Blog Listem

29 Nisan 2009 Çarşamba

ÇEKE BİR İMZA MALINI MÜLKÜNÜ BİTİRDİ

www.tips-fb.com

Para lobisi - çek skandalı ilişkisini pek az mektup bu kadar çarpıcı anlatabildi. Ne başlık, ne spot çıkartıyoruz, çünkü zaten her kelimesi bir başlık!




 
DEVLET ELİYLE SOYGUN YAPANLAR VE YANDIM ANAM DİYENLER!!!
1- GLOBAL EKONOMİK KRİZİN BAŞLICA MİMARININ VE MÜSEBBİNİN KİM OLDUĞU KESİN OLARAK ANLAŞILMIŞTIR. KRİZİN TEĞET GEÇECEĞİ SANILAN ÜLKEMİZDE HÜKÜMET; BANKACILIĞIMIZA VE ÇIKARTTIĞI İLGİLİ KANUNLARA GÜVENMEKTEDİR. OYSA Kİ`; PİYASALARIMIZ BÜYÜK TEHDİT ALTINDADIR. KIBRIS HAREKATINDAN SONRA AMERİKA BAŞTA OLMAK ÜZERE ZENGİN DEVLETLERİN TÜRKİYE ÜZERİNDE KOYDUKLARI AMBARGOYU AŞABİLMEK İÇİN; BAŞTA ALMANYA’DA OLMAK ÜZERE YURT DIŞINDA ÇALIŞAN İNSANLARIMIZIN BİRİKİMLERİNİ TÜRKİYEYE GETİRME İHTİYACI DUYULMUŞTU. BUNDA BAŞARILI OLABİLMEK, CAZİBEYİ ARTIRMAK ADINA ; FAİZCİLİK,TEFECİLİK=BANKERLİK İCAT EDİLDİ. O ZİHNİYET HALA DEĞİŞMEDİ..
YASAL DOLANDIRICILIK MI?
KAYIT DIŞI EKONOMİYİ KAYIT ALTINA ALABİLMEK İÇİN PARA LOBİLERİNDEN MEDET UMANLAR ADETA ESİR OLDULAR. DAĞITTILAN ARŞILIKSIZ KREDİ KARTLARI VE ÇEKLERİ SAYESİNDE MAĞDURLAR OLUŞMUŞTUR. TÜRKİYE HARİCİNDE MODERN ÜLKELERDE ÇEK BİR ÖDEME EMRİ OLARAK KULLANILIR. YANİ VAR OLAN BİR PARANIN VEYA KREDİNİN KULLANDIRILMASIDIR. OLMAYAN BİR PARA VEYA KREDİ İÇİN ÇEK KARNESİ VERMENİN PİYASAYA OLMAYAN  PARA ENJEKTE ETMEKTEN NE FARKI VARDIR.
BU ZAMANA KADAR ÇIKMIŞ OLAN VE ÇIKACAK OLAN ÇEK KANUNLARI OLMAYAN PARA VEYA KREDİNİN KULLANDIRILMASINA KILIF OLARAK HAZIRLANMAKTADIR. YANİ DOLANDIRICILIK YASALLAŞTIRILMAYA ÇALIŞILMAKTADIR.
SON ŞEKLİYLE DE ÇEK VADELİ BİR BONODAN FARKSIZ HALE GETİRİLMİŞTİR. BU ZİHNİYETLERİN NETİCESİ OLUŞAN MEYVENİN ZARARLARI ORTADADIR. BANKALAR BU ZARARDAN SORUMLU OLDUKLARI HALDE KANUNLAR ÖNÜNDE SORUMSUZ TUTULMAKTADIR. OYSA KANUNLARIMIZ; KEŞKE VAR OLAN PARA VEYA KREDİNİN KULLANDIRILMASI İÇİN ÖDEME EMRİ NİTELİĞİNDE OLAN VE BÖYLE KABUL EDİLMESİ GEREKEN ÇEKİN KULLANIMI İÇİN YAPILMIŞ OLSAYDI.
YOLSUZLUĞU BİZ İHBAR ETTİK
 
BİZİM; OĞLUM VE BENİM ESKİŞEHİR’DE BİR MEDİKAL SANAYİ VE TİCARET LİMİTED ŞİRKETİMİZ VARDI VE HALEN VAR. EVİMİ  İPOTEK EDEREK KARŞILIĞINDA 50.000 TL KREDİ KULLANMAK İÇİN BİR BANKA ŞUBESİNE BAŞVURDUK. BU 50.000 TL’NİN 25.000 TL’Sİ NAKDİ, GERİYE KALANI İSE STOK OLARAK TUTULARAK KULLANDIRILDI. 2006 YILI SONUNDA SOSYAL GÜVENLİK KURUMUNDAN BAŞTA OLMAK ÜZERE BAZI ALACAKLARIMIZI ALAMADIK. BU BANKAYA SADECE 3 TAKSİT BORCUMUZ KALMIŞTI. ÇEKLERİMİZİN VURULMAMASI İÇİN ACİL KREDİ ARTTIRIMI İSTEDİK. ŞUBEDEN BUNUN MÜMKÜN OLAMAYACAĞI SÖYLENDİ. İLK ÇEKİMİZİN VURULDUĞUNUN ERTESİ GÜNÜ GENEL MERKEZLERİNDEN NİYE KREDİ KULLANDIRMADINIZ UYARISI ALDILAR. İPOTEK GARANTİMİZİN KALANI ÜZERİNDEN 50.000 TL DAHA KREDİ KULLANILABİLECEĞİNİ ÖĞRENDİK AMA GEÇ KALINMIŞTI; ÇEKLERİMİZ VURULUYORDU. BANKA BİZLE İLGİLİ MÜŞTERİ TEMSİLCİSİ HANIMIN İŞİNE SON VERMEKLE SORUMLULUĞU ÜZERİNDEN ATTI.. VURULAN 23.000 TL ÇEK VE BUNUN CEZASI YÜZÜNDEN OĞLUM ŞU ANDA HAPİS YATIYOR.
İHBARA CEVAP YOK
2- 2006 YILI İÇİNDE BAHSETTİĞİMİZ ŞİRKETİMİZDE BEYİN CERRAHİ İMPLANT MALZEMESİ SATMAYA BAŞLADIK. AYNI ZAMANDA OĞLUMUN PROTEZ ORTEZ TEKNİKERİ OLMASI SEBEBİYLE ORTOPEDİK ÜRÜNLER  DE İMAL EDİYORDUK. İMPLANT SATIŞ SIRASINDA BAZI YOLSUZLIKLARI TESPİT ETTİK VE BUNLARI BAŞTA İLGİLİ BAKANLIKLAR OLMAK ÜZERE İLGİLİ HER YERE İHBAR ETTİK. HER YIL MİLYONLARCA ZARAR ETTİĞİ BELİRTİLEN SOSYAL GÜVENLİK KURUMU DAHİL HİÇBİR YERDEN CEVAP ALAMADIK. ANCAK BEN HASTALARI İCRAYA VERMEYE BAŞLADIKTAN SONRA GÜRÜLTÜ KOPTU. SONRA MÜFETTİŞLER GELDİ.
2008 YILI SONUNDA  İSE ENFEKSİYON 26 ADINDA OPERASYON SONUCUNDA BAZI BEYİN CERRAHLARI İLE MEDİKAL FİRMA SAHİPLERİ TUTUKLANDI. BUNLARIN TUTUKLANMASINA, DAHA SONRA YİNE TUTUKLANACAKLARIN TUTUKLANMASINA SEBEP OLAN BİLGİLERİN AKIŞINI VE İHBARINI OĞLUM YAPMIŞTIR.
TUTUKLANANLARIN ÜZERİNDEN ÇIKAN NAKİT 10.000.000 TL OLARAK TELAFFUZ EDİLMEKTEDİR. DEVLETİN ZARARINI NDA ÇOK DAHA FAZLA OLDUĞU TELAFFUZ EDİLİYOR. TUTUKLANANLAR BU İŞİ YAPANLARIN ÇOK AZI. DIŞARIDA OLANLAR İSE BUZ DAĞININ SU ALTINDA KALAN KISMI. BUNLARLA İLGİLİ İHBARLARIMIZ DA DEVAM EDİYOR.
MAFYA ROMANI GİBİ
GEÇEN 3 SENE ZARFINDA YAŞADIKLARIMIZ SAYFALAR DOLUSU MAFYA!!! ROMANI OLUR. ŞU ANDA CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK. BU ÜLKE İNSANLARI HUKUK DEVLETİNE SAHİP OLMAKLA ÖVÜNÜYOR FAKAT HUKUKÇULARIMIZ SİYASİ BASKI ALTINDA HÜR İRADELERİNİ-YARGILARINI KULLANAMIYORLAR VE %95’İMİZ DE MÜSLÜMAN YURTTAŞLARIZ. AMA NEDENSE BİR TÜRLÜ ÇIKMAK BİLMEYEN YOLSUZLUĞU ÖNLEME KANUN TASARIMIZ VAR, BİZİM MUAF TUTULDUĞUMUZ TANIK KORUMA KANUNUMUZ VAR VE OLAYLARDAN KORKAN BANA DOKUNMAYAN YILAN BİN YAŞASIN ZİHNİYETİNE SAHİP BANANECİ İNSANLARIMIZ ÇOĞUNLUKTA.
OĞLUM 1.1.2009 TARİHİNDEN İTİBAREN CEZAİ YAPTIRIMLARININ UYGULANAMAZ OLDUĞU-GEÇERSİZ (KIYAS YASAĞINA RAĞMEN KIYAS YAPILARAK) ÇEK YASASINDAN HUKUKİ HATANIN DEVAM ETTİRİLMESİ SEBEBİYLE CEZAEVİNDE TUTUKLATTIĞI KİŞİLERLE AYNI ÇATI ALTINDA ONLARIN TEHDİT VE SALDIRILARINA MARUZ KALARAK YAŞIYOR. BİZİM DE CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK. KORKUYOR MUYUM ASLA. TEK KORKUM VURDUMDUYMAZLIK VE KÖTÜLERİN BUNDAN CESARET DUYARAK KÖTÜLÜKLERİNE DEVAM ETMESİ.
KREDİ KARTI MAĞDURLARI
KENDİ BECERİKSİZLİKLERİNİ BAŞKALARINA MAL EDEN, YARDIM DİLEYENLERİN ULAŞAMADIĞI YÜKSEK MAKAMLARA DA GELİNCE;  ÇEK MAĞDURLARININ KREDİ KARTLARI MAĞDURLARININ MÜSEBBİHİ SİZSİNİZ! TÜRKİYE; FARKLI EYALETLERİNDE, FARKLI KANUNLAR UYGULANAN U.S.A. DEĞİL. BÖYLE OLMAMALI AMA MAALESEF ÇEK YASASI’NIN UYUM YASALARINA, T.C.K. ‘YA UYUMSUZLUĞU NEDENİ İLE FARKLI ŞEHİRLERDE FARKLI UYGULAMALAR YAŞANMAKTADIR. PARA LOBİSİNİ MUTLU ETMEK UĞRUNA ONBİNLERCE İNSANIMIZ DÖRT AYDIR CEZAEVİNDE BOŞU BOŞUNA HAPİS YATMAKTADIR. TÜRKİYE İNSANI NE ZAMANA KADAR MAFYALARIN, LOBİLERİN KANUNLARIYLA YÖNETİLECEK.
BEN YAPTIM OLDU KANUNLARINDAN, YARI DOĞRUDAN HÜKÜMET ŞEKİLLLERİNDE OLDUĞU GİBİ ÇOĞULCU KATILIMCI DEMOKRASİNİN MAHSULÜ OLAN VE TOPLUMUN TAMAMI TARAFINDAN BENİMSENMİŞ YASALARLA KURTULAMAYACAK MIYIZ?
 İKTİDAR OLMANIN, MUKTEDİR DE OLMAK ANLAMINA GELMEDİĞİ AÇIKÇA GÖRÜLMEKTEDİR.. MAĞDUR VATANDAŞLARINI, İNSAN EVLADI, VATANSEVER, VİCDAN SAHİBİ MÜVEKKİLLERİNİ KURTARACAK MİLLETVEKİLLERİMİ ARIYORUM. 
BURHAN İŞCAN

 www.pressturk.com

Devamını Okuyun

28 Nisan 2009 Salı

SAYIN ANKARA HUKUKLU'YA TEŞEKKÜRLER

www.tips-fb.com



Karşılıksız çekten dolayı hapis cezası , kanayan bir yaradır ve Türk Hukuk Sistemi açısından bir yüz karasıdır! Kişi hak ve hürriyetlerine ve esasen mevcut Anayasamıza da aykırı olan bu uygulama 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle yeni bir boyut kazanmıştır:

Konu ile ilgili mevcut hukuki durum aşağıda sadece iki ana husus bakımından özetlenmiştir. Uygulama yasasında verilen süre 31 Aralık 2008'de dolmuş ve bu tarihten itibaren karşılıksız çek suçları fiilen cezasız kalmıştır. Eğer hukuk devletiysek, bu suçtan dolayı, yeni bir yasal düzenleme yapılana kadar hiçbir mahkeme ceza veremez ve önceden verilmiş olan cezalar da hukuken yok hükmündedir.

Ne var ki yargı tereddüttedir ve 3 aydır çelişkili kararlar verilmektedir. Bazı mahkemeler ceza vermeye devam ederken kendisinden bir çözüm beklenen YARGITAY, bugüne kadar yerel mahkemelere emsal oluşturacak bir karar da vermemiştir. Bazı illerdeki Asliye Ceza Mahkemeleri ve en önemlisi Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise, cezaların infazını durdurmuş ve hükümlüler tahliye edilmeye başlanmıştır. Diğer taraftan karşılıksız çekten dolayı ceza almış olan binlerce kişi ise kanunsuz bir şekilde 3 ayı aşkın süredir cezaevlerinde tutulmaktadır.

Ekonomik suçtan dolayı hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesinin gayri insani olduğu, mevcut düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu konuları bir tarafa, ortada apaçık bir hukuksuzluk ve kaos vardır! Teknik bir konu değil, akl-ı selim sahibi herkesin kolayca anlayabileceği basit bir durum var ortada... Prof. Dr. Adem Sözüer ve daha birçok hukukçu aylardır konuyu anlatmaya çalışıyor ama maalesef hukuksuzluk devam ediyor.

Bu kaos hem adalet anlayışını zedeliyor, hem de apaçık bir ihlal niteliği taşıyor. Üç aydır haksız yere cezaevlerinde tutulan insanlar, bu durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdıklarında kesinlikle lehe bir karar çıkacak ve yüklü tazminatlar gündeme gelecektir. Zira Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin aynı konuda verdiği emsal kararlar var. Bu kararlar diğer mahkemeleri bağlayıcı olmasa da ceza hukukunun uygulanmasında yeknesaklık zedelenmiş ve kanun önünde eşitlik ilkesi bozulmuştur. Böyle bir netice, Meclisi ve hükumeti zor durumda bırakacağı gibi, uluslararası hukuk çevrelerinde ve kamuoyu nezdinde yargı organlarının saygınlığını da zedeleyici sonuçlar doğurabilecektir. Meclisin ve hükumetin bir an önce bu çarpık duruma el koyması ve hukuksuzluğu sona erdirmesi gerekiyor.

Yeni yasada adli para cezası ve dolayısıyla hapis cezası devam edecek olsa da, çıkacak kanuna eklenecek bir geçici madde ile, 1 Ocak 2009 tarihi ile kanunun çıktığı tarihe kadar oluşmuş bulunan yasal boşluk sebebiyle cezasız kalmış olan karşılıksız çek suçundan dolayı verilen cezaların kaldırılması sağlanabilir. Böylece hem yargının tereddütleri izale edilmiş olur, bozulan yeknesaklık ve eşitlik ilkesi de nispeten telafi edilebilir.
Ortada kamu vicdanını rahatsız eden, toplumsal barışı zedeleyen ve adalet duygusunu inciten çok vahim bir tablo vardır ve süratle çözüm beklenmektedir.

Sessiz sedasız onbinlerce insan ve aile, Yüce Meclisten hukuk devleti esasına uygun bir çözüm beklemektedir.

HUKUKİ DURUMUN ÖZETİ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesi “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre, “Bu Kanun’un genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” Bu kanunun yayınlanmasını müteakip 3167 sayılı Çek Yasasının da içinde bulunduğu “ceza içeren özel kanunlar”da gerekli değişiklik ve uyumların yapılabilmesi için 5nci maddenin uygulanması 31.12.2008 tarihine ertelenmiştir. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, diğer birçok özel kanunda değişiklik yapılmış olmasına rağmen Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle 3167 Sayılı Yasanın ceza içeren ve TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddeleri zımnen yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Nitekim, 31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi.

Aykırılıklar nerededir?

1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Şayet olayda kast yoksa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.
5252 Sayılı Kanunun kabulü ve uygulanması ile, hukukumuzda bugüne kadar zaten tartışmalı olan “objektif sorumluluk” esası terkedilmiş ve “kusursuz ceza olmaz” esası tamamen geçerli kılınmıştır. Şu halde, karşılıksız çek suçlarında, 1.1.2009 tarihine kadar “objektif sorumluluk” esasına göre verilmiş olan cezalar geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Artık suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalıdır. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.
2. TCK m. 52 bakımından
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi değişmiş bulunmaktadır.
TCK 52. maddenin uygulanmaya başlaması ile Çek yasasındaki çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece gün/para esasına göre yapılabilecektir. 3167 Sayılı Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir. TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
Nitekim hazırlanan yeni Çek Kanunu tasarısında da "Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz." Denilmek suretiyle adli para cezasının tayininde Yeni TCK’na uygun olarak gün/para sisteminin getirildiği görülmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığı altında bugüne kadar 3167 Sayılı Kanuna göre verilen çek cezaları, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanarak bugüne kadar verilmiş olan cezaların infazı durdrulmalıdır.
Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek, gerek Anayasa'da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.

Devamını Okuyun

27 Nisan 2009 Pazartesi

KARŞILIKSIZ ÇEK SKANDALLARI

www.tips-fb.com

KARŞILIKSIZ ÇEK SKANDALLARI
Hükümetin Yeni Çek Yasası taslağı görüşülmeyi beklerken, karşılıksız çek davalarıyla ilgili olarak mahkemeler arasında tam bir tahliye karmaşası yaşanıyor.
27 Nisan 2009



TCK’nın 1 Ocak 2009’da yürürlüğe giren ve 9 bin taklit davasına örtülü af getiren "Kanunsuz suç ve ceza olmaz. Bu kanunun genel hükümleri özel ceza kanunları için de uygulanır" şeklindeki genel hükümleri "karşılıksız çek" davalarında mahkemelerce farklı şekilde yorumlanıyor.

Çek Yasası’nı dikkate alan mahkemeler tahliye taleplerini reddederken, TCK’nın genel hükümlerini uygulayanlar tahliye ve beraat kararları veriyor. Tahliye kararı verenler arasında, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, İstanbul Şişli 3 ve 11. Asliye Ceza Mahkemeleri var. Tavas Asliye Ceza Mahkemesi’nin aralarında bulunduğu birçok mahkeme ise tahliye taleplerini geri çeviriyor. Önce bu örnek tahliye kararına kısaca bir gözatalım:

İlk tahliye kararı Sakarya’dan geldi

Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, karşılıksız çekle ilgili ilk tahliye kararını veren mahkeme. Geçtiğimiz ay karşılıksız çek suçlarından "Kanunların suç saymadığı fiil için ceza verilemez" gerekçesiyle tam 25 tahliye kararı verdi. Kararda, TCK’nın genel hükümlerinin uygulanacağı ve 3167 sayılı Çek Yasası’nın 1 Ocak’tan itibaren uygulanamayacağı savunuldu. Karar şöyle:

"Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse TCK’nın 2. maddesinde düzenlenen ’kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz’ kuralına aykıdır."

Çek mağdurları isyan etti

İnternette site kuran karşılıksız çek mağdurları ise bu karmaşaya isyan ediyor. Tüm basın kuruluşlarına mail yağdıran ve seslerini duyurumamaktan yakınan çek mağdurları yaşanan karmaşayı ve tepkilerini bakın şöyle dile getirdiler:

"3167 sayılı Çek Kanunu ve TCK’nın ilgili maddeleri uygulanabilirliğini yitirmiştir. Ceza hukuku otoriteleri Sayın Prof. Adem Sözüer ve Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya’nın görüşleri de bu yöndedir. Türkiye genelinde Sarayköy, Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi, Şişli 11. Asliye Ceza, Şişli 3. Asliye Ceza ve başka mahkemeler infazı durdurma kararı vermekteler. Hukukta, özellikle ceza yasalarında yorum ve kıyas olmaz.

Anayasa kuralı olan ’bir taahhütten dolayı, kişilere hürriyeti bağlayıcı ceza verilemez’ şartı varken, genel kaide olan ’suçsuz ceza olmaz’ şartı varken, bazı mahkemelerin uygulayıp, bazılarının da karara devam etmesi hukukta kaosa neden olmakta. Bu durum da adalete olan güvenimizi sarsmaktadır. Buradan yetkililere sesleniyoruz; kanayan yara olan ’karşılıksız çek’ artık kangrene dönüşmüş ve içinden çıkılmaz bir hal almıştır.

Binlerce aile dağılmış, binlerce esnaf olmayan bir kanundan ceza evinde, onbinler kaçak yaşamaktadır. Esnaf intiharları artmıştır. Sesimizi duymanız için daha kaç esnafın intihar etmesi gerekecektir? Çok acil bir çözüm lazım. Bizler af istemiyoruz, yasal hakkımız olan özgürlüğümüzü, bir şans daha verilerek çalışıp borçlarımızı ödemek ve kul hakkından kurtulmak için kullanmak istiyoruz."

İşte o mailler

Tahliye verilebiliyorsa, biz niye mağdur oluyoruz

Bazı Hakimlerimiz bu davalarda infaz durdurma-beraat kararları verirken, bazıları tam tersi karar vermektedirler. Senelerce babamdan devraldığım işi yürüten dürüst bir tüccardım. 20 senelik ticari hayatımda bir trafik cezası almamış bir insanım. İki sene evvel işlerimin bozulması nedeni ile 15 kişiyi istihdam ettiğim ve yılda devlete 400.000 TL’den fazla dolaylı vergi ödeyen bir firmamı kapadım. Piyasada 150.000 TL’ye yakın sahsi çeklerimin karşılığı çıkmadı ama piyasada çalıştığım firmalar benim dürüstlüğümden dolayı çoğu bu borçları sildi. Sadece 4 kişi toplam 40.000 TL miktar için hakkımda tutuklama kararı çıkardı. Geçen hafta avukatım itiraz etti.Reddedildi. Sayın Adalet Bakanı’ndan bu karmaşa için yardım talep ediyoruz. Şayet mevcut yasa yatmamızı istiyorsa onunda cezasını çekeriz ama şayet bu cezamızın affı söz konusu ise neden ben ve bu insalar mağdur oluyoruz.( Kutlu A.)

Dünyada başka örneği yok

1 Ocak 2009’dan bu yana gündemde olan ancak medyanın nedense pek itibar etmediği bir konu var. TCK’nın 5. maddesinin 1.Ocak 2009’dan itibaren, ceza içeren diğer tüm kanunları da kapsayacak şekilde yürürlüğe girmiş olması dolayısıyla, karşılıksız çekten dolayı hapis cezası almış olanlar, kanunsuz bir şekilde tam 70 gündür cezaevlerinde tutuluyor. Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 6 Mart 2009 günü cesur bir kararla bir çek mahkumunun cezasını kaldırmış bulunuyor. Ancak binlerce mahkum kanunsuz bir şekilde hala hapiste. Böyle bir uygulama zulümdür ve dünyada başka örneği de yoktur. Hapisteki binlerce mahkum ve davası sonuçlanan yahut devam eden yüzbinden fazla insan açısından hayati önemi haiz olan böyle bir konu, en azından "Hande’nin bacakları" veya "Hadise’nin kumaşsız elbisesi" kadar medyada yer almalı diye düşünüyoruz.

Babamın hapiste yatmasının borcunu ödemesine ne faydası var

Babam bir kaç gün önce karşılıksız çekten içeri girdi zor günler geçiriyoruz. Çok severek gittiğim üniversiteme ne yazık ki artık gidemeyeceğim. Avukatlar bile yardımcı olmak istemiyor eğer af çıkarsa, geçim kaynaklarının büyük bir kısmını oluşturan çek ve senet davalarından para kazanamayacaklarını düşünüyorlar. Af çıkmasına kesinlikle karşılar. Bir yanda Sakarya’da beraat eden 25 kişi bir yanda onlar kadar insaflı karar mercilerine rastlamayan hapiste yatan onbinlerce insan 400 bin aranan, 1 buçuk milyon çek. Ne yazık ki adalet neye göre işliyor bilmiyoruz. Ufacık çocuklara tecavüz eden adamlar 5 yıl yatmıyor şimdi kalkıp bir işadamını ya da esnafı verdiği sözü tutamadı diye en çok çalışması gereken zamanken 5 yıl içeri alıyorlar. Hiç kimsenin sözünü tutamadığı için özgürlüğü kısıtlanamaz? Yasalarda bu kadar boşluk varken kriz zaten her şeyi bu kadar zorlaştırmışken böyle keyfi kararlarla aileler umutsuzluğa itilebilir mi? Gerçekten anlamıyorum. Babamın orada olmasının kime ne faydası var? Ne ailesine bakabiliyor ne varolan borcunu ödeyebiliyor. Halbuki almış olduğu çok güzel işler vardı bir ay içinde bu parayı rahatlıkla ödeyebilirdi. Kalkıp karşılıksız çekle ilgili hapis cezasını Adem Sözüer gibi bir çok hukuk profsörü bile yasal bulmuyorsa neden bir gazetede kanalda bu haksızlığa değinilmiyor? İnsan yaşadığı ülkenin adaletine bile güvenemezse neye güvenebilir?


www.pressturk.com

Devamını Okuyun

25 Nisan 2009 Cumartesi

SAYIN BAŞBAKANIM

www.tips-fb.com



Sayın Başbakanım
Esnafın cilesi cek

Kriz yüzünden ödenemeyen çekler, esnafa cezaevi yolunu açtı. Kuru ekmeye muhtaç esnaf, yardım bekliyor. “Zor durumdayız ama dolandırıcı değiliz. İnsaf!” diyorlar. 70 bin mağdur yardım bekliyorlar.



Başbakanım, çek çektiriyor. “Kötü niyet iyi niyet”derken, üç kağıtçı ile zor durumdaki esnaf birbirine karıştı. Çek işi düğüm oldu. Kanun bile ne yapacağını bilemez hale geldi. Bazı illerde çekini ödemeyen cezaevine girerken, bazı illerde para cezasıyla serbest kalıyor. Kimi esnaf “Kriz yüzünden ödeyemedik” diye feryat ederken. Elinde çeki patlayan esnaf ise “Benim hakkımı yiyen. Daha beter olsun .Cezaevi yetmez” diyor. Başbakanım, bu işe bir çare. Zor duruma düşüp ödeyemeyenle, üç kağıt yapıp ödemeyenleri ayırt edecek bir sistem lazım. Adamın parası yok ne yapsın? Çek yazdı diye, cezaevine giriyor. Bunun kime yararı var? Borç ödenmediği gibi, 1-5 yıl arasında bir iş adamı cezaevinde, üretim durmuş, boşu boşuna yatıyor. Vergi borcunu ödemeyene ise hapis yok! SSK borcunu ödemeyene hapis yok! Çek yazıp ödemeyeni at cezaevine. Başbakanım, esnafın en büyük kanayan yarası çek. Bu olayın çözülmesi gerekir. Bazı illerde çek ödemeyene hapis verilirken, bazı illerde serbest kalması nasıl izah edilebilir? Kanun her il için aynı işlemez mi? Çek yasası kafaları karıştırdı, her mahkemeden farklı karar! Çek yasasının TCK’ya uyarlanmaması hukukçuları da böldü. Karşılıksız çeke bazı mahkemelerde beraat, bazılarında ise hapis kararları çıkıyor. 70 bin dava çözüm bekliyor. Binlerce insan, çıkacak sonuçla ya cezaevine girecek yada kurtulacak. TBMM Adalet Komisyonu Başkanı Ahmet İyimaya da konuyu doğrulamış ve kanunun uyumlu hale getirilmediğini belirtmişti. Avukatlarla konuştuğumda, yeni yasa, TCK’ya uyarlanmadığı için, bazı mahkemeler karşılıksız çek suçundan beraat kararı verirken, bazı hakimler de yasanın yürürlükte olduğu kanaatiyle para cezası vermeyi sürdürüyor. Yaşanan ilginç durum, avukatları da ikiye bölüyor. Bazı avukatlar müvekkillerine, bu konudaki hukuki boşluktan yararlanabilecekleri bilgisini verirken bazıları, ‘Benim bilgim yok, böyle bir gelişme yok’ cevabını veriyor. Sonuç kaos... Cezaevleri iş adamlarıyla dolup taşıyor. Suçu, çekinin karşılıksız çıkması. Yakınları ile konuştum. “Çekleri ödenmediği için iflas etti. Çekini ödeyemedi. Şimdi hapiste” diyorlar. Suçlu kim? Kriz... Ama bazı esnaf, bilinçli olarak sahte çeklerin havada uçuştuğunu, bu yüzden de mağdur olduklarını belirtiyor. Ellerindeki karşılıksız çekleri sallayarak “Beter olsunlar. Hakkımızı yiyenler sürünsün. Daha beter olsun” diyorlar. Bazı esnaf ise bankalara suç buluyor. “Önüne gelene çek defteri verdiler. Tıpkı kredi kartları gibi. Nasıl olsa sorumlulukları yok. Adam bu çeki öder mi ödemez mi diye bakmadılar. Olan bize oldu. Yasa bankalara, çek konusunda sorumluluklar getirilmeli. Karşılıksız çeklerde o da sorumlu olmalı.” diyor. Esnafın ana sorunu bu Başbakanım . Esnafın Recep Tayyip Erdoğan’dan ricası bu. “Ticaretin canlanması için, çek problemi çözülsün” diyorlar. Esnaf iş yapamaz hale gelmiş. Çek yazsam, cezaevine girerim korkusu. Çek alsa ödenir mi? Ödenmezse ne yaparım korkusu. Ne mal alabiliyor, ne de ürettiğini satabiliyor. Kriz yüzünden ortada nakit para da yok. Esnaf ne yapsın? “Mevcut 3167 sayılı Çek Yasası 3 Nisan 1985 tarihinde yürürlüğe girdi. Bu yasa kapsamında 2003 yılına kadar karşılıksız çek kesenler dolandırıcılık suçundan yargılanıyordu. Ancak 8 Mart 2003 tarihinde Çek Yasası’nın 16. maddesi değiştirildi. Para cezası getirildi.” deniliyor. Ama hala yasa TCK’ ya uyumlu hale sokulmadığı için binlerce mağdur umutla bekliyor. Başbakanım, kısaca esnaf için kanayan bir yara ‘çek’. Bir çözüm üretilmeli. Ve yasaların, her ilde aynı işlemesi sağlanmalı. Benden söylemesi, çek esnafa çok çektiriyor. Hapis cezası çekenler de, çeki ödenmeyenler de çile çekiyor. Sonuç yine çek, ortada yine para yok. Esnaf hapiste, alacaklı avukat peşinde, ne o, ekmek parası uğruna yaşananlara bak! Kimi malını kaptırıyor, kimi dolandırıcı olup, hapsi boyluyor. Başbakanım, vallahi ekmek parası için çırpınan esnaf bunu hak etmiyor. Benden söylemesi. Bu krizde bir kuru ekmeye muhtaç esnaf için bu çile çok ağır geliyor. Benden iletmesi.

Bengüç
Özerdem


www.gazetesok.com

Devamını Okuyun

24 Nisan 2009 Cuma

NETEKİM PAŞA.. RASMUSSEN DÖNEĞİ.. MECLİS'TEKİ PKK'CILAR.. VE ŞU BİZİM ÇEK MAĞDURLARI!

www.tips-fb.com



NETEKİM PAŞA.. RASMUSSEN DÖNEĞİ.. MECLİS'TEKİ PKK'CILAR.. VE ŞU BİZİM ÇEK MAĞDURLARI!

Vatanı bölmeye kalkışanlar meclise..Vatanına hizmeti namus borcu bilenler hapse! Düzen kurbanı bu çek mağdurlarının terörist kadar bile değeri yok.. İhanetin, yalanın insanın yanına kar kaldığı bir ülkeye hizmet mi etmek..Hadi canım sen de!

Yıl 1981.. Batı’nın şımarık veledi Yunanistan kıvrım kıvrım kıvranıyor..
Bütün derdi Nato’nun askeri kanadına yeniden girmek..
Girmek ama Türkiye’nin vetosu bela olmuş..
O zaman memleketin başında Milli Güvenlik Konseyi var..
Atatürk Türkiye’sini kurtarmak (!) için işbaşına gelmişler..
Amerika allem ediyor, kalem ediyor, vetoyu kaldırtıyor..
Size kıyaklar geçeceğiz gibilerinden ağızlara bir parmak bal çalmalar..Netekim Evren de anında mayışıyor..
O sıralar işi zaten başından aşkın..
Hani Erdal Eren gibi gençlerin yaşını büyütüp astırmalar falan..
Sağdan soldan binlerce insanın ocağına eften püften nedenlerle incir diktirmeler falan..
Atatürk Cumhuriyeti’ne en büyük ihaneti yapıyor..
Erdallara acımıyor, ezeli düşmanına acıyor..
Memleketin en büyük kozunu böyle kaybediyor..
Sarıkamış’ta Enver Paşa faciası, Kore’de Türk askeri, ’70 – ’80 vakaları, Süleymaniye çuvalı..
1950 sonrası utanç sayfalarımız çoktur, ama Roger’in yalanına kanan Evren’inki hem enayilik..

Kafa eşcinseli Rasmussen..

İnsanlar ders almayı bilse tarih tekerrür eder mi, demeyin..
Kolay tava gelen bir kektir bizim millet..
Rasmussen’in ne kaypak bir Kuzeyli olduğunu bizim İlker Kılıçman yazdı..
Hani..
NATO Genel Sekreterliği’ne karşı Türk vetosu kalkarsa..
Peygamberimize hakaretten özür dileyecekti..
Roj TV’yi kapattıracaktı..
Ve..
NATO’da yardımcı olarak da bir Türk’ü seçecekti..
‘Dinlere saygılıyım’ dedi, ‘Roj TV davası sürüyor’ diye kıvırdı..
Türk yardımcı için de şöyle avuç içinde şraaak diye bir kol şaklattı..
İşte 28 yıl sonra bir Kenan Evren enayiliği daha..
‘Yalanlara karnım tok’ diyemeyen..
Yalanlar karşısında incecik boyun uzatan bir ülke..
Bu kafanın ensesinde boza pişirmez de ne yaparsın..
Karizmanın çizilmesine mi yanarsın..
Kuşun elden uçmasına mı..
Bir zındığın dine imana, millete ettiği küfürün yanında kar kalmasına mı..
Pembe vaatlerle keriz yerine konmaya mı..

Meclis’teki PKK şakşakçıları..

Yalanlara doğru kıçımızı açmak alışkanlık haline geldi, işte bu kötü..
2007 seçimlerinde dilimizde tüy bitti..
PKK’cı, PKK’lı Sebahat Tuncel, Selahattin Demirtaş, Emine Ayna, Ahmet Türk, Fatma Kurtulan..
TBMM’ye seçilemezler..ant içemezler..bunlara göz yumulursa o meclis meclislikten çıkar, dedik..
Seçildiler..ant göz yumuldu..meclis meclislikten çıktı..
‘Kendilerine çekidüzen verirler’ masalına öyle inanıldı ki Ufuk Uras gibiler bir taşaklarını öpmedi bunların..
Yüz buldular, gemi azıya aldılar, azdıkça azdılar..
Son yedikleri herze de Meclis’te oturma eylemi..
Gerekçe terör örgütüne yardım – yataklık eden DTP’lilere operasyonunu protesto..
Bırakın yardım, yataklık edelim..
Maaşlar Ankara'dakilerden, primler Kandil'dekilerden, demeye getiriyorlar..
Nerde kaldı “devletin varlığı ve bağımsızlığı, vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğü"nün andı..
Ağababaları Ahmet Türk de İngiltere’de belaltı çalışıyor şimdilerde..
TSK’ya çakıyor, AKP’ye çakıyor, “Öcalan’a kulak vermek lazım” diyor..
Üfür Ahmet, yalancı Ahmet, biji Ahmet!..

İçerdeki masumlar, dışarıdaki suçlular..

Presstürk günlerdir yazıyor çiziyor..
Avukat görüşleri yayınlıyor..mektuplar, haberler koyuyor..
Çek yasadaki garabetin demir parmaklığa mahkum kıldığı şu insanlara yazıktır, diyor..
Çıt yok be, çıt..
İlgili ve bilgili eşhasın üstüne ölü toprağı serpilmiş..
Pisi pisine mapusa düşen, kaçağa düşen, ciğerine ateş düşen binlerce, on binlerce insan..
Acıyla, yoksunlukla, yoklukla yüreği dağlanan binlerce eş, çoluk çocuk, hısım akraba..
Adam ne diyor: ‘Bırakın bizi, sicil affı çıkarın, çalışalım, vatanımıza borcumuzu ödeyelim..’
Borcum borç, namus sözü, diyor..
Tek istekleri gururlarını, ailelerini, insan içine çıkamaz, okuluna gidemez hale gelen yavrularını bu ‘utanç’tan kurtarmak..
Ama..
Şu Türk devletinin yaptığına bakın..
Vatanı bölmeye kalkışanlar meclise..
Vatanına hizmeti bir namus borcu bilenler hapse!
Düzen kurbanı çek mağdurlarının şu yardakçı müsveddeleri kadar bile değeri yok..
İhanetin, yalanın insanın yanına kar kaldığı bir ülkeye hizmet mi etmek..
Hadi canım sen de!

www.pressturk.com

Devamını Okuyun

16 Nisan 2009 Perşembe

KARŞILIKSIZ ÇEKLERDE HAPİS CEZASI BİLMECESİ

www.tips-fb.com


Çeklerle ilgili uygulamada yaşanan sorunları iyi açıklaması nedeniyle yazının başlığında 'bilmece' sözcüğünü kullandık. Gerçekten, karşılıksız çek keşide edilmesi halinde hapis cezası verilip verilemeyeceği konusu tam bir bilmece haline gelmiş durumda.

Önce, karşılıksız çeke hapis cezası öngören düzenlemenin, Anayasa'ya aykırı olup olmadığı ilgili çevrelerde tartışma konusu yapıldı. Aykırılık iddiasının temel dayanağı, Anayasa'nın 38. maddesinin yedinci fıkrasında yer alan; 'hiç kimse, yalnızca sözleşmeden doğan bir yükümlülüğü yerine getirememesinden dolayı özgürlüğünden alıkonulamaz' hükmüydü. Anayasa Mahkemesi'nin, karşılıksız çeke hapis cezasının Anayasa'ya aykırı olmadığına oyçokluğuyla karar vermesiyle tartışmalar sona erdi.
Ardından, Türk Ceza Kanunu'na uyumlaştırma ile ilgili yasal düzenlemelerin süresinde yapılmaması nedeniyle, karşılıksız çeklere verilecek cezalar konusunda yasal boşluk oluştu.

CEZA KANUNU HÜKÜMLERİ
5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 'Özel kanunlarla ilişki' başlığını taşıyan 5. maddesine göre; TCK'nın genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacak.
TCK'ya göre; bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, kasıtlı olduğunun ispatı gereklidir. Yani, çeki keşide edenin çekin karşılıksız kalacağını bilmesi ve istemesi gerekmektedir.
Ceza içeren özel kanunlarda gerekli değişikliklerin yapılabilmesi için 5. maddenin uygulanması 31.12.2008 tarihine ertelenmişti. Yani, özel kanunlarda yer alan düzenlemeler TCK'ya aykırı olsa bile 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabiliyordu.

BOŞLUK NEDEN ÇIKTI?
5237 sayılı TCK'ya uyum amacıyla birçok özel kanunda değişiklik yapılmış olmasına karşın, 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun'da gerekli değişiklikler yapılmadı.
Gerekli değişiklikler yapılmayınca da, 01.01.2009 tarihi itibarıyla 3167 sayılı Kanun'un ceza içeren ve TCK'nın genel hükümlerine aykırı olan maddeleri 'zımni olarak' yürürlükten kalkmış oldu. Dolayısıyla bu tarihten sonra karşılıksız çek keşide edilmesi olayında, suçun manevi unsuru olarak 'kast' aranması gerekiyor.

PARA CEZASINDAKİ DURUM
Çekin karşılıksız kalması halinde 80 bin TL'yi aşmamak üzere karşılıksız kalan çek bedeli kadar para cezası verilmekteydi. TCK'da yer alan adli para cezası ile ilgili hükümlere aykırılık oluşturan bu hükmün de artık uygulanma olanağı bulunmamaktadır.
Bundan böyle adli para cezası miktarının tespiti, hakimin takdiri ile belirlenen gün/para esasına göre yapılabilecektir.

TÜZEL KİŞİLERE PARA CEZASI VERİLEMİYOR
Karşılıksız çek keşide etmek suçunun tüzel kişi yararına işlenmesi durumunda tüzel kişi adına para cezası kesilmekteydi. TCK'nın 20. maddesinin 2 numaralı fıkrasında; 'Tüzel kişiler hakkında ceza yaptırımı uygulanamaz. Ancak, suç dolayısıyla kanunda öngörülen güvenlik tedbiri niteliğindeki yaptırımlar saklıdır' hükmü yer almaktadır.
Dolayısıyla, 01.01.2009 tarihi itibariyle artık tüzel kişilere para cezası verilmesi de mümkün değil. Yargıtay'ın görüşü de aynı yönde (Yargıtay 10. H.D., E:2007/11212, K:2009/2458).

YASAL DÜZENLEME YAPILMASI GEREKİYOR
Karşılıksız çek keşide edilmesi konus
unda ceza mahkemeleri tarafından farklı kararlar veriliyor. Yargıtay'ın konu ile ilgili açıklanmış bir kararı olmaması da konuyu çözülmesi güç bir 'bilmece' haline dönüştürüyor. Dolayısıyla, konunun bir an önce yasal olarak çözüme kavuşturulması kaçınılmaz hale gelmiş durumda. İçinde bulunduğumuz kriz ortamında bu konunun bir an önce çözümlenmesi, en az 'paketler' kadar önem taşıyor.

HAPİSTE OLANLARIN DURUMU
3167 sayılı Kanun'un hapis cezası öngören hükümlerinin yürürlükte olduğu dönemde verilmiş hapis cezaları, konunun başka bir yönünü oluşturuyor. 5237 sayılı TCK'nın 7. Maddesi'nin 2 numaralı fıkrası hükmüne göre; 'suçun işlendiği zaman yürürlükte bulunan kanun ile sonradan yürürlüğe giren kanunların hükümleri farklı ise, failin lehine olan kanun uygulanır ve infaz olunur'.
Bu hüküm dikkate alındığında, karşılıksız çek nedeniyle hapse mahkum olanların hapis cezalarının infazlarının durdurulması gerektiği anlaşılıyor.

AKLINIZDA BULUNSUN
İzinsiz öğretim kurumu açılması
Türk Ceza Kanunu'na göre, izinsiz olarak eğitim kurumu açan veya işletenlere üç aydan bir yıla kadar hapis veya adli para cezası veriliyor. Ancak, izinsiz olan eğitim kurumlarında 'çalışanlar için' herhangi yaptırım söz konusu değil.

Eve ipotek konulması halinde meskeniyet
Geçenlerde, tek bir evi olan kişilerin evi haczedilemez diye bir yazınız vardı. Ona istinaden birkaç soru oluştu aklımda. Çalışmış olduğum şirketin patronu kendisine yardımcı olmam için benden dairem üzerinden teminat mektubu çıkartıp kumaş getirmek istedi. Ben de onu kırmamak için teklifini kabul ettim. Eşimi de ikna ederek dairemize ipotek koydurduk. Benden banka ipotek yazısını aldıktan sonra patronum para çekmiş. Şimdi şirket battı, banka ipoteği paraya çeviriyor. Ben ne gibi dava açıp tedbir alabilirim? l İ.D.
Borçlunun haline münasip tek evinin haczedilememesi kuralı, ev üzerine ipotek konulması durumunda geçersiz. Evini ipotek ettirmiş kişinin ipotek alacaklısına karşı meskeniyet iddiasından peşinen vazgeçtiği kabul ediliyor. Hatta, sadece ipotek alacaklısına karşı değil; diğer alacaklılara karşı da bu iddianın ileri sürülemeyeceği görüşü hakim. Siz ipoteği kendi hür iradenizle vermişsiniz. Bu durumda, bankanın ipoteği paraya çevirmesi tamamen yasal bir işlem. Sonuç olarak, dava açarak lehinize sonuç alma ihtimalinizin çok zayıf olduğu görüşündeyiz.

100 TL harç ödenecek
Ben bir apartmanda yöneticiyim. Dairelerde kat irtifaklı tapularımız mevcut. Binamızın imar ruhsatı var fakat bu ruhsat 5 sene geçtiği için yenilenmesi gerekiyor. Henüz iskan alınmamış durumda. Benim sorum kat mülkiyetine çevirme sırasında ödeyeceğimiz cins tashihi harcıyla ilgili. Anladığım kadarıyla imar ruhsatı son 5 sene içinde alınmış, iskanı 28.11.2007 sonrası çıkarılmış ve kat mülkiyetine geçiş için 28.02.2009'dan sonra başvurulmuş binalarda bu harç daire başına 100 TL olacak. Fakat bizim iskan çıkarmamız için önce imar ruhsatımız yenilememiz gerekiyor. Bu durumda biz de bu 100 TL'lik harçtan yararlanabilecek miyiz? Yoksa eskisi gibi binde 15'ten mi harç ödeyeceğiz? l Hakan Civelek
Kat irtifaklı tapuların kat mülkiyetine dönüştürülmesinde uygulanan nispi harç, 5838 sayılı Kanun'la değiştirilerek 28.02.2009 tarihinden geçerli olmak üzere 100 TL olarak belirlendi. İmar ruhsatınızı yenilemek zorunda olmanızın bu harç miktarı açısından herhangi bir etkisi yok. İmar ruhsatınızı yenileyip yapı kullanma izin belgesi (iskanı) aldıktan sonra gerekli belgelerle birlikte başvurunuzu yapacaksınız. Kat mülkiyetine geçiş için bağımsız bölüm başına 100 TL ödeyeceksiniz.

İskanın alındığı tarih önemli
Sİze danışmak istediğim bir konu var. Sahip olduğumuz iki ev, 15 yılı aşkın süre önce alınırken kat irtifaklı tapu olarak alınmış. Bunun kat mülkiyetine çevrilmesi gerekir mi? Yapılması ve yapılmaması durumunda yapmamız gerekenler nelerdir? İlgilendiğiniz için şimdiden çok teşekkür ederim. Fatih Tetik
İster 15, ister 5 yıl önce alınmış olsun, kat irtifaklı tapuların kat mülkiyetine dönüştürülmesi gerekiyor. Kat mülkiyetine geçiş süresi, yapı kullanma izin belgesinin (iskanın) alınıp alınmamasına göre değişiyor. Henüz iskan alınmamış ise kat mülkiyetine geçiş için iskanın alındığı tarihten itibaren bir yıllık süre var. İskanı 28.11.2007 tarihinden önce alınmış ise 28.11.2009 tarihine kadar kat mülkiyetine geçilmiş olması gerekiyor. Konu ile ilgili ayrıntılı açıklama için 2 Nisan 2009 ve 5 Nisan 2009 tarihli yazılarımızı okuyabilirsiniz.

GÜNÜN SÖZÜ
'Herkesin yenileceği bir yer vardır. Kimilerini yenilgi yıkar; kimileri zaferle küçülür, bayağılaşırlar. Büyüklük, hem yenilgiyi hem de zaferi kabullenebilen kişilerde yaşar.' John Steinbeck


www.aksam.com.tr

Devamını Okuyun

15 Nisan 2009 Çarşamba

SAKARYA 1nci AĞIR CEZA'DAN SONRA BİLECİK...

www.tips-fb.com



Yeni yasa taslağı üzerinde hala net bir gelişme olmazken mahkemeler ardı ardına aklama kararı veriyor!


TÜRK MİLLETİ ADINA
Yargılama Yapmaya Ve Hüküm Vermeye Yetkili
BİLECİK AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/215 bilecik

BAŞKAN :RAMAZAN AKYOL 37306
ÜYE :ZEKERİYA YAVUZ 38481
ÜYE :LEYLA TAŞKOPARAN 39799
KATİP :FİKRİY ŞENSOY 148098

İTİRAZ KONUSU : Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin19.03.2009 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ek kararı.

İTİRAZ TARİHİ :19.03.2009
KARAR TARİHİ :09.04.2009

Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2009 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı kararına sanık …………..tarafından itiraz edilmiş olmakla, dosya incelendi.

Gereği Düşünüldü:

Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 13.05.2004 tarih ve 2003/237 esas,2004/122 karar sayılı kararı ile, sanığın üzerine atılı çek kanununa muhalefet suçundan eylemine uyan 4818 sayılı kanunun 14. maddesi ile değiştirilen 3167 sayılı kanunun 16/1 maddesi gereğince ve sanık lehine olduğundan hapis cezası yerine sanığın ilgili tarihler arasında keşide edilerek müşteri firmaya verilen toplam 53.000,00 TL ağır para cezası ile cezalandırılmasına, sanığın 3167 sayılı kanunun 16/3 maddesi gereğince 1 yıl süre ile çek keşide etmesinin ve çek hesabı açmasının yasaklanmasına karar verilmiş olup, bu kararın tarafların yokluğunda verildiği, kararın temyiz edilmesi üzerine dosyanın Yargıtay’a gönderildiği, Yargıtay 10.ceza Dairesinin 28.04.2008 tarih ve 2006/1253 esas, 2008/6565 karar sayılı ilanı ile hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmekle, 28.04.2008 tarihinde kesinleştiği anlaşılmıştır.
Sanık vekili Av. ………… 19.03.2009 havale tarihli dilekçe ile müvekkili olan hükümlü…….hakkındaki infazın durdurulmasını talep ettiği, talep üzerine Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2009 tarih ve 2003/237 esası, 2004/122 karar sayılı ek kararı ile, sanık vekilinin talebi ile infazın durdurulması yönündeki talebin reddine, mahkemenin 13.05.2004 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ilanının aynen infazına karar verildiği, kararın 19.03.2009 tarihinde hükümlü vekiline tebliğ edildiği anlaşılmıştır.
İtiraz eden ………… vekili Av………………. mahkememize ibraz ettiği 19.03.2009 havale tarihli itiraz dilekçesinde özetle müvekkilinin para cezasına mahkum edildiğini 31.11.2008 tarihi itibariyle karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığının anlaşıldığı, açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayılı belirlenerek bunun 20-100 lira arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması suretiyle sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmenin kıyas yapmak olduğunu, hükümlü hakkındaki infazın durdurulmasına karar verilmesini talep etmiştir.
Bilecik C Savcılığı 08.04.2009 tarihli mütalaasında, TCK. nun 5. maddesine göre TCK. nun genel hükümleri özel kanunlarda düzenlenen suçlar yönünden bağlayıcı olduğu ve bu hükümlere aykırı özel yasaların uygulama olanağının olmadığı, çel bedeline göre belirlenen para cezasının TCK. nun 52. maddesine aykırı olduğundan bu şekilde belirlenen adli para cezasının yasaya aykırı olduğu, TCK. nun 21. maddesine göre kasıt olmadan suç oluşmayacağı şekli suç kavramı TCK. nun 21. ve 22. maddelerine aykırı olduğundan 3167 sayılı yasanın uygulama imkanının olmadığını itirazın kabulüne karar verilmesi yönünde görüş bildirmiştir.
Dosyanın tetkikinde, itiraz eden hükümlü vekili Av……………. ilana konu olan ve ceza yaptırımının dayanağını oluşturan 3167 sayılı yasanın 16/1 maddesinde 5237 sayılı TCK. nun 52/1 maddesi ile çelişen hükümler bulunduğunu, 5237 sayılı TCK. nun geçici 1. maddesi gereğince 31.12.2008 tarihi itibariyle 3167 sayılı Çek Kanununun 16/1 maddesi dahil olmak üzere ceza içeren tüm maddelerde 5237 sayılı TCK. Nuh genel hükümlerine uygun olması gerektiğini, ancak bugüne kadar 3167 sayılı Çek Kanununun 16/1 maddesinde herhangi bir yasal düzenleme yapılmadığını, bu nedenle 3167 sayılı Çek Kanununun 16/1 maddesinin 31.12.2008 tarihinden itibaren uygulanması ve buradaki belirtilen cezaya göre hükümlünün cezalandırılmasının mümkün olmadığını, müvekkili hakkındaki infazın durdurulmasına karar verilmesini talep etmiş olmakla,
5237 sayılı TCK. nun 52/1 maddesine göre adli para cezası 5 günden az kanunda aksi bulunmayan hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibaret olduğu belirtilmekle adli para cezalarının özellikle gün olarak belirlenmesi gerektiği düzenlenmiştir.
3167 sayılı yasanın 4814 sayılı yasanın 14. maddesiyle değişik 16. maddesinde ise; “Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4. madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri ve ya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere çek bedeli tutarı kadar adli para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksen milyar liradan fazla olamaz. Bu miktar 01.03.1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2. maddesine göre her yıl artırılır, bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.” şeklinde düzenleme olduğu, adli para cezasının çek bedeline göre düzenlendiği,
5252 sayılı kanunun geçici 1. maddesinde belirtildiği üzere diğer kanunların 5237 sayılı TCK.nun birinci kitabında yer alan düzenlenmelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya kadar ve en geç (06.12.2006) tarih ve 5560 sayılı kanunun 15. maddesi ile değişik ibare) 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanacağı belirtilmiş olmakla, karşılıksız çek keşide etmek suçunun müeyyidesinin 3167 sayılı yasanın 4814 sayılı yasanın 14. maddesiyle değişik 16/1 maddesinde belirtildiği üzere suça konu çek bedeli kadar adli para cezası olduğu, 5237 sayılı TCK. nun 52/1 maddesine göre ise adli para cezasının öncelikle gün olarak belirlenmesi gerektiği düzenlenmiş olmakla her iki kanundaki adli para ceza parasının belirlenmesi konusunda uyumsuzluk olduğu 3167 sayılı Çek Kanununun 16/1 maddesinde karşılıksız çek keşide etmek suçunun müeyyidesi olan adli para cezasının belirlenmesinde 5237 sayılı TCK. nun 52/1 maddesine uyumlu olarak bu zamana kadar herhangi bir düzenleme yapılmadığı bu itibarla 5252 sayılı kanunun geçici madde 1’ e göre 3167 sayılı Çek Kanununun 16/1 maddesindeki 5237 sayılı TCK.nun 52/1 maddesine aykırı hükmünün en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanabileceği anlaşılmakla, hükümlü hakkında 28.04.2008 tarihinde kesinleşen Bilecik Ağır Ceza Mahkemesinin 13.05.2004 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ilanının aynen infazının ileride hükümlü hakkında telafisi imkansız zararlara neden olması ihtimali göz önünde bulundurulduğunda hükümlü vekilinin itirazının kabulü ile hükümlü hakkında 28.04.2008 tarihinde keskinleşen Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 13.05 2004 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ilanının infazının durdurulmasına karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
HÜKÜM: Yukarıda Gösterilen Gerekçelerle:
İtiraz eden …….. vekili………………. 19.03.2009 tarihli İTİRAZININ KABULÜNE,
Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 19.03.2009 tarih ve 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ek kararının ORTADAN KALDIRILMASINA,
Hükümlü …….. hakkında 28.04.2008 tarihinde kesinleşen Bilecik Asliye Ceza Mahkemesinin 2003/237 esas, 2004/122 karar sayılı ilanının İNFAZININ DURDURULMASINA,
Dosyanın Bilecik Asliye Ceza Mahkemesine tevdiine, kararın Bilecik Asliye Ceza Mahkemesince hükümlü ve vekiline tebliğine,
Dair, dosya üzerinde yapılan inceleme sonucunda mütalaaya uygun kesin olmak üzere oy birliği ile karar verildi. 09.04.2009

Devamını Okuyun

13 Nisan 2009 Pazartesi

KARŞILIKSIZ ÇEK VERENLER YASASIZLIKTAN FAYDALANIYOR

www.tips-fb.com


Karşılıksız çek verenler yasasızlıktan faydalanıyor


2008 yılının sonuna kadar çek ile ilgili düzenlemenin sağlanacağı Kanunun çıkmaması, bir hukuki boşluk oluştururken bazı mahkemeler yine 1 Ocak 2009 tarihinde yürürlüğe giren ‘Kanunsuz suç ve ceza olmaz’ düzenlemesini dayanak yapıp bu tür davaları beraat kararı ile sonuçlandırıyor. Yeni Çek Kanunu yürürlüğe girmediğinden karşılıksız çek davalarıyla ilgili olarak mahkemeler arasında tam bir tahliye karmaşası yaşıyor. Çek Yasası’nı dikkate alan mahkemeler tahliye taleplerini reddederken, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) genel hükümlerini uygulayanlar tahliye beraat kararları veriyor. Mahkemelerde bu karmaşa yaşanırken bunu gören fırsatçılar yasasızlığın boşluğundan faydalanarak zor durumdaki esnaf ve tüccari dolandırmaya başladılar. İnternette site kuran karşılıksız çek mağdurları ise bu karmaşaya isyan ediyor. Tüm basın kuruluşlarına mail yağdıran ve seslerini duyuramamaktan yakınan çek mağdurları yaşanan karmaşayı ve tepkilerini şöyle dile getirdiler: “3167 sayılı Çek Kanunu ve TCK’nın ilgili maddeleri uygulanabilirliğini yitirmiştir. Ceza hukuku otoritelerinin de görüşleri bu yöndedir. Türkiye genelinde bir çok mahkeme infazı durdurma kararı vermektedir. Binlerce aile dağılmış, binlerce esnaf olmayan bir kanundan ceza evinde, onbinler kaçak yaşamaktadır.”

www.ticarihayat.com.tr

Devamını Okuyun

12 Nisan 2009 Pazar

BİR AVUKAT GÖZÜYLE ÇEK TASLAĞI!

www.tips-fb.com



Karşılıksız çek suçundan her 4 kişiden birisi cezaevinde ya da aranıyor. Adli para cezasını ödeyebilen var mı? Çoluk çocuğu perişan olmayan kaldı mı?
12 Nisan 2009


Avukat DOĞAN DURU

Karşılıksız çek keşide etmekten dolayı keşideciye çek bedeli kadar adli para cezası verilmesi ve bunu haliyle ödeyemeyeceğinden (mevcut kanuna göre ödeyebilse çek bedelini öder ve tüm cezai yaptırımdan kurtulur zaten) dolaylı olarak hapis cezası ile cezalandırılması bir insanlık ayıbı ve büyük adaletsizliktir. (çeşitli sözleşmeler ,senet , fatura karşılı mal verip tahsilat yapamayanlar içinde geçerlidir bu adaletsizlik ). Çek, senet vs gibi ödeme araçlarını Nitelikli Dolandırıcılık yapmak suretiyle kullanan şahıslar yüzünden iflas etmiş ve senelerce çekini ödemiş, istihdam sağlamış müflis kişilerde mevcut çek kanunu ile cezalandırılmaktadır.





MAĞDURİYETLER GİDERİLSİN



Kanun koyucunun bu adaletsizlik getiren 3167 sayılı kanunu acilen revize etmesi ve mağduriyetlerin giderilmesi bir vatan - vatandaşlık borcudur. 3167 sayılı kanuna göre karşılıksız çek keşide etmek suç olmaktan çıkarılmalı, çeklere de senet-bono vasfı kazandırılmalıdır. Yaptırımlar hiç bir aşamada hürriyeti bağlayıcı olmamalı, tüm ödeme araçlarını kapsayıp toplumda güveni sağlayabilecek şekilde yasa düzenlenmelidir.

Örneğin: Karşılıksız çek , senet , kredi kartı kullanmak durumlarında çek - senet ve kredi kartı kullanımının yasaklanması, yurt dışına çıkış yasağı , müflis tüccarlara adli yardım , kamu yararına çalıştırma , sanığın gelirine göre adli para cezalarının yapılandırılması (süre sınırı olmadan ), etkin pişmanlık , ticari faaliyet yasakları vb yaptırımlar getirilebilir. Ama hapis cezası asla. Borcundan dolayı insanı hapisle cezalandırmak hem bu borcun ödenmemesi, hem de yuvaların yıkılmasına, hiç suçu olmayan diğer aile fertlerinin perişan olmasına sebep olmaktadır. Çek-senet-kredi kartı gibi ödeme araçlarını kötü niyetli kullananlar nitelikli dolandırıcılıktan yargılanmalı, şikayetler bu yönde olmalı ve dolandırıcılık yapanlar ve yapmayanlar ayrılmalı yüce adalet tecelli etmelidir.

Ödeme araçlarını kullanarak kişi ya da kurumları nitelikli dolandırıcılık yaparak dolandıranlar En ağır hapis cezası ile cezalandırılmalıdır. Sayısı milyonlara ulaşan vatandaşımız dolandırıcı olmadığı halde " karşılıksız çek suçundan mağdurdur."Aciz duruma düştüklerinden ceplerinde bırakın hukuki mücadele verecek parayı, geçinecek geliri olmayan, hem kanundan hem alacaklılardan kaçarak boğaz tokluğuna yaşamını sürdüren vatandaşlarımız vardır.



TİCARİ HAYATLAR BİTTİ



Borçlarını elinde olmayan sebeplerle ödeyemeyen iyi niyetli vatandaşımız iflas ettikten sonra alacaklılara karşı can güvenliğini bile sağlayamazken bir de devletimiz önünde kaçak duruma düşmekte, yuvaları yıkılmaktadır. Bu hususta sayısı milyonları aşan mağduriyetler vardır. Kesinlikle göz ardı edilmemelidir. Buna karşılık vadeli-vadesiz ödeme araçlarını kötü niyetli olarak kullananlar zaten bu hususta hukuksal önlemlerini dolandırıcılığa başlamadan almış ve bir çok insanın ticari hayatını bitirip çeklerini ödeyemez duruma getirmişlerdir.

Bankalar yeni düzenlemede kolaylıkla verilen ve üzerine sınırsız tutarda rakam yazılabilen çek koçanlarından çek bedeli kadar sorumlu tutulmalıdır ki insanlar karşılıksız çekler yüzünden mağdur olmasınlar. Çekin ödeme aracı olarak piyasadaki itibarı da düşmesin. Bankalar tarafından gereken teminatlar alınmalı (nakit blokaj – gayrimenkul – alacak temliki vs) buna göre çek koçanı vermelidir.

Ayrıca her keşide edilen çek üzerine keşide tarihi de yazılmalı ve keşide tarihinde bankaya keşide edilen çek ya da çeklerin tüm bilgileri (tutarı, vadesi, keşide tarihi) bildirimi zorunlu tutulmalı, çek hamili bu durumu sorgulayabilir olmalıdır. Ya da bankalar çek koçanlarını verdiklerinde her koçan için belirli bir limit tahsis edip buna göre uygulama yapabilir. Böylece bankalar aldığı teminatlar oranında çek kullandırabilir. Çek ibrazında da çek hesabının karşılıksız olması halinde ödemeyi bu teminatlara istinaden hamile yapabilir. Böylece çek hamili de çeki daha bankaya ibraz tarihinde korunmuş olur.

Buna karşılık günümüzde karşılıksız çek davaları yaklaşık 2-3 yıl civarında sürmekle temyiz vs itirazlarla bu durum daha da uzatılabilmektedir. Davaların akabinde ise zaten çek miktarı kadar para cezası verilmekte ve haliyle aciz durumda olan sanık bu adli para cezasını ödeyemediği için hapis cezasına dönüştürülüp infazı gerçekleştirilmektedir. Kısaca “mevcut 3167 sayılı çek kanununda ve mecliste şuan bulunan yeni tasarı taslağında hapis cezası kalkmış gibi görünse de hüküm çek bedeli tutarı kadar veya 150 bin TL gibi yüksek bir rakam ile adli para cezasına bağlandığından bu para cezasının da aciz duruma düşmüş iflas etmiş müflis kişiler tarafından ödenmesi imkansız olduğundan adli para cezası hapis cezasına çevrilmekte ve dolaylı olarak hapis cezası uygulanmış olmaktadır. Konuyla ilgili olarak karşılıksız çek keşide etmek suçundan yargılanan ve nihayetinde adli para cezalarını ödeyemediklerinden hapis cezası alan sanıkların istatistiksel net bilgileri adalet bakanlığından ve yetkili kuruluşlardan alınabilir. Bu yeni tasarı taslağını hazırlayanlar hangi ülkede yaşıyorlar…



DÖRT KİŞİDEN BİRİ CEZAEVİNDE



Her 4 kişiden birisi cezaevinde ya da aranıyor karşılıksız çek suçundan. Adli para cezasını ödeyebilen var mı? Çoluk çocuğu perişan olmayan kaldı mı? Alacağını alabilen alacaklı var mı? 3167 sayılı kanun baştan aşağıya yanlıştır. Bankaların sorumlulukları niye 475 ytl ? Sorumlulukları çek bedeli kadar olsun veya kişinin kredibilitesine göre her çek yaprağının üzerine banka “ bu çek yaprağı xxx tutara kadar bankamız güvencesi altındadır. “ şeklinde açıkça yazsın. Alacaklı olan kişi daha üst miktarda bir rakam yazılmasını kabul ederse aradaki fark için sadece icra takibi yapabilsin. Bunu düşünmek bu kadar zor mu?Adalet komisyonu başkanı size buradan sesleniyorum lütfen bu yasayı tek bir kerede her kesimi ve mevcut durumu değerlendirerek tüm ödeme araçları için hazırlayınız.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin iç-dış borcu olduğu ve geçmişte ekonomik krizler yaşadığı düşünüldüğünde, T.C vatandaşlarının borcu olması , iflas etmesi , çek , senet , fatura yada kredi kartı borçlarını ödeyememesi ve yapılandırmaya gitmesi, iç - dış borçlarını elinde olmayan imkanlar neticesinde çoğu zaman vadesinde ödeyemeyen devletimizin ; borçlarını zamanında çeşitli imkansızlıklar yüzünden ödeyemeyen vatandaşını ( çekini, senedini, kredi kartını, kirasını , faturalarını ) gayet normal karşılaması ve ona bu hususta yardımcı olması gerekir.



Devletimizin karşılıksız çek suçundan mağdur, dolandırıcılık yapmamış aciz durumda insanları bırakın hapisle cezalandırmasını, borçlunun borcunu ödeyebilmesi için uzlaştırıcı rol izlemesi ve borcu olan vatandaşlarımızın can güvenliğini sağlaması kaçınılmaz hale gelmiştir. Konuyla ilgili bir çok onurlu, gururlu insanın bunalıma girerek intihar ettiği haberleri hızla artmaktadır. Aciz duruma düşen ve borçlarını ödeyemeyen, dolandırıcılıkla hiç bir ilgisi olmadığı halde karşılıksız çek davaları yüzünden hüküm giyen tüm müflis iş adamları şu anda ceza evlerinde tecavüz, cinayet, dolandırıcılık, terör vs suçlardan hüküm giymiş suçlularla aynı koğuşlarda birlikte cezaları çektirilmekte bu yolla topluma yeniden kazandırılmaya çalışılmaktadır. İnsanların borcundan dolayı hürriyetinin bağlanmaması gerektiğini düşünen tüm vatandaşlarımızın ve ülkemizin bir sevdalısı olarak mecliste yeni tasarı taslağı bulunan 3167 sayılı kanunda yapılan büyük hataların ( karşılıksız çek keşide etmenin, para cezasıyla cezalandırılması ve bunun öde-ne-me-di-ğin-de dolaylı yoldan hapis cezasına dönüştürülmesi gibi) tekrar etmemesi ve iflas eden müflis insanlarla , dolandırıcılıktan yargılanması gereken dolandırıcıların karıştırılmaması , bu hususta mağdur olmuş ve ödeme imkanları 3167 sayılı yasa ile dolaylı yoldan hapis kararı ile elinden alınmış, dolandırıcılık ile alakası olmayan tüm çek mağdurlarının adına bu hususu tarafınıza ve ilgili makamlara bildirmeyi bir vatandaşlık görevi olarak görüyorum.
Bu hususta alacaklı pozisyonunda olanlarda unutmamalıdır ki karşılıksız çekten hapis cezası aldırmak müflis insanları mahkum ettirmek zaten aciz duruma düşmüş bu insanların borçlarını ödemelerini engellemektir. Ayrıca alacaklılara karşı kin, nefret ve beddua olarak dönecektir. Unutmayınız ki çeklerini elinde olmayan nedenlerden dolayı ödeyememiş insanlarda dolandırılmış ( karşılıksız çek ile mal/hizmet vermiş), ihanete uğramış ve aciz durumdadırlar.

Yasa koyucumuzun bu soruna acil olarak bir çözüm bulmasını temenni ediyor ve çalışmalarınızda başarılar diliyorum.

www.pressturk.com

Devamını Okuyun

11 Nisan 2009 Cumartesi

ÇEKLER İÇİN DİLEKÇE YAĞMURU

www.tips-fb.com





Çek – senet mağdurları karşılıksız çekle ilgili hapis cezalarını kaldıran Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi kararlarını emsal göstererek yeniden itiraza başladı.


11 Nisan 2009


Mağdurlar Mart ayı içerisinde toplam 25 kişinin tahliyesini öngören mahkemenin çekle ilgili olarak yasada boşluk olması nedeniyle ceza verilmeyeceğini gerekçe göstermesiyle büyük umuda kapıldı.
Kader mahkumlarını heyecanlandıran kararların ilki 11 Mart’ta “Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının infazının durdurulması” için verildi.
27 Mart’ta da aynı Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi 2. Asliye Ceza Mahkemesi’nin çekle ilgili verdiği hapis kararıyla ilgili itirazı karara bağladı ve cezaevinde bulunan sanık hakkında “Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 8.5.2008 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı ilamı ile verilen 4158 .- TL, adli para cezasının infazının durdurulmasına, tahliyesine” karar verdi..



* İŞTE SAKARYA 1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ’NİN İNFAZIN
DURDURULMASINA İLİŞKİN KARARI...


T.C.
SAKARYA
1. AĞIR CEZA MAHKEMESİ

DEĞİŞİK İŞ KARAR
DEĞİŞİK İŞ NO : 2009/213

BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BİLGEN EL

Hükümlü vekili tarafından Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih 2007/415-739 esas karar sayılı ek kararı ile sanık vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 2007/415 esas-2007/739 karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği ve para cezasının ödenmemesi nedeni ile hapse çevrildiği halen ceza evinde olduğu, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 1. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 29.1.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve müvekkili hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.

İddia makamı mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde olabileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır. Bu düzenleme karşısında açık bir yasal düzenleme yokken çek bedeli kadar tam gün sayısı belirlenerek bunun 20-100 TL arasında takdir edilecek bir bedelle çarpılması sureti ile sanığın cezalandırılabileceğini değerlendirmek kıyas yapmaktır. Kıyas, TCK nun 2/3. madde ve fıkrası ile yasaklanmıştır. Buna göre kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz. Kararına itiraz edilen mahkeme gerekçesinde kıyas yasağına rağmen kıyas yaparak 3167 Sayılı 16/1 maddesindeki ceza düzenlemesinin TCK 52. maddesindeki adli para cezası sistemine uygun olduğunu belirtmiştir.
Yasa koyucunun 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesinde sözünü ettiği diğer kanunlar içerisinde 3167 Sayılı Yasanın da olduğu hususunda tereddüt yoktur. Buna göre 3167 Sayılı Yasada bulunan ve 5237 Sayılı TCK nun 1.kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümler 31.12.2008 tarihine kadar uygulanabilecektir. Bu düzenlemenin mevhumu muhalifinden 3167 Sayılı (özel) Kanunun TCK nun 1. kitabının 52. maddesinde düzenlenen gün para sistemine aykırı olan ceza kuralının 31.12.2008 tarihinden sonra uygulanmayacağı anlaşılmaktadır. Kaldı ki yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesini dikkate alarak 5728 Sayılı Yasa ile özel yasalarda ayrıntılı düzenlemeler yapmasına rağmen 3167 Sayılı Yasada herhangi bir düzenleme yapmamıştır.
Yasa koyucunun atlama yaptığı, bu konuyu unuttuğu kabul edilemeyeceğine göre yasa koyucunun muradının 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesi ile düzenlenen ceza kuralının ortadan kalkması, uygulanamaz olması olduğu kabul edilmelidir. Çünkü ceza kuralları uygulanmak amacı ile konulur. Uygulanamayan bir ceza kuralı kaldırılmış demektir. Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak kaldırılma dışında yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek gerek Anayasa'da yapılan düzenlemeye, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmamakla cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Hasan Sülhi Seyalıoğlu müdafiinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 02.02.2009 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.10.2007 tarih ve 2007/415 esas 2007/739 karar sayılı ilamı ile verilen 33.000TL adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 2. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.11.03.2009



* VE İŞTE 27 MART TARİHİNDE AYNI MAHKEMENİN
İNFAZI DURDURMA KARARI..



BAŞKAN : ABDÜLKADİR YAVUZ
ÜYE : BURHANETTİN ESENKAR
ÜYE : CEVDET BAK
KATİP : BEHİYE AYDIN

Hükümlü Abdullah Bekir vekili Av. Levent S. tarafından Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.03.2009 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı ek kararı ile hükümlü vekilinin talebinin reddine ve mahkemelerinin 28.5.2008 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı ilamının değiştirilmesine ve infazın durdurulmasına yer olmadığına ve infazın devamına dair kararına dosya içeriğine göre süresi içerisinde; müvekkilinin 3167 Sayılı Kanuna Muhalefet nedeni ile para cezasına mahkum edildiği, 5275 Sayılı Yasanın 98. maddesi uyarınca yaptıkları başvurunun reddedildiği, bu kararın 5237 Sayılı TCK nun 5, 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesi, 3167 Sayılı Yasanın 16. maddesi ayrıca TCK 20.43.52,53,60,61 maddelerinde yer alan düzenlemelere aykırı olduğu, 31.11.2008 tarihi itibari ile karşılıksız çek keşide etmek eyleminin suç olmaktan çıktığı, böylece suçta ve cezada kanunilik ilkesi uyarınca hükümlü hakkında verilen cezanın yasal dayanağının kalmadığı iddiası ile Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesi tarafından 24.03.2009 tarihinde infazın devamına ilişkin ek kararın itiraz incelemesi ile kaldırılmasını ve hakkında tayin edilen cezanın bütün sonuçları ile ortadan kaldırılmasını ve tahliyesini istemiştir.
İddia makamının mütalaası alındı, dosya incelendi
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Konu ile ilgili yasal durum incelendiğinde;
1-3167 Sayılı Yasanın 16. maddesinde :
(1) Üzerinde yazılı keşide tarihinden önce veya ibraz süresi içinde 4 üncü madde uyarınca ibraz edildiğinde, yeterli karşılığı bulunmaması nedeniyle kısmen de olsa ödenmeyen çeki keşide eden hesap sahipleri veya yetkili temsilcileri, kanunların ayrıca suç saydığı haller saklı kalmak üzere, çek bedeli tutarı kadar ağır para cezasıyla cezalandırılırlar. Ancak verilecek para cezası seksenmilyar liradan fazla olamaz. Bu miktar, 01/03/1926 tarihli ve 765 sayılı Türk Ceza Kanununun ek 2 nci maddesine göre her yıl artırılır. Bu suçtan mükerrirlere, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası verilir.
2 – 5237 Sayılı TCK nun 2/1-3 madde ve fıkralarında ;
(1) "Kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz. Kanunda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz."
(3) Kanunların suç ve ceza içeren hükümlerinin uygulanmasında kıyas yapılamaz. Suç ve ceza içeren hükümler, kıyasa yol açacak biçimde geniş yorumlanamaz.
3- 5237 Sayılı TCK nun 5/1 madde ve fıkralarında :
"Bu Kanunun genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır. "
4-5237 Sayılı TCK nun 52/1-2-3 Madde ve fıkralarında;
(1) Adlî para cezası, beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmayan hâllerde yediyüzotuz günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının, bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması suretiyle hesaplanan meblağın hükümlü tarafından Devlet Hazinesine ödenmesinden ibarettir.
(2) En az yirmi ve en fazla yüz Türk Lirası olan bir gün karşılığı adlî para cezasının miktarı, kişinin ekonomik ve diğer şahsî hâlleri göz önünde bulundurularak takdir edilir.
(3) Kararda, adlî para cezasının belirlenmesinde esas alınan tam gün sayısı ile bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ayrı ayrı gösterilir. "
5-5252 Sayılı Yasanın 5349 Sayılı Yasanın 6. Maddesi ile değişik Geçici 1. Maddesinde:
(1) Diğer kanunların, 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31 Aralık 2008 tarihine kadar uygulanır.
6-5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 madde ve fıkrasında:
(1) Mahkûmiyet hükmünün yorumunda veya çektirilecek cezanın hesabında duraksama olursa, cezanın kısmen veya tamamen yerine getirilip getirilemeyeceği ileri sürülür ya da sonradan yürürlüğe giren kanun, hükümlünün lehinde olursa, duraksamanın giderilmesi veya yerine getirilecek cezanın belirlenmesi için hükmü veren mahkemeden karar istenir.
(3) Yukarıdaki fıkralar uyarınca yapılan başvurular cezanın infazını ertelemez. Ancak, mahkeme olayın özelliğine göre infazın ertelenmesine veya durdurulmasına karar verebilir.
7- 5275 Sayılı Yasanın 101/1-3 Madde ve fıkrasında:
(1) Cezanın infazı sırasında, 98 ilâ 100 üncü maddeler gereğince mahkemeden alınması gereken kararlar duruşma yapılmaksızın verilir. Karar verilmeden önce Cumhuriyet savcısı ve hükümlünün görüşlerini yazılı olarak bildirmeleri istenebilir.
(3)Bölge adliye mahkemesi veya Yargıtaydan başka mahkemeler tarafından verilmiş olan bu kararlara karşı itiraz yoluna gidilebilir." hükümleri bulunmaktadır.
Yürürlükte olan yasal durum incelendiğinde; TCK nun 5/1 maddesinde bu kanunun genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanacağı belirtilerek ceza hukukunda yeknesaklık sağlanmak istenmiştir.
Bu amaçla 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. maddesine; diğer kanunların TCK nun birinci kitabında yer alan düzenlemesine aykırı hükümleri, ilgili kanunlarda gerekli değişiklikler yapılıncaya ve en geç 31.12.2008 tarihine kadar uygulanır hükmü konulmuş ve bu süre yeniden uzatılmamıştır.
Yasa koyucu 5252 Sayılı Yasanın geçici 1. Madde hükmünü dikkate alarak " Temel Ceza Kanunlarına Uyum Amacı ile Çeşitli Kanunlarda ve Diğer Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" adı altında 580 maddeden oluşan 5728 Sayılı Yasayı çıkartmış ve bu yasa yürürlüğe girmiştir.
Buradan da anlaşıldığı üzere yasa koyucunun amacı TCK nun genel hükümlerinin bütün özel yasalarda ve ceza hükmü içeren yasalarda uygulanmasını sağlamaktır.
5237 Sayılı TCK nun 52. maddesi dikkate alındığında adli para cezasının tanımının yapıldığı görülmektedir. Buna göre adli para cezası , beş günden az ve kanunda aksine hüküm bulunmadığı hallerde 730 günden fazla olmamak üzere belirlenen tam gün sayısının bir gün karşılığı olarak takdir edilen miktar ile çarpılması sureti ile hesaplanan meblağın hükümlü tarafından devlet hazinesine ödenmesinden ibarettir
Bu maddenin 1. fıkrasında bulunan "kanunda aksine hüküm bulunmayan haller" tanımının adli para cezası gün sayısının bu genel düzenlemeye aykırı olarak 730 günün altında veya üstünde düzenlenebileceği ve bu düzenlemenin de geçerli olduğu anlamındadır. Buradan da anlaşıldığı üzere TCK genel hükümlerinde gün adli para cezası sistemi benimsenmiştir.
3167 Sayılı yasanın 16. maddesi değerlendirildiğinde; "..... çek bedeli tutarı kadar ağır para cezası (adli para cezası) ile cezalandırılırlar . Ancak verilecek para cezası 80 milyar liradan fazla olamaz. " hükmünün bulunduğu, bu düzenlemenin gün para cezası içermemesi nedeni ile TCK nun 52/1 maddesine uygun olmadığı ortadadır.
Bu yasal durum karşısında hükümlünün, 31.12.2008 tarihinden itibaren zımni olarak yürürlükten kaldırılan ve yerine yeni hüküm konulmaması nedeni ile cezasız bırakılan karşılıksız çek keşide etmek eyleminden dolayı cezalandırıldığı, hükümlü müdafiinin yaptığı itirazın hukuka uygun olmayan mülahazalarla red edildiği, itirazın yasal ve yerinde olduğu anlaşılmakla, 5275 Sayılı Yasanın 101/3 madde ve fıkrasının verdiği yetkiye dayanarak ve hükümlünün telafisi mümkün olmayan zararlara uğramasını engellemek amacı ile 5275 Sayılı Yasanın 98/1-3 maddesi gereğince mahkumiyet hükmünün yorumunda ve çektirilecek cezanın hesabında açıklanan nedenlerle duraksama olduğundan 3167 Sayılı Yasada yeni bir düzenleme yapılana ya da 3167 Sayılı Yasanın 16/1 maddesinin açıkça yürürlükten kaldırılması anına kadar infazın ertelenmesine, yasa koyucunun yeni bir düzenleme yapması halinde hükümlünün durumunun yeniden mahkemesince ele alınarak değerlendirilmesi için itirazın kabülü ile hükümlüye Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 08.05.2008 tarih ve 2008/202 esas, 2008/323 karar sayılı ilamı ile verilen adli para cezasının infazının durdurulmasına karar vermek gerekmiştir.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1-Hükümlü Abdullah Bekir vekilinin yapmış olduğu İTİRAZIN KABÜLÜNE,
2-Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 24.03.2009 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı EK KARARININ KALDIRILMASINA
3-Sanık hakkında Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesinin 8.5.2008 tarih ve 2008/202 Esas, 2008/323 Karar sayılı ilamı ile verilen 4158 .- TL, adli para cezasının İNFAZININ DURDURULMASINA,
4-Kararın bir örneğinin gereğinin yerine getirilmesi için Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine,
Dosyanın Sakarya 3. Asliye Ceza Mahkemesine iadesine,
Karardan bir örneğin hükümlü vekiline TEBLİĞİNE ,
Dair; 5275 Sayılı Yasanın 101/3 ve CMK nun 271/4 madde ve fıkrası gereğince incelenen dosya üzerinde oybirliğiyle ve kesin olarak karar verildi.27.03.2009
www.pressturk.com

Devamını Okuyun

9 Nisan 2009 Perşembe

KARŞILIKSIZ ÇEK MAĞDURLARI MİLLETVEKİLLERİNE DİLEKÇELER FAKSLIYORLAR--2

www.tips-fb.com

Sayın Milletvekilim,

Karşılıksız çekten dolayı hapis cezası çağdışı ve ilkeldir. Karşılıksız çeke verilen hapis cezaları giderek sosyal bir yaraya ve belki sosyal kargaşalara yol açacaktır. Kişi hak ve hürriyetlerine ve esasen mevcut Anayasamıza da aykırı olan bu uygulama 1 Ocak 2009 tarihi itibariyle yeni bir boyut kazanmıştır:

Konu ile ilgili mevcut hukuki durum aşağıda sadece iki ana husus bakımından özetlenmiştir. Uygulama yasasında verilen süre 31 Aralık 2008′de dolmuş ve bu tarihten itibaren karşılıksız çek suçları fiilen cezasız kalmıştır. Eğer hukuk devletiysek, bu suçtan dolayı, yeni bir yasal düzenleme yapılana kadar hiçbir mahkeme ceza veremez ve önceden verilmiş olan cezalar da hukuken yok hükmündedir.

Ne var ki yargı tereddüttedir ve 3 aydır çelişkili kararlar verilmektedir. Bazı mahkemeler ceza vermeye devam ederken kendisinden bir çözüm beklenen YARGITAY, bugüne kadar yerel mahkemelere emsal oluşturacak bir karar da vermemiştir. Bazı illerdeki Asliye Ceza Mahkemeleri ve en önemlisi Sakarya 1. Ağır Ceza Mahkemesi ise, cezaların infazını durdurmuş ve hükümlüler tahliye edilmeye başlanmıştır. Diğer taraftan karşılıksız çekten dolayı ceza almış olan binlerce kişi ise kanunsuz bir şekilde 3 ayı aşkın süredir cezaevlerinde tutulmaktadır.

Ekonomik suçtan dolayı hürriyeti bağlayıcı ceza verilmesinin gayri insani olduğu, mevcut düzenlemenin anayasaya aykırı olduğu konuları bir tarafa, ortada apaçık bir hukuksuzluk ve kaos vardır! Teknik bir konu değil, akl-ı selim sahibi herkesin kolayca anlayabileceği basit bir durum var ortada… Prof. Dr. Adem Sözüer ve daha birçok hukukçu aylardır konuyu anlatmaya çalışıyor ama maalesef hukuksuzluk devam ediyor.

Bu kaos hem adalet anlayışını zedeliyor, hem de apaçık bir ihlal niteliği taşıyor. Üç aydır haksız yere cezaevlerinde tutulan insanlar, bu durumu Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine taşıdıklarında kesinlikle lehe bir karar çıkacak ve yüklü tazminatlar gündeme gelecektir. Zira Sakarya Ağır Ceza Mahkemesinin aynı konuda verdiği emsal kararlar var. Bu kararlar diğer mahkemeleri bağlayıcı olmasa da ceza hukukunun uygulanmasında yeknesaklık zedelenmiş ve kanun önünde eşitlik ilkesi bozulmuştur. Böyle bir netice, Meclisi ve hükumeti zor durumda bırakacağı gibi, uluslararası hukuk çevrelerinde ve kamuoyu nezdinde yargı organlarının saygınlığını da zedeleyici sonuçlar doğurabilecektir. Meclisin ve hükumetin bir an önce bu çarpık duruma el koyması ve hukuksuzluğu sona erdirmesi gerekiyor.

Yeni yasada adli para cezası ve dolayısıyla hapis cezası devam edecek olsa da, çıkacak kanuna eklenecek bir geçici madde ile, 1 Ocak 2009 tarihi ile kanunun çıktığı tarihe kadar oluşmuş bulunan yasal boşluk sebebiyle cezasız kalmış olan karşılıksız çek suçundan dolayı verilen cezaların kaldırılması sağlanabilir. Böylece hem yargının tereddütleri izale edilmiş olur, bozulan yeknesaklık ve eşitlik ilkesi de nispeten telafi edilebilir.
Ortada kamu vicdanını rahatsız eden, toplumsal barışı zedeleyen ve adalet duygusunu inciten çok vahim bir tablo vardır ve süratle çözüm beklenmektedir.

Sessiz sedasız onbinlerce insan ve aile, Yüce Meclisten hukuk devleti esasına uygun bir çözüm beklemektedir.

HUKUKİ DURUMUN ÖZETİ

5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 5 inci maddesi “Özel kanunlarla ilişki” başlığını taşımaktadır. Bu maddeye göre, “Bu Kanun’un genel hükümleri, özel ceza kanunları ve ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır.” Bu kanunun yayınlanmasını müteakip 3167 sayılı Çek Yasasının da içinde bulunduğu “ceza içeren özel kanunlar”da gerekli değişiklik ve uyumların yapılabilmesi için 5nci maddenin uygulanması 31.12.2008 tarihine ertelenmiştir. Ancak 31.12.2008 tarihine kadar, diğer birçok özel kanunda değişiklik yapılmış olmasına rağmen Çek Kanununda gerekli değişiklikler yapılmadığından, artık 01.01.2009 tarihi itibariyle 3167 Sayılı Yasanın ceza içeren ve TCK Genel Hükümlerine aykırılık teşkil eden maddeleri zımnen yürürlükten kaldırılmış bulunmaktadır. Nitekim, 31.12.2008 tarihine dek, ceza hükmü getiren diğer özel kanunlardan olan 3167 Sayılı Çek Kanununun cezai hükümleri, TCK’nun genel hükümlerine aykırı olsa da uygulanabilmekteydi.

Aykırılıklar nerededir?

1. TCK m. 21 bakımından : 3167 SK. m. 16/1’de karşılıksız çek keşide etme suçu, “şekli suç” niteliğinde düzenlenmiştir. Ancak, TCK ’nın genel hükümleri (m. 21) uyarınca, bir suçun oluşumu kastın varlığına bağlıdır. Kast “doğrudan”(m. 21/1) veya “olası kast” (m. 21/2) olabilir. Bu nedenle, bir kişinin karşılıksız çek nedeniyle cezalandırılabilmesi için, bu kişinin çeki keşide ederken, çekin karşılıksız kalacağı kastıyla hareket etmiş olması gerekmektedir. Başka bir deyişle, bunu bilmeli ve istemelidir. Dolayısıyla, yapılan yargılamada, artık kastın varlığı mutlak olarak araştırılmalı ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır. Şayet olayda kast yoksa TCK m. 21/2’ye göre, somut olayda karşılıksız çek keşide eden kişide “olası kast”ın varlığı da ayrıca değerlendirilerek, maddede öngörülen ceza indirimleri uygulanmalıdır.
5252 Sayılı Kanunun kabulü ve uygulanması ile, hukukumuzda bugüne kadar zaten tartışmalı olan “objektif sorumluluk” esası terkedilmiş ve “kusursuz ceza olmaz” esası tamamen geçerli kılınmıştır. Şu halde, karşılıksız çek suçlarında, 1.1.2009 tarihine kadar “objektif sorumluluk” esasına göre verilmiş olan cezalar geçerliliğini yitirmiş bulunmaktadır. Artık suçun manevi unsuru olarak “kast” aranmalıdır. Aksi bir uygulama “kanunsuz suç ve ceza olamaz” esasına açık bir aykırılık teşkil edecektir.
2. TCK m. 52 bakımından
Çek Kanunu’na göre, karşılıksız çek keşide etme suçunun cezası, çek bedeli tutarı kadar “adli para cezası” olarak belirlenmekteydi. Ancak, 1.1.2009 tarihinden itibaren TCK’nın adli para cezalarına ilişkin 52. maddesi uygulama alanı bulacağından, ceza miktarının ve niteliğinin belirlenmesi değişmiş bulunmaktadır.
TCK 52. maddenin uygulanmaya başlaması ile Çek yasasındaki çek bedeline bağlı adli para cezası uygulaması son bulmuştur. Adli para cezasının miktarının tespiti artık, sadece gün/para esasına göre yapılabilecektir. 3167 Sayılı Çek Kanunu’nun uygulamasında, ceza, karşılıksız çıkan çek miktarına göre belirlenmekteyken, TCK’nın 52. maddesinin uygulanmasıyla, öncelikle tamgün hesabının yapılması ve bir güne karşılık gelen parasal miktarın belirlenmesi üzerine karar verilmesi gerekmektedir. TCK m. 61/8 hükmüne göre, adli para cezası, belirlenen sonuç gün ile kişinin bir gün karşılığı ödeyebileceği miktarın çarpılması suretiyle bulunacaktır. Bu itibarla, yargılama sonucunda verilecek adli para cezasının tayini usulü de tümden değişmektedir.
Nitekim hazırlanan yeni Çek Kanunu tasarısında da “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde ibrazında, çekle ilgili olarak karşılıksızdır işlemi yapılmasına sebebiyet veren kişi hakkında, hamilin şikâyeti üzerine, her bir çekle ilgili olarak, binbeşyüz güne kadar adlî para cezasına hükmolunur. Ancak, hükmedilecek adlî para cezası, çek bedelinin karşılıksız kalan miktarından az olamaz.” Denilmek suretiyle adli para cezasının tayininde Yeni TCK’na uygun olarak gün/para sisteminin getirildiği görülmektedir.
Bu değerlendirmeler ışığı altında bugüne kadar 3167 Sayılı Kanuna göre verilen çek cezaları, 01.01.2009 tarihinde yürürlüğe girmiş bulunan TCK 5nci maddesi uyarınca , aynı kanunun Birinci Kitabında yer alan düzenlemelere aykırılık teşkil etmektedir ve sanık/hükümlü lehine olan yeni hükümler uygulanarak bugüne kadar verilmiş olan cezaların infazı durdrulmalıdır.
Uygulanamayacağı yasa ile düzenlenen, bu nedenle yasal olarak yok hükmünde olan bir kurala göre ceza vermek, gerek Anayasa’da yapılan temel haklar ile ilgili düzenlemelere, temel hak ve özgürlükleri içeren Uluslararası Sözleşme hükümlerine ve gerekse Türk Ceza Kanunun 2. maddesinde düzenlenen kanunun açıkça suç saymadığı bir fiil için kimseye ceza verilemez ve güvenlik tedbiri uygulanamaz, kanunlarda yazılı cezalardan ve güvenlik tedbirlerinden başka bir ceza ve güvenlik tedbirine hükmolunamaz kuralına da aykırıdır.

Devamını Okuyun

Sanayi ve ticaret odaları mail adresleri

www.tips-fb.com




palandoken@tesk.org.tr
info@tesk.org.tr
essanoda@ttnet.net.tr
adiyamanesob@ttnet.net.tr
afyonesob@gmail.com
akesob@akesob.org.tr
amasyaesob@msn.com
ankesob@ankesob.org.tr
aesob@aesob.org.tr
info@ardahanesob.org
artvinesob@ttnet.net.tr
info@ayesob.org.tr
info@bikesob.com
esobbartin@ttnet.net.tr
batmanes@mynet.com
esob11@ttnet.net.tr


bingol_esob12@mynet.com
bitlisesob@hotmail.com
boluesob@boluesob.org.tr
burduresob@mynet.com
besob1952@ttnet.net.tr
esnafodalari@ttnet.net.tr


cangiri1089@ttnet.net.tr
iletisim@corumesob.org
denizli@tesk.org.tr
dybesnafoda@mynet.com
desob@desob.org.tr
edesob@edesob.org.tr
elazig@tesk.org.tr
eesob25@yahoo.com
esesob@ttnet.net.tr
gesob@gesob.org.tr
gesob28@hotmail.com
pesob029@hotmail.com
hesobbirlik@mynet.com
igdirsicil1@mynet.com
iesob@ispartaesob.org.tr
istesob@istesob.org


imesob@imesob.org
bilgi@iesob.org.tr
kmesob@hotmail.com
karamanbirlik@hotmail.com
karsesob@ttmail.com
esob37@mynet.com
kesob@kesob.com
kesob71@mynet.com
iletisim@kesob.org.tr
esnafsan@hotmail.com
kilisesnafodabir@hotmail.com
konesob@konesob.org.tr
bilgi@kutesob.org.tr


mesobb@ttnet.net.tr
info@mesob.org.tr
mesob@mynet.com
mersinesob@hotmail.com
mugla@tesk.org.tr
naim_asan@mynet.com
nevsehir@tesk.org.tr
bilgi@nesob.org.tr
esob52@hotmail.com
resob@mynet.com
bilgi@sesob.org.tr
samsunesob@samsunesob.org.tr
siirtsicil@mynet.com
sinopesob@hotmail.com


tesk57@hotmail.com
besir@esodbir58.org
urfaesnafbirligi@hotmail.com
tekirdagbirlik@superposta.com
info@tokatesob.org.tr
tesob@tesob.org.tr
esnafvesan_odalaribirligi62@ttnet.net.tr
yakamoz73@mynet.com
uesobirligi@ttnet.net.tr
vanesob@hotmail.com
77yesob@mynet.com


yozgatesob@mynet.com
zesob@mynet.com
tsofinfo@tsof.org.tr
info@tbbf.org.tr
info@lokantacilarvepastacilar.org.tr
taifank@hotmail.com
tbkfed@hotmail.com
tkfederasyonu@mynet.com
taf@tafnet.org
turkiyekasapfederasyonu@mynet.com
sebzeciler@tesk.org.tr
agriesob@mynet.com
esoblla@ttnet.net.tr


cankiri1089@ttnet.net.tr
gesnaf@e-kolay.net
odalarbirligi@ttnet.net.tr
hakesanfod@mynet.com
rizeesob@hotmail.com
sanliurfa_esob@mynet.com
serkan@tesk.org.tr
mustafa_kalkan1973@hotmail.com
burdursicil@mynet.com


adaso@adaso.org.tr
genelsekreterlik@adanatb.org.tr
yazi@adana-to.org.tr
adapazaritb@tobb.org.tr
ticaret.borsasi@superonline.com
afsintso@hotmail.com
info@afyontb.org
info@afyontso.org
akcakocatso@tobb.org.tr


akcakocatso@hotmail.com
akbor@ttnet.net.tr
akhisartso@hotmail.com
aksaraytso@superonline.com
info@aksehirborsa.gov.tr
bilgi@aktso.org.tr
akatso@superonline.com.tr
alacatb@tobb.org.tr
alacatso@tobb.org.tr
altso@altso.org.tr
bilgi@alto.org.tr
alasehirtb@ttmail.net.tr


alasehirtso@tobb.org.tr
ticod05@superonline.com
aso@aso.org.tr
borsankara@superonline.com
borsankara1@superonline.com
info@atonet.com
info@antakyatb.gov.tr
antakyatso@tobb.org.tr
info@antalyaborsa.org.tr
info@atso.org.tr
arhavitso@tobb.org.tr
artvintso@tobb.org.tr
aydintb@tobb.org.tr

info@ayso.org.tr
aydin.info@atob.org.tr
ayvalikto@tobb.org.tr


babaeskitb@tobb.org.tr
bafraborsa@ttnet.net.tr
bafratso@tobb.org.tr
bso@bso.org.tr
balborsa@ttnet.net.tr
info@bato.org.tr
bantb@bantb.org.tr

bandirmaticoda@superonline.com
info@bartintso.org
batso@superonline.com
bayburttso@hotmail.com
berto@superonline.com
beypazarito@tobb.org.tr


bey-tic@future.net.tr
bigaborsa@ttnet.net.tr
bigatso@tobb.org.tr
bileciktso@tobb.org.tr
btsob@netbulmail.com
bingolticsan@superonline.com
info@bodrumticaretodasi.org
info@bolutso.org.tr
bolvadinticaretborsasi@hotmail.com
borckatso@tobb.org.tr
bozuyuk@bozuyuktso.org.tr


nejmi.oren@bucaktso.org.tr
bucaktso@mynet.com
bulancak@bulancak-tso.org.tr
bulancaktso@tobb.org.tr
burdurtb@tobb.org.tr
burdur_tso@hotmail.com
bursaticaretborsasi@superonline.com
btso@btso.org.tr
bunyanto@tobb.org.tr

ceyhanborsa@hotmail.com
ctso98@hotmail.com
ticaretborsasi@ttnet.net.tr
oda@canakkaletso.org.tr
cankiritso@cankiritso.org.tr
bilgi@carsambatso.org.tr


carsambatso@hotmail.com
caytso_03700@hotmail.com
caycuma_tso@ttnet.net.tr
cayeli_tso@hotmail.com
cer.tic.san.od@superonline.com
corluticborsasi@superonline.com
corlutso@yahoo.com
corticbor@ixir.com
sanod@ttnet.net.tr
cubuktb@tobb.org.tr
dso@dso.org.tr


denizlitb@tobb.org.tr
info@dto.org.tr
develiTO@veezy.com
devrektso@tobb.org.tr

dinartso@ttnet.net.tr
bilgi@ditib.org
Diyarbakirtb@tobb.org.tr
dtso@turk.nets.com

doganhisarto@tobb.org.tr
info@dortyoltso.org
duzcetb@superonline.com
mkalyoncu@ege.ebso.com.tr
etb@etb.org.tr
etso@etso.org.tr
edremitticaret@superonline.com
edrticodasi@ttnet.net.tr
etso@elazigtso.org.tr


elbistan.ticvesanoda@ttnet.net.tr
emirdagtso@e-kolay.net
ercistso@tobb.org.tr

kdzereglitso@tobb.org.tr
erzincanborsa@kaynet.net
erzincantso@tobb.org.tr
erzurumtb@veezy.com
erzurumtso@tobb.org.tr
eso@eso.org.tr
etb@turkport.net
bilgi@etonet.org.tr
fticborsa@e-kolay.net
fatsatso@tobb.org.tr


fethiyeto@tobb.org.tr
gso@gso.org.tr
gtb@gtb.org.tr
gto@gto.org.tr
bilgi@gebzeto.org.tr
gediztso@kobinet.org.tr
bilgi@gelibolutso.com
gemliktb@tobb.org.tr
bilgi@gtso.org.tr
geredetso@tobb.org.tr
giresuntso@tobb.org.tr
gonentb@tobb.org.tr
gonento@tobb.org.tr


gumushacikoytso@tobb.org.tr
hakkaritso@tobb.org.tr
hayrabolutb@tobb.org.tr
hayrabolutso@tobb.org.tr
ticaretoda2@ttnet.net.tr
itso@itso.org.tr
iskenderuntb@linuxmail.org
info@iskenderuntso.org
ispartatb@ispartatb.org.tr
itso@itso.org
dto@chamber-of-shipping.org.tr
musteri@iso.org.tr
gensek@istanbulticaretborsasi.org.tr
ito@ito.org.tr
muamelat@itb.org.tr


info@izto.org.tr
ito@izmitticaretodasi.org.tr
kadirlitb@posta.tobb.org.tr
kadirlito@tobb.org.tr
borsa@kmarasborsa.org.tr
kmtso@kmtso.org.tr
tso@karabuktso.org.tr
iletisim@karacabeytb.com
bilgi@karacabeytso.com
bilgi@karamantb.org.tr
yonetim@karamantb.org.tr
ktso@ktso.org.tr
karstso@mynet.com


katso37@hotmail.com
info@kayso.org.tr
ktborsa@ixir.com
kaytic@kayserito.org.tr
kesantb@tobb.org.tr
kesantso@tobb.org.tr
info@kirikkaletb.org.tr
kktso@superonline.com
ktb@kirklarelitb.org.tr
kirtb@e-kolay.net
kirsehirtso@tobb.org.tr
kso@kosano.org.tr
kso@kso.org.tr
bilgi@ktb.org.tr

kto@kto.org.tr
kozantb@tobb.org.tr
kozanticodasi@mynet.com
kutso@superonlıne.com


kusadasito@tobb.org.tr
kutbo@kutbo.org.tr
akocakalay@kutso.org.tr
luleburgaztb@tobb.org.tr
luleburgaztso@tobb.org.tr
malatyatb@tobb.org.tr
mltytso@malatyatso.org.tr
malkaratb@tobb.org.tr
malkara@malkaratso.com
info@manisatb.tobb.org.tr
info@mtso.org
mto@mto.org.tr

mdto.mersin@superonline.com
mersinborsa@superonline.com
info@mtso.org.tr


mtso@e-kolay.net
mutod@superonline.com
mkptbo@ixir.com
mkptso@mkptso.org
49mustso49@mynet.com
muttso@ttnet.net.tr
nazilli@nazillitb.gov.tr
naztic@naztic.org.tr
nevtsoda@kaynet.com.tr
nigde.t.borsa@mynet.com
nigdetso@tobb.org.tr
niksartso@tobb.org.tr
niziptb@tobb.org.tr
nto@nizip.com
oftso@tobb.org.tr


ordutibor@hotmail.com
ordutso@tobb.org.tr
otso80@ttnet.net.tr
odemistb@tobb.org.tr
odemisto@tobb.org.tr
webmaster@polatliborsa.org.tr
admin@polatliborsa.org.tr
iletisim@pto.org.tr
reyhanlitb@gmail.com
info@reyhanlitso.org.tr
ribor@ttnet.net.tr
rizetso@ttnet.net.tr
safranbolutso@tobb.org.tr
info@adptso.org.tr
salihlitb@superonline.com


salihlitso@tobb.org.tr
samsuntso@samsuntso.org.tr
sandikliborsa@e-kolaymail.com

saraykoyto@tobb.org.tr
seltico@seltico.org
siirt.tso@ttnet.net.tr
silifketicaretodasi@ttnet.net.tr
simavtso@tobb.org.tr
info@sivastso.org
siverektso@tobb.org.tr
somaticodasi@superonline.com
info@soketb.org.tr


sungurlutso@ttnet.net.tr
sutso@hotmail.com
info@sereflikochisarto.org.tr
tarsustso@tarsustso.org
tavasto@tobb.org.tr
ttso@ttso.org
ttso@tekirdagtso.org.tr

termeticborsa@ttmail.com
termetso@tobb.org.tr
tireto@tobb.org.tr
tokattso@superonline.com
torbalito@tobb.org.tr
tosyatso@ttnet.net.tr


ttborsasi@dsl.ttnet.net.tr
ttso@ttso.org.tr
tuncelitso@mynet.com
turgutlutb@tobb.org.tr
posta@tutso.org.tr
turhaltso@tobb.org.tr
info@usaktso.org
ticborsa@arnil.net.tr
uzunkoprutso@tobb.org.tr
unyetso@tobb.org.tr
urguptso@tobb.org.tr
bilgi@vatbo.org.tr
vatso@vatso.org.tr
yahticoda@hotmail.com


yalovatso@tobb.org.tr
info@ytso.org.tr
info@yalvactso.org.tr
yerticodasi@hotmail.com
ziletb@ziletb.org.tr
info@ztso.org

Devamını Okuyun
 
Anasayfa | About | Link | Link
Simple Proff Blogger Template Türkçe ÇeviriByNcdt .. ..