve adli para cezasının ödenmemesi halinde günlüğü kaç liradan hapse çevrileceğine ilişkin kurallar ise para cezasının ödenmemesi durumunda nasıl davranılacağını gösteren kurallar olup karşılıksız çek keşide edilmesi halinde cezanın miktarını tayin için başvurulabilecek kurallar değildir.
3167 Sayılı yasadaki cezanın miktarına ilişkin'çek bedeli tutarı kadar' ibaresi 1.1.2009
tarihinde yürürlüğe giren TCK'nın genel hükümleri nedeniyle geçerliliğini kaybettiğinden bu
durumda TCK'nın 52.maddesine giderek yaptırımı belirlemek imkanı da kalmamıştır. Çünkü genel
düzenleme içinde yer alan ve cezaların sınırlarını gösteren maddeler, suç olarak kabul edilen
eylemlere yaptırım olsun diye değil, sadece cezaların alt ve üst sınırlarını belirtmek amacıyla
konulmuş hükümlerdir. ı
Diğer taraftan 4814 sayılı yasayla değişiklik yapılmasından önce karşılıksız çek keşide edenler hapisle cezalandırılmaktaydılar. Bu değişikliğin yapılmadığı ve karşılıksız çek keşide edenlerin hapisle cezalandırıldıkları varsayıldığında, sonradan yürürlüğe giren yfsa hükümleri nedeniyle maddede hapis cezası muhafaza edilip cezanın miktarına ilişkin kılım uygulama imkanını ^kaybetseydi o zaman TCK'nın genel hükümlerinde yer alan 49.maddesine giderek karşılıksız çek keşide edenlere 1 aydan 20 yıla kadar hapis cezası verilmesi ve buna bağlı olarak görevsizlik kararı verilip dosyasının Ağır Ceza Mahkemesine gönderilmesi mi kabul edilecekti?
Anayasanın 38.maddesinde ifadesini bulan "cezada kanunilik" ilkesinin doğal sonucu olarak, yasama organı suç olarak benimsediği bir eylemin cezasının türünü ve miktarını ilgili maddede belirtmek durumundadır. Zaten bu nedenle ceza kanunlarında her bir suç yönünden ilgili maddede cezanın türü ve sınırları gösterilmiş, genel hükümler içinde yer alıp cezanın sınırlarını gösteren maddelerle yetinmek yolu benimsenmemiştir. Çünkü hangi eylemin kamu düzenini daha çok bozduğu ve bıı nedenle daha fazla cezalandırılması gerektiği konusundaki tercih, suç ve ceza siyasetiyle ilgili olup siyasi sorumluluğu gerektiren ve Yasama Organının mutlak takdirinde olan bir husustur. Ancak bu durumun, belirli bir ceza makası aralığında cezanın bireyselleştirilmesi için mahkemeye tanınan takdir hakkıyla karıştırılmaması gerekmektedir.
5237 Sayılı TCK'nın bedelsiz senedi kullanma suçuna ilişkin 156.maddesinde adli para cezasının sınırının belirtilmemiş olması karşı örnek olarak gösterilebilir ise de zaten bu maddede Yasama Organı bu fiil için sınırlarını belirttiği hapis cezasını da ön gördüğünden aynı yasanın 52.maddesindeki limitlerin farkında olarak adli para cezası yönünden takdir hakkını mahkemeye bırakmış, dolayısıyla cezanın türü ve miktarı konusundaki tercihini açıkça ortaya koymuştur. Kaldı ki hapis ve adli para cezasının birlikte uygulanması gereken durumlarda, bu cezalardan birisinin asgari hadden diğerinin ise azami hadden tayini kendi içinde tutarsızlık oluşturacağından mahkemenin takdir ettiği hapis cezasının miktarı adli para cezasının gün bakımından miktarını belirlemede ölçü oluşturacaktır. Mevcut durum nedeniyle çek yasası bakımından ise yaptırımın ne miktarda olacağı konusunda kanun koyucunun ortaya koyduğu açık bir iradeden bahsetmek söz konusu değildir. Yine miktarı belirtilmeyen adli para cezasıyla hapis cezasının seçimlik olarak düzenlendiği bazı suçlarda, örneğin mühür fekki suçunda, asgari hadden uygulama yapılması yönünde bir eğilim gösterilmesi nedeniyle Yasama Organı 5560 sayılı yasayla TCK'nın 6[.maddesinde değişiklik yaparak adli para cezasının tercih edilmesi halinde hesaplamanın ne şekilde yapılacağını belirlemiştir.
31.12.2008 Tarihine kadar karşılıksız çek keşide edenlere çek bedeli kadar adli para cezası verilmesinin o dönem için yasaya uygun olduğu ve dolayısıyla infazının gerektiği ileri sürülebilir ise de bu tarihten sonra gün hesabına göre adli para cezası belirlemek zorunlu hale gelmiş ve buna uygun bir düzenleme yapılmadığı için de eylemin yaptırmışız kaldığı sonucuna varılmış, dolayısıyla meydana gelen ve lehe olan bu durumdan henüz cezaları infaz edilmeyen kişilerinden de yararlanması yolu açılmıştır.
Karşılıksız çek keşide etmek suçlarına ilişkin yeni bir yasa yapıldığı takdirde, bu yasanın yürürlüğe gireceği tarihe kadar, TCK'nın genel hükümlerine aykırılık içeren mevcut çek yasasının ilgili maddelerini uygulamak imkanı kalmadığı için bu boşluğu kıyas veya kıyasa yol açacak biçimde genişletici yorum yapmak yoluyla doldurmak da TCK'nın 2/3 maddesi karşısında mümkün görülmemiştir.
Sonuç olarak karşılıksız çek keşide etmek suçu için 3167 sayılı yasada öngörülen yaptırımda, 31.12.2008 tarihine kadar TCK'nın genel hükümlerine uygun bir düzenleme yapılmadığından 3167 sayılı yasadaki mevcut yaptırımı fiilen uygulama imkanının kalmadığı, ayrıca ceza miktarını TCK'nın 52.maddesine göre tayin imkanı da olmadığı, dolayısıyla çek yasasındaki mevcut yaptırımın zımnen yürürlükten kalktığı sonucuna varılmış, yaptırımı kalmayan bir eylemi de suç olarak kabul etmek mümkün olmadığı için aşağıdaki gibi karar vermek gerekmiştir.
HÜKÜM : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
Sanık Avni Yılmaz'a atılı olan karşılıksız çek keşide etmek suçunun yasal unsurlar bakımından oluşmadığı anlaşılmakla sanılın BERAATINE,
Yapılan yargılama giderinin hazine üzerinde bırakılmasına,
Sanığın yokluğunda,katılan vekilinin huzurunda,açıkça yapılan yargılama sonucunda,C.Savcısının istemine aykırı olarak, kararın tefhim veya tebliğinden itilıaren 7 gün içinde mahkememize bir dilekçe verilmesi veya zabıt katibine yapılacak beyanın tutanağa geçirilmesi suretiyle Yargıtay yolu açık olmak üzere karar verildi.24/02/2009
===================================================================

TC
ANKARA 10 ASLİYE CEZA MAHKEMESİ
DOSYA NO : 2007/948
KARAR NO : 2008/220

HAKİM : İBRAHİM EKDEMİR 22085
C.SAVCISI: ARAP LÜTFÜ KARAKUŞ
KATİP : HÜSEYİN KARAKUŞ
KATILAN : A.. G..
VEKİLLERİ: Av. HÜSEYİN BUZOĞLU
HÜKÜMLÜ : Ö.K. ÇANKIRI ORTA K2 TİPİ KAPALI CEZAEVİNDE TUTUKLU
SUÇ : Karşılıksız Çek keşide etmek
SUÇ TARİHİ : 27/10/2006
ASIL KARAR TARİHİ: 12/03/2008
EK KARAR TARİHİ: 13/05/2009

Orta C.Başsavcılığı muhabere bürosunun 24.04.2009 tarih 2009/289 sayılı yazısı ile gönderilen 14.04.009 tarihli dilekçesi ile hükümlü Ö.K kendisi kakında verilen cezaya dir infazın durdurulmasına karar verilmesini talep etmekle:
Mahkememiz C.Savcısının yazılı görüşü CMK.33 uyarınca alındıktan sonra dilekçe ve dava dosyası birlikte tetkik edildi.
TÜRK MİLLETİ ADINA GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ
Hükümlü hakkında karşılıksız çek keşide etmek suçundan kamu davası açılmış olup davaya konu çekin tetkikinde
22.11.2006 keşide tarihli olmasına rağmen bu tarihten önce 27.10.2006 tarihinde bankaya ibraz edildiği görülmektedir.
28.02.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5858 sayılı SK nın 18. maddesi ile 4814 sk’da 3167 sayılı kanuna geçici 2. madde eklenmiştir.
4814 skd 3167 sk’nın 16/ b-2 maddesinde
“ çekin karşılığının bulunmaması nedeniyle şikayet hakkı 8.maddede belirtilen miktarın yatırılması için öngörülen sürenin dolduğu tarihte doğar”
hükmü yürürlükte iken bu yasa maddesi üzerinde herhangi bir değişiklik yapılmaksızın geçici ikinci madde kanuna eklenmiştir.
5237 sayılı TCK nın 7/1-2 maddelerinde “İşlendiği zaman yürürlükte bulunan kanuna göre suç sayılmayan bir fiilden dolayı kimseye ceza verilmez ve güvenlik tedbiri uygulanmaz böyle bir ceza veya güvenlik tedbiri hükmolunmuşsa infazı ve kanuni neticeleri kendiliğinden kalkar. suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur içermektedir.
Geçici ikinci maddenin gerekçeleri ne olursa olsun keşide tarihinden önce çeklerin geçersizdir hükmü getirildiğine göre Bu kuralın yargılaması biten hükümlülere ve cezası süren sanıklara lehe olması sebebiyle uygulanması yasal zorunluluktur.
HÜKÜM: Bu nedenlerle,
Hükümlü Ö.K nın talebinin kabulüne
5858 sayılı kanunun 18. maddesi ile eklenen geçici 2. madde uyarınca hakkındaki İNFAZIN HEMEN DURDURULMASINA
Ek kararın, infaz evrekının infaz edilmeden hemen iadesi için Orta C.Başsavcılığı infaz bürosuna FAX ile gönderilmek üzere kararın Ankara Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine
İnfaz evrakın geldikten sonra duruşma açılarak işin esasına ilişkin karar verilmesine
Kararın katılan vekili ve hükümlüye ayrı ayrı tebliğ edilmesine
Dair talebe uygun tebliğ tarihinden itibaren 7 gün içinde Ankara Nöbetçi Ağır Ceza Mahkemesine itiraz yolu açık olmak üzere karar verildi. 13/05/2009
Hakim : 22085
Katip : 86482
===================================================================

SARAYKÖY
ASLİYE CEZA MAHKEMEİ
DOSYA NO :2007/176
KARAR NO :2007/201

HAKİM : GÜLPERİ GÜNEŞ 32147
C.SAVCISI : HÜSEYİN HÜR 107696
KATİP : MURAT AYRAL 97009

SANIK : A. G. K.

SUÇ : KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETME
SUÇ TARIHİ : 19/02/2007
ASIL KARAR TARİHİ : 25/09/2007
EK KARAR TARİHİ : 28/01/2009


HÜKÜMLÜ AHMET GÜRKAN ………KAN IN 21/01/2009 ARİHLİ İNFAZIN DURDURULMASINA İLİKİN DİLEKÇESİ C. SAVCISININ YAZILI GÖRÜŞÜ ALINARAKİNCELENDİ.

GEREĞİ DÜŞÜNÜLÜ:
HÜKÜMLÜ AHMET GÜRKAN …..KAN HAKKINDA MAHKEMEMİZİN 25/09/2009 TARİH 2007/176-201 ESAS E KARAR SAYILI KARARI İLE KARŞILIKSIZ ÇEK KEŞİDE ETMEK SUÇUNDAN DAYI 60.000 TL ADLİ PARA CEZASI İL CEZALANDIRILMASIA KARAR VERİLDİĞİ, KARARIN 20/11/2007 TARİHİNDE KESİNLEŞEREK İNFAZA VERİLDİĞİ HÜKÜMLÜĞÜN ADLİ PARA CEZASNI ÖDEMEMESİ ÜZERİNE SARAYKÖY C.BAŞSAVCILIĞININ 29/01/2008 GÜNLÜ KARARI İLE HÜKÜMLÜYE VERİE ADLİ PARA CEZASININ 600 GÜN HAPİS CEZASINA ÇEVRİLDİĞİ VE 28/02/2008 TARİHİNDE İNFAZA BAŞLANDIĞI HÜKÜMLÜNÜN HALEN B CEZASINI İNFAZ TTİĞİ 5252 SAYILI ÜÇK NIN YÜÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDAKİ KANUNUN GEÇİCİ 1.MADDESİDE BELİRTİLEN DİĞEN KANUNLARIN TCK NIN GEEL HÜKÜMLERİNE AKRI OLAN MADDELERİNİN UYGULANMASINA DEVAM EDİLECEĞİNE İLİŞKİN HÜKMÜN 31/12/2008 TARİHİ İTİBARİYLE YÜRÜRÜKTE KALKTIĞI YASA KOYUCU TARAFINDAN 5728 SAYILI YASA İLE BİR ÇOK ÖZEL YASDAKİ CEZA HÜKÜMLERİ 5237 SAYILI YASAYA UYGUN HALE GETİRİLMESİNE RAĞMEN 3167 SAYILI YASA YÖNÜNDEN 31/12/2008 TARİHİNE KADAR HER HANGİ BİR DÜZENLEME YAPILMADIĞI 5252 SAYILI TCK NIN YÜRÜRLÜK VE UYGULAMA ŞEKLİ HAKKINDA KARARIN MADDESİ 5237 SAYILI TCK 45/1 52/1 MADELERİ İLE BİRLİKTE DEĞERLENDİRLDİĞİNDE BU GENEL URALIN BÜTÜN ÖZEL YASALARI BAĞLAYACĞI ÖZEL YASALARDAKİ AYKIRI HÜKÜMLRİN 31/12/2008 TARİHİNE KADAR UYGUNABİLECEĞİ BU TARİHE KADAR ÖZEL YASALARIN 5257 SAYILI TCK NIN GEEL KÜMLERİNE UYARLANMASININ ZORUNLU BULUNDUĞU ANCA 3167 SAYILI YASA AÇISINDAN HALEN BU UYARLAMANIN YAPILMAMIQŞ OLDUĞU ANLAŞILMAKLA HÜKÜMLÜNÜN MAĞDURİYETNE NEDE ALMAMAK AÇISINDAN 527 SAYILI ASANIN 98. MADDESİ UYARINCA İNFAZIN DURDURULMASINA KARAR VERMEKGEREKMİŞTİR.
HÜKÜM YUKARIDA AÇIKLANAN NEDENLERLE

HÜKÜMLÜ AHMET GÜRKAN ……KAN HAKKINDA MAHKEMEMİZİN 25/09/207 TARİH 2007/176-201 ESAS VE KARAR SAYILI İLAMI İLE VERİLEN 60.000 TL ADLİ PARA CEZASINA İLİŞKİN İNFAZIN DURDURULMASINA.
HÜKÜMLÜNÜN BAŞKA BİR SUÇTAN TUTUKLU VEY HÜKÜMLÜ ULUNMAASI HALİNDE SALIVERİLMESİNE
KARARIN C.SAVCILIĞI ARACILIĞIYLA HÜKÜMLÜYE TEBLİĞİ
DAİR, DOSYA ÜZERİNDEYAPILAN İNCELEMESONUCUNDA İSTEME UYGUN V TEBLİĞ TARİHİNDEN İTAREN 7 GÜN İÇİNDE DENİZLİ NBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNE İTİRAZ YOLU AÇIK OLMAK ÜZERE KARAR VERİLDİ


===================================================================



Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinin

03.04.2009 tarih ve 2008/..Esas, 2008/... Karar sayılı ek kararı ile hükümlü vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 29.07.2008 tarih ve 2008/...Esas, 2008/2... Karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sapanca Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 03.04.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinin 29.07.2008 tarih ve 2008/134 esas, 2008/203 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü B.Y. vekili Av .... yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinin 03.04.2009 tarih ve 2008/... Esas, 2008/203 Karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sapanca Asliye Ceza Mahkemesinin 29.07.2008 tarih ve 2008/134 Esas, 2008/203 Karar sayılı ilamı ile verilen 8.000,00 .- TL, adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Dosyanın gereğinin yerine getirilmesi için Sapanca Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.22.05.2009

===================================================================
T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ
DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/247

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL



Hükümlü vekili tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih 2007/299-590 karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/299 esas-2007/590 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 04.02.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında; 5252 Sayılı Kanunun geçici 1. Maddesinde 5560 Sayılı Kanunla yapılan değişiklik üzerine belirlenen 31.12.2008 gününe değin, diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümlerinin düzeltilmesinin öngörüldüğü halde bu kapsamdan olarak yasa koyucu tarafından 5728 Sayılı "Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacıyla Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun"u va'zettiği, dolayısıyla da uyumlaştırılması murat olunan diğer kanunların bu kapsamda yeniden düzenlenildiği., ancak bu çerçevede 3167 Sayılı Kanun hükümlerinin ayrık tutulduğu, bunun ise tamamen mevzuatın "Özel" niteliğinden kaynaklandığı, hal böyle olunca da Yargıtay Yüksek Dairesi'nin pek çok uygulamalarında da "özel yasa " niteliğinden dolayı pek çok uygulanabilir (önödeme-uzlaşma...gibi) hukuk müessesesinden ayrık değerlendirildiği nazara alındığında, ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil eden çeklerden dolayı tayin olunacak ceza hükmünde de "çek bedeli kadar adli para cezası" olmasında hukuken aykırı bir durum görülmediğinden" sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenecebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı 5252 Sayıl Yasanın geçici 1. Maddesinin emredici hükmüdür. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Ayrıca Adalet Bakanlığı'nın http://www.kgm.adalet.gov.tr/basbakanlik/cekkanunu.pdf adresinde bulunan ve Çek Kanunu Tasarısı Taslağı olarak Başbakanlığa gönderilen metnin 5/1 madde ve fıkrasında "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî paracezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." düzenlemesinin bulunduğu, bu düzenleme dikkate alındığında yasama organının büyük çoğunluğunu oluşturan yürütmeyi (hükümeti ) temsilen Adalet Bakanlığının da itirazı reddeden mahkeme ve red kararında belirtilen Yargıtay Dairesinin inancına aykırı olarak çek kanununda verilecek adli para cezasının gün para sistemine uygun olması gerektiğini öngördüğü, bu durum karşısında subjektif değerlendirme niteliğinde olan "çekin ekonomik düzenin önemli bir ödeme aracı teşkil etmesi" bu nedenle 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin değiştirilmediği yani ayrık tutulduğu (temel düzenlemeden istisna edildiği) yönündeki değerlendirmenin mevcut yasal durum karşısında yerinde olmadığı kanaatine varılmıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bir konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine ve yukarıda da değinildiği gibi bu konuda değişiklik yapmak için Başbakanlığa kanun tasarısı taslağıda sevk edildiğine göre yürütmenin, (hükümetin ) ve yasa koyucunun (TBMM'nin) muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması ve yeni yasal düzenleme yapılana kadar bu ceza hükmünün uygulanamaz olmasını sağlamak olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 04.02.2009 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 31.07.2007 tarih ve 2007/299 esas 2007/590 karar sayılı ilamı ile verilen 26000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi..16.03.2009.


================================================================================
T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL


Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) “Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz.”
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
“Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. “
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. “
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir.” hükümleri bulunmaktadır.
Ayrıca TBMM tarafından 5728 Sayılı Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlar ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile düzenleme yapıldığı ve bu kanunun yürürlükte olduğu ancak yapılan bu düzenlemeler içerisinde 3167 Sayılı Yasanın 16. Maddesi ile ilgili bir düzenlemenin bulunmadığı da ortadadır.
Kararına itiraz edilen mahkemenin itiraz edilen kararında 3167 Sayılı Yasanın yürürlükten kalkmadığı ve halen karşılıksız çek keşide etmek suçunun bulunduğu, bu durum karşısında kanunsuz suç ve ceza olmaz ilkesinin ihlal edilmediği, 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesindeki düzenlemenin TCK nun 52. maddesi ile uyumlu olduğu, çek bedelinin 5-730 gün arasında olması halinde belirlenen tam gün sayısı ile takdir edilen bir gün karşılığı adli para cezasının çarpılması sonucu para cezası vermek olanaklı olduğu gibi çek bedelinin 5 tam günün altında olması halinde 5 tam güne yükseltilmesi, 730 tam günün üstünde olması halinde ise kanunlarda aksine hüküm bulunmayan hallerde ibaresi dikkate alınarak 3167 Sayılı Kanun 16/1 maddesi uyarınca belirlenecek adli para cezasının verilebileceği bunun TCK nun 52 maddesine aykırılık oluşturmayacağı yasal sebepleri ve diğer yasal sebeplerle sanık vekilinin talebinin reddine karar verildiği anlaşılmıştır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak “ Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun” adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan “kanunda aksine hüküm bulunmayan haller” tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; “..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. ” hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması,uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009

Devamını Okuyun
 
Anasayfa | About | Link | Link
Simple Proff Blogger Template Türkçe ÇeviriByNcdt .. ..